Fatma'nın sesi olmaya çalışırken, devlet eliyle şiddetin nasıl da beslendiğine tanık oldum
Fatma’nın kendi durumunu anlattığı birçok yazı yazıldı. Ben bu yazıyı Fatma ile birlikte hareket ederken şiddete uğrayan kadınların yaşadıklarının bende oluşturduğu tabloyu paylaşmak için yazıyorum.

Eski erkek arkadaşı tarafından alıkonularak şiddete uğrayan, öldürülmekle tehdit edilen Fatma, sesini duyurmasına yardımcı olmamız için Hacettepe Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu'na başvurmuştu. Daha sonrasındaki süreçte topluluk ilişkileri üzerinden avukat ve psikolog bulup başta Ekmek ve Gül'de daha sonrasında da sosyal medyada Fatma’nın sesini duyurmaya çalıştık.  

Fatma’nın da, bizim de ilk aklımıza gelen “Kamuoyu oluşturmalıyız” oldu. Çünkü ya yanımıza diğer kadınları da alıp kazanacaktık ya da Fatma süreci ülkenin hukuki düzenine bırakacak, belki pes edecek, pes etmese bile suçlu gereken cezayı almayacaktı.

Fatma’nın kendi durumunu anlattığı birçok yazı-haber yazıldı. Ben bu yazıyı Fatma ile birlikte hareket ederken şiddete uğrayan kadınların yaşadıklarının bende oluşturduğu tabloyu paylaşmak için yazıyorum. Çünkü şiddetin devlet eliyle nasıl da her yerden beslendiğini bu süreçte en net şekilde gördüm.

ŞİDDETE UĞRAYAN BAŞKA FATMA'LARI GÖRDÜK

Fatma için sosyal medya kampanyasını örgütlerken hangi hashtagi kullansak diye düşündük. #fatmayasesol ile başlatalım dedik süreci. Sonra gördük ki Fatma adında bir kadın yine uğradığı şiddet için aynı hashtag ile sesini duyurmaya çalışmış. Yani ülkenin başka bir yerinde başka bir Fatma sesini Twitter üzerinden duyurmaya çalışmış. İlk hashtag çalışmasını yaptığımız günde de gündemde 3 farklı kadın için açılmış “ses ol” hashtagleri vardı. Yani yine ülkenin başka yerinde 3 farklı kadın sesini twitter üzerinden duyurmaya çalışmıştı. Kadınlar ülkenin dört bir yanında şiddete uğrarken sesini duyurmak için yer arıyor, kadınlar suçlular ceza alsın diye değil sürecin ta en başından, seslerini duyurmak için mücadele veriyorlardı.

ÜNİVERSİTE SOMUT ADIM ATMADI

İlerleyen süreçte de durum farklılaşmadı, Fatma’nın sesi duyuldu ancak Fatma sesi karşılık bulsun diye de mücadele vermeye devam etti. Bir yandan hukuki süreç devam ederken diğer yandan okulun da bir şeyler yapması adına yollar izledik. Durumu taciz önleme komisyonuna haber verdik, her fırsatta durumun ne olduğuna dair bilgi istedik. Sosyal medyada iki kez ülke gündemine düşen #fatmayasesol hashtagine rağmen okulun rektörü ne bir açıklama yaptı, ne de okula başvurulmasının üzerinden neredeyse 1 ay geçmesine rağmen somut herhangi bir adım atılmadı. Biz de yine kamuoyuna başvurduk, bir hashtag çalışması düzenledik.

ÖĞRENCİLERİN TEPKİSİ AÇIKLAMA YAPILMASINI SAĞLADI

Özellikle okul öğrencilerinin yüzlerce tweet atmasının ardından okulumuz rektörü Mehmet Cahit Gürkan nihayet twitter üzerinden bir açıklamada bulundu. “Öğrencimin okulda can güvenliği yok” diye her türlü yolu denemesi gereken rektör, “olayın yaşandığı gün okulumuza bir şikâyette bulunulmamıştır” diye açıklama yaptı. Üstelik Fatma o gün önüne konulan tüm şikâyet yollarını denediği halde. Rektörün açıklamasından sonra Fatma’dan şöyle bir mesaj geldi: “Bunda ben mi hatalıyım? O gün çok korktum, uzaklaştırma alırsa başıma daha çok bela olur diye korktum.” Okulda bir kadın şiddete uğruyor, Kadınlar şiddete uğradığında başvurabilecekleri bir tane yol sağlamayan rektör yine mağduru suçluyor, onun kendisini suçlamasına sebep oluyordu. Fatma sadece rektörden değil öncesinde başvurduğu tüm mecralarda aynı muameleye maruz bırakılmıştı. O gün güvenlik görevlisi “sen de biraz üzmüşsün çocuğu” diyerek yine Fatma’yı suçladı. Uzaklaştırma kararının uzatılmasını istediğinde de Fatma’nın ifadesi yeterli görülmeyerek uzatma kararı onaylanmadı. Fatma’yı suçlu gören sadece devlet ve görevlileri değildi. Şiddeti uygulayan erkek de her seferinde Fatma’yı suçluyordu. Devlet hem suçladı hem erkeği korudu. Rektör de bu tablonun bir parçasıydı elbette.

CESARETİMİZİ KIRMAK İSTESELER DE...

Bu süreçte bir kadın yaşadığı şiddetin karşısında durma cesareti gösterse bile bu süreçte onun cesaretini kırmaya çalışacak çok şeyin olabildiğini gördüm. Ama süreç bu kadar da karanlık değildi tabi. Şiddet devlet eliyle beslense de kadın mücadelesi bu eli kırmak için dört bir yanda hazır bekliyordu. İlk günden itibaren Fatma da HÜKÇAT da yüzlerce destek mesajı aldı, onlarca avukat onlarca psikolog yardım için elinden geleni yaptı. Öğrenciler ne yapabilir diye düşündü kimisi bize kimisi Fatma’ya ulaştı. Kadın dernekleri sesini duyurması için Fatma’ya el uzattı. Yorucu bir süreç olsa da Fatma ona güç verecek yüzlerce kişi olduğunu bilerek daha güçlü ilerledi.

KADINLAR KORUNANA KADAR PES ETMEYECEĞİZ

Bugün kadınlar devlet yoluyla olmasa da seslerini duyurmak için kendilerine alan açabiliyor, buralardan ilerliyorlar. Okul rektörü kadını suçlasa da HÜKÇAT önleyici önlemler için mücadelesine devam edecek, kadınların şiddete uğradığında başvuracağı alanlar olmaya devam edecek. Ancak bunun böyle gitmeyeceğini belirtelim, devletin de okulların da kadınları koruyan işlerlikte olana kadar kadınlar pes etmeyecek.


İlgili haberler
Hacettepeli kadınlardan #FatmayaSesOl çağrısı

Fatma A.’nın yaşadıklarını kamuoyuyla paylaşan HÜKÇAT, üniversite Rektörlüğü ile Taciz Önleme Birimi...

F.A: Artık yeter, öldürülmek istemiyorum ve onlard...

Ayrılmak istediği erkeğin şiddetine uğrayan üniversite öğrencisi kadın: O bana sürekli güçsüz hisset...

Hacettepe taciz olduğu kanaatine vardı, mahkeme 'i...

Hacettepe Üniversitesi Spor Salonunda bir öğrenciye tacizde bulunduğu gerekçesiyle yargılanan spor s...