Kelepçe deyip de geçme
Polat ailesi meselesi bir kez daha kamuoyunun vicdanlarını kanatmış, kimlere, nasıl kelepçeler takıldığını da göstermiştir.

Kelepçe sadece gözaltına alınan insanlara takılan metalden yapılmış basit bir araç değildir. Tarihte özel mülkiyetin ortaya çıkmasına ve kölelik dönemine dayanan kelepçe, her dönem sermaye sisteminin devamlılığına hizmet eden, kolluk güçleri tarafından saldırma, etkisizleştirme, sindirme, korkutma, tutsak etme ve işkence amaçlı kullanılan araçlarından biridir.
Eski uygarlıklarda sistemin ‘dirlik ve düzenine’ zarar verenler, başkaldıranlar kalın ip ve halatlarla ellerinden ve ayaklarından bağlanarak karanlık damlara, zindanlara atılmış. Metal zincirin kullanımından sonra ise pazara götürülen kölelerin ayağına pranga, kollarına da ağır zincirler şeklinde kelepçeler takılmaya başlanmış. Yine kölelik süresince efendisine isyan eden köleler ayaklarına pranga takılarak zindanlarda açlığa terk edilirmiş.
Avrupalı beyaz insan Afrika ve Amerika’daki işgallerde yerli halkın ellerinden toprakları alırken yoğun bir şekilde işgal ettikleri topraklardaki halkları prangalarla, zincirlerle köleleştirmişler. Yine bu dönemde toprak sahipleri bağ, bahçede çalıştırdıkları kölelerin topladıkları meyvelerden yemelerini engellemek için ağızlarına kafes şeklinde kelepçe takmışlar.

GÜNÜMÜZDE KELEPÇE 
Bugünküne benzeyen kelepçeler 1862’ de piyasaya sürülmüş, kabul görmesiyle beraber yaygın üretimine başlanmıştır.
Kelepçenin bugünkü kullanım amacı tarihi geçmişinden farklı değildir. Çoğu zaman sistem karşıtı, emek, özgürlük ve demokrasi eylemlerde gözaltına alınanlara ters kelepçe takılır. Üniversitelerde rektörlüğü veya eğitim sistemini protesto eden gençler de genellikle ters kelepçeyle götürülür. Düşünce suçluları, gazeteciler, sistemin yağma ve talanını deşifre eden, sivil kitle örgütü yöneticileri, her türden yazar, çizer de çoğu zaman ters kelepçe ile gözaltına alınır. Beyinlerine kelepçe vurulmak istenen, tek suçları düşüncelerini açıklamak olan bu yazar, çizer, gazeteciler ve sivil toplum örgütleri çalışanlarının adresleri belli olmasına rağmen, yüz kızartıcı herhangi bir olaya karışmaları mümkün olmamasına rağmen, evlerine gece yarıları baskın yapılır, apar, topar ters kelepçeyle gözaltına alınırlar.
GÖSTERMELİK OPERASYON
Öte yandan şimdi kamuoyunda iki yakasını bir araya getirmekte zorlanan yoksul emekçilerin sorunlarının üstünü örtmek, toplumsal sorunları gündemden düşürmek, sözde vicdanları rahatlatmak için bir operasyon gündemde tutulmaya çalışılıyor. Kamuoyu son günlerde Polat ailesine yapılan operasyon, onlara takılan, ya da takılıp takılmadığı belli olmayan, takılıp çıkarılan plastik kelepçeyi konuşuyor. Aslında farklı magazin konularıyla kitleler oyalanıyor.
Beş yıl öncesine kadar orta gelirli sıradan bir aile olan Polat ailesinin şimdi MASAK’ın ön raporunda belirtildiğine göre sadece bir şirketinde 650 milyon kaynağı belirsiz parası olduğu tespit edilmiş. Servetlerinin kaynağını belgelendiremeyen bu ailenin, benzerlerinden farkı toplumun sinir uçlarına dokunacak kadar parayla oynayıp, şımarık, küstah davranışlar sergilemesi, gündem olmak için özel çaba sarf etmiş olmasıdır.
TALAN SINIRSIZLIĞI
Yağmada, talanda belki de devede kulak, buzdağının görünen yüzü olan bu olay bile bize işçiye, emekçiye, emekliye kaynak bulunmaz iken belirli kesimin çok kısa bir sürede servetlerini nasıl büyüttüğünü, talanın sınırsızlığını göstermesi açısından öğreticidir. Polat ailesine kamuoyunun baskısı ile 3 Ekim’de soruşturma başlatılıyor. Fakat yurt dışına çıkmama kararı uygulanmamış. Yaklaşık bir ay sonra toplumun gözü önünde sözde plastik kelepçeyle gözaltına alınıyorlar. Ki kimse bu toplumun algısı ile dalga geçmemeli, herkes biliyor, o geçen süre delilerin karartılması açısından fazlasıyla yeterlidir. Dolayısıyla bu durum süreci gözetleyen toplum açısından adaletin yerini bulması şeklinde değerlendirilmekten çok uzaktır, aksine bu olay bir kez daha kamuoyunun vicdanlarını kanatmış, kimlere, nasıl kelepçeler takıldığını da göstermiştir.

Fotoğraf: Pixelshot

İlgili haberler
Bir ev buluşmasından izlenimler: Tüm yükler sırtım...

Güzel havada odunda pişen çaylarımız eşliğinde Tavşantepe Mahallesi'ndeki kadınlar ile sohbetimize b...

Adeta okulda fasfakir yarışması

İstanbul Maltepe'den bir öğretmenin anlattığı okulunda yaşanan bir olay, yoksulluğun, hakların 'yard...

‘Borç bağları değil, gerçek çözümler istiyoruz’

'Onlar için önemli olan sistemin devamlılığını sağlayacak piyasaya 'genç işçiler' sürmek. Okumayan,...