Migros depo işçisi: 700 işçi iki lavaboyu kullanıyorduk
Migros depo işçisi iken sendikalaşan işçiler ücretsiz izne çıkarıldı. Görüştüğümüz İşçi kadınlar ücretsiz izin dayatmasına tepkili, işlerini ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini istiyorlar.

Kocaeli Şekerpınar’da Migros'un deposunda çalışırken yılın son günü ücretsiz izne çıkarılan kadın işçilerle konuştuk.  

31 Aralık günü ‘yeni yıl hediyesi’ olarak telefonlarına gelen mesajla ücretsiz izne çıkarıldıklarını öğrenen işçilerden 20 yaşındaki Gülhan Albayrak, “İnsanların insan olduğunu unuttuğu bir işyeriydi. 10 ay boyunca sabah 8, akşam 22.30 çalıştık. İşe girdikten sonra 15-20 kilo veren arkadaşlarımız dahi oldu. 700 işçi iki lavaboyu kullanıyordu” dedi.

Migros depoda 3 yılı aşkın süredir çalışan Nurten Akan, pandemiyle birlikte yoğun çalışmaya başladıklarını aktardı. İçerideki baskıyı anlatan Akan, "Fazla mesaiye kaldık. Hem psikolojik hem de bedenen yoğun geçen bir dönemdi. 31 Aralık’a kadar sabah 8.00-22.30 arasında çalıştık. Fazla mesai zorunlu değil, böyle bir haklarının olmadığını biliyorduk ama amirler bizi buna zorluyordu. ‘İşine gelmiyorsa kapı orada’ diye kapıyı gösterdiler. Daha sonra tehdidi bırakıp ‘Bu akşam da idare edin, bu hafta daha geçsin’ diye ikna etmeye çalışıyorlardı. Baskı ve tehdit, mesaiye kalmak istemeyen herkese uygulanıyor, mobbing yapılıyordu" dedi.

‘YENİ YIL HEDİYEMİZ ÜCRETSİZ İZİN OLDU’

Kendilerinin ücretsiz izne çıkarılmadan önce 200'e yakın işçinin alındığını söyleyen Akan, "Eylül ayından itibaren pazar günleri de mesaiye zorladılar, gelmezsen cumartesi akşamı sabahlamamız isteniyordu. İş bitmiyor, bizi zorluyorlar. Bizi 31 Aralık’ta ücretsiz izne çıkarmadan 2 hafta önce 200’e yakın işçi alındı. Bu kadar yoğun çalışan bir depo, tecrübeli eski personelini bu yasayı kötü kullanarak ücretsiz izine çıkardı. İki vardiya çalıştırıp, fazla mesaiye bırakıp, pazar günü de çalışmaya zorlayan bir işletme neye dayanarak ücretsiz izne gönderiyor, bu haksızlık" diye konuştu.

Sendikalaşma sürecini anlatan Akan, "DGD-SEN’e üye olmaya karar verdik. Mobbinge engel olamadık. Baktık olmuyor, örgütlenme başlatalım, toplu bir şekilde bir şeyler yapalım dedik. Bir hafta, 10 gün sonra ücretsiz izne çıkarıldık. Yılın son günüydü, her şey güzel olacak derken yeni yıl hediyemiz bu oldu. Planladığımız eylem doğrultusunda hareket etmeye çalışıyoruz. Emeğimizin, ekmeğimizin peşindeyiz. Çok zor şartlarda çalıştık, çocuklarımızın rızkını kazandık. Bu emeğimi onlara gasp ettirmeyeceğim. Sınıf ayrımı yapıyorlar, buna izin vermeyeceğiz" dedi.

‘HAFTANIN 7 GÜNÜ SÜREKLİ ÇALIŞ’ SİSTEMİ

2,5 yıldır çalışıyor Migros depoda Fatma Yiğit. Biri liseye, ikisi de üniversiteye giden üç çocuğu var. Eşi geçen yıl mart ayında trafik kazası geçirmiş, bu yüzden ilk zamanlar kendisi mesaiye kalmak istemiş. Sonrasında yaşananları ve artan baskıyı Yiğit anlatıyor: "Ben 3 tane çocuk okutuyorum, biri liseye gidiyor ikisi de üniversiteye. Çocuklarımdan biri tıp, diğeri de bilgisayar mühendisliği okuyor. Masraflarımız da çok olduğu için ilk zamanlar mesaiye kaldım. Ama sonra ben mecburmuşum gibi mesaiye bırakmaya devam ettiler. Pazar günü gelmek istemiyorum, çocuklarıma zaman ayırmak istiyorum diyordum. ‘Bunu tartışmayacağız, mecbursun, sen de beni anla’ diyen amirlerimiz oldu. Yaşımızla, beynimizle dalga geçen amirlerimiz oldu. Üstümüzde hep psikolojik bir baskı vardı. Eşim işsizdi, ben çalışmak zorundaydım. Mecbur mesaiye kaldım, çocuklarımı göremez oldum. Eve gidiyordum, yorgunluktan çocuklarımla bir kelime edemiyordum. Yorgundum, haftanın 7 günü iştesin…"

ASGARİ ÜCRETLE ZOR GEÇİNİRKEN KÇÖ’YE MAHKÛM EDİLDİLER

İşçilerin istifa etmeye zorlandığını ifade eden Yiğit, "Hiç bizi düşünmediler. Ben asgari ücretle geçinemezken, sanki ödül verir gibi yılbaşında bir telefonla ücretsiz izne çıkardılar. Ben 3 tane çocuğumu nasıl okutayım? Bir sürü insanı mağdur ettiler. Madem işiniz azaldı, neden yeni işçi aldınız, eski elemanlarınızı mağdur ettiniz? İnsanları istifa etmeye, tazminattan kurtulmaya zorluyorlar" dedi. "Ya bizi işe geri alacaklar ya da hakkımızı verip gönderecekler" diyen Yiğit, "Ben burada daha kaç gün bekleyeceğim? Benim okuması gereken 3 tane çocuğum var. Benim çocuklarım kitaplarını alamadı. Fotokopi çekerek, arkadaşlarından faydalanarak okumaya çalışıyor. Bunu da devlet duysun, devlete sesleniyorum. Bu hakkı verdiysen, işçileri de düşünerek hareket edeceksin. İşçilere zulmediyorsun… İşçiler asgari ücretle geçinmeye çalışırken, ücretsiz izin ödeneğinden alınan para ile nasıl geçinilebilirim? O parayla kendileri bir gün geçirsin, ben bir şey demiyorum. Ben buradan bütün milletvekillerine, cumhurbaşkanına sesleniyorum. Duysunlar sesimizi. Bunca insanı mağdur etmeye kimsenin hakkı yok. İki tane arkadaşımızın çocuğu oldu. Kış ayındayız, faturalar gelecek. Bir teneke yağ olmuş 70 lira. Ben nasıl geçineyim bu parayla, 3 çocuğumu nasıl okutayım? Bu yapılanlar insanlık dışı bir şey" ifadelerini kullandı.

‘İNSANLARIN İNSAN OLDUĞUNU UNUTTUĞU BİR İŞYERİYDİ’

Gülhan Albayrak 20 yaşında, o da 2,5 senedir burada çalışıyor. Çalışma ortamının daha iyi olması için bir yola girdiklerini söyleyen Albayrak, "Devletin işverene verdiği hakkın kötüye kullanımı sonucu buradayız. Belki içeride çalışan arkadaşlarımız ‘İşlerinden oldular’ diye düşünebilir ama herkesin kendi ailesi, yaşadıkları var. İnsanların insan olduğunu unuttuğu bir işyeriydi. 10 ay boyunca sabah 8, akşam 22.30 çalıştık. Günde bin, iki bin koli atman gerekiyordu ki prim yapıp maaşın yükselsin. Bu da aşırı derecede bir hızda, tempoda yapılabilir. İşe girdikten sonra 15-20 kilo veren arkadaşlarımız dahi oldu" dedi. İş başı yapmak istediklerini vurgulayan Albayrak, "Haklı olduğumuzun inancı var içimizde. Zaman geçirmek için burada değiliz. Herkes hakkının peşinde. Asla yılmıyoruz. Biz sadece iş başı yapmak istiyoruz. Bu parayla hiçbir aile geçinemez" diye konuştu.

‘700 İŞÇİ İKİ LAVABOYU KULLANIYOR!’

700 işçinin bir kadın, bir erkek iki lavaboyu kullandıklarını söyleyen Albayrak, "İçeride çalışan arkadaşlarımızın sendikaya üye olmalarını istiyoruz. Biz yanlış bir şey yapmadık. Ben depo müdürüyle bizzat kendim görüştüm, ‘Sendikaya üye olmanız suç değil, sizin yasal hakkınız’ dedi. Ben buradan yönetime sesleniyorum, sözünün eri olsunlar. Bizim bir kadın müdürümüz, ‘Ben kadınların sadece o lavaboyu kullandığını bilmiyordum’ diyor. 700 tane işçinin bir kadın, bir erkek lavabosunu kullandığını dahi bilmiyorlar. Biz bu şartlarda çalıştık. Bilmemesi suç, bilip de önlem almıyorsa bu daha büyük bir suç" dedi.

Fotoğraflar: Evrensel

İlgili haberler
Analık izni sonrası ücretsiz izin yarım çalışmadan...

Analık izni sonrasında yarım çalışmaya doğrudan geçilmesinde yarar var. Arada ücretsiz izin alınırsa...

Onaysız ücretsiz izin uygulaması devam ediyor

İşverenlerin işçileri tek taraflı olarak ücretsiz izne çıkarma yetkisi 17 Ocak 2021’e kadar devam ed...

GÜNÜN BİLGİSİ: Salgın nedeniyle ücretsiz izin için...

Krizle birlikte koronanın getirdiği krizin faturasının da işçi, emekçilere kesilmek istendiği bu zam...