Çorlu Ekmek ve Gül Grubu ve Ekmek ve Gül okurları etkinlikte buluştu. Bir araya gelen kadınların en önemli gündemi pandemiyle birlikte daha da ağırlaşan çalışma ve yaşam koşulları ile geçimdi.
Ekmek ve Gül Editörü Elif Ekin Saltık’ın konuşmacı olduğu etkinliğe sağlık iş kolundan tekstil sektörüne, metal alanından plastik alanına kadar çeşitli sektörlerde işçi kadınlar katıldı. Etkinliğe meslek lisesi öğrencileri de katıldı. Pandemiyle birlikte çalışma ve yaşam koşullarındaki değişikliği anlatan kadın işçiler, eğitim sorununu da konuştu. İktidarın ve MEB’in "önlem aldık" deyip hiçbir önlem almadan okulları açtığını, personel ve okul giderlerini karşılamak için kendilerinden paralar istendiğini söyleyen kadınlar, eğitim masraflarının altından da kalkamadıklarını dile getirdi: “Pandemi sürecinde özel okula giden çocuklar eğitim alırken, bizim gibi emekçilerin çocukları eğitimden mahrum kaldı. Eğitimin eşitsizliğini gördük. Çocuklarımızın artık eğitimden uzak kalmasını istemiyoruz” dediler.
SAĞLIK İŞÇİSİ KADIN: PANDEMİ SÜRECİNİ DAYANIŞMAYLA AŞTIK
Sağlık işçisi bir kadın eşinin emekli olduğu halde çalışmaya devam ettiğini söyleyerek oğlunun evinin internet parasını kendilerinin ödediğini, oğlunun yurt dışında çalıştığını eşinin çocuklara bakmak zorunda olduğunu, geçinemedikleri için kendilerinin onlara yardım ettiğini anlattı.
Başka bir sağlık işçisi kadın da iki sene boyunca çok zorlandıklarını bu süreci dayanışmayla sürdürebildiklerini şu sözlerle aktardı: “Yaşlı annemin babamın geliri yok, ben onlara bakmak durumdayım. Bize muhtaçlar, ben asgari ücret alıyorum, eşim okulda görevli, Kovid’den ötürü çalışamadı. Sağlık sektöründe durum ortada. Kovid döneminde 3-4 aile birbirimizle dayanıştık. Biri yemek pişirdiğinde ötekine getiriyordu, ben yemek pişiyor diğerine götürüyordum. Hayatımız boyunca unutamayacağımız bir şeye tanık olduk bu süreçte, pazardan 4 domates alıyorsak ikisini eve ayırıp ikisini ihtiyacı olana veriyorduk. Bir kap yemek pişirip getirip çocuğumun önüne koyuyorlardı, yoksa aksi takdirde bu süreci atlatamazdım. Bana destek verecek ailem yok, bana ihtiyaçları var, evde tek kişi çalışınca ve kirada oturunca nasıl olacak? Bu dayanışma olmasaydı gerçekten çok zordu bizim için. Biz bu dayanışmayı geliştirdik, örnek oldu ama bu dayanışmaya ulaşamayan insanlar da var. Açlığa, yoksulluğa mahkum olan insanlar var. Benim gözlemim, Kovid’de başardığımız dayanışma oldu. Mesela köyden bir şey getiriyor köyden getirdiğini anında komşusuna ayırıyor çünkü o kişinin yaşadığını o da yaşıyor. Bir yandan da evet bu güzel bir şeydi ama dediğim bu dayanışmayı göremeyen insanlar da var ve tüm bunlara karşı bizim örgütlü olmamız örgütlü mücadele etmemiz gerekiyor. Birlik olup bunu devletten talep etmemiz gerekiyor.”
‘KEPÇELER BİLE KÜÇÜLDÜ, KÜÇÜLTECEK PORSİYON KALMADI’
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Tarım Kredi Kooperatifinde yaptığı bin liralık alışverişi de konuşan kadınlar kendilerinin öyle bir alışveriş yapamayacağını söylediler. “Bütün ay boyunca biz bisküvi mi yiyeceğiz, çerez mi yiyeceğiz, çerezle mi geçireceğiz?” diye soran kadınlar, "Biz eksi ile yaşamlarımızı sürdürüyoruz, markete gittiğimizde bir anda bin lira harcamamızın mümkünatı yok. Emine Erdoğan altın bardaklar önünde poz veriyor, bize ‘Porsiyonlarınızı küçültün’ diyor. Bizim küçültecek porsiyonlarımız bile kalmadı. Kepçe de küçüldü, tabak da küçüldü, her şey de küçüldü. Yemekhanelerdeki kepçeleri küçülttüler. Evimizden domates peynir götürür oluk” diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve Emine Erdoğan’ı eleştirdi.
Asgari ücretlerdeki vergi kesintilerini de konuşan kadınlar ücretlerinden 750 lira vergi kesildiğini, bunun onlar için çok büyük bir para olduğunu söyledi. Patronların vergi borçlarının silindiğini hatırlatan kadınlar, “Bugün kadınlar geçinemez durumda, yaptıkları işlerinin yanında ek iş yapar durumda. Sağlık işçisi kadınlar hafta sonları ev temizliğine giderek, hasta bakarak ek iş yapıyor” şeklinde konuştular. Bir kadın da indirimli ürün bulmak için pek çok market gezdiğini söyleyerek bugün kadınların kendisi gibi market market gezip indirim kovaladığını ifade etti.
LİSELİ GENÇ KADINLAR: OKUMAK İÇİN ÇALIŞMAK ZORUNDAYIZ
Liseli genç kadınlar da pandemi sürecinde ailelerinden para istemeye utandıklarını ve bu nedenle de çalışıp harçlıklarını çıkarttıklarını söylediler. “Biz bu dönemde ailemizden para istemekten utandık kendimiz çalıştık çünkü onlar da öyle bir döneme girdi ki herkes borç ödeme derdine düştü. Pandemiden dolayı kirada olanlar mesela kiralarını ödeyemedi faturalarını ödeyemedi. Biz de bu dönemde ailemize gidip ‘Biz bunu istiyoruz’ deyip para istemeye utandık. İşe girdik. Bizim yaşımızda bir sürü kişi bu dönem çalışmaya başladı, hiç çalışmamış insanlar çalışmaya başladı. Üniversite sınavına hazırlanıyoruz, test kitabı almamız gerekiyor, bir test kitabı şu an çok pahalı. Ailesinden sadece bir kişi çalışan, kirada oturan, faturaları ödeyen bir ailenin çocuğu şu an üniversite sınavına çalışamaz çünkü test kitabı alacak bütçesi yok. Artık okul kitaplarını da alamıyor çünkü okul kitapları da anlayamadığımız bir şekilde paralı olmaya başladı. Üzerinde ‘Milli Eğitim’den gönderildi’ diye yazıyor ama kitaplarımız paralı. Aldığımız para da çok düşüktü, hem belki küçük olduğumuz için onlara göre hem de belki kadın olduğumuz için birazcık da hor görülüyorduk. 16.00’dan gece 12'ye kadar çalışıyorduk, bazen dükkanın kapanmasını bekliyorduk bire kadar, temizlik yapılmasına yardım ediyorduk ancak aldığımız para çok düşüktü. Çalıştığımız işyerlerinin sahiplerinden olsun oraya gelen müşterilerden olsun hiçbir şekilde saygı görmüyorduk” dedi bir lise öğrencisi. Bugün okumak, dershaneye gidip sınava hazırlanmak için yine çalışmak zorunda olduklarını söyleyen kadınlar, "Yaz tatillerinde tek yapmamız gereken çalışmak olmalı. Hiçbir harcama, hiçbir sosyal aktivite yapma şansımız yok” şeklinde konuştular. Barınma problemlerinden de bahseden genç kadınlar, “Cumhrubaşkanı Erdoğan barınamayan ve eylem yapan öğrencilere ‘terörist’ dedi. Herkesi terörist yapıyorlar. E yurt yok ne yapabilirler?” diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendinden olmayanları ötekileştirdiği fikrinde ortaklaşan kadınlar “Bizi birbirimize düşürmelerine, bizi bölmelerine, ötekileştirmelerine izin vermeyelim” vurgusu yaptılar.
TEKSTİL İŞÇİSİ: İŞYERLERİNDE DE ŞİDDETİ YAŞIYORUZ
Üniversite mezunu olup kot üretimi yapan bir tekstil fabrikasında işçilik yapan bir kadın da işyerindeki koşulları anlattı: “Müdürümüz erkek, kadına hiçbir şekilde saygı yok. Herhangi bir hata yaptığında kadınlara çok ağır küfürler, çok ağır hakaretler ediliyor ve bütün fabrika inliyor. Hamilelik izni olan kadınlara kesinlikle hamilelik izni verilmiyor, süt izni kullandırılmıyor. Hiçbir hak yok, hamile olanlar çok zor şartlarda çalışıyor ve hamile olduğu bilinerek ağır şartlarda çalıştırılıyor. Denetlemeye geldiklerinde bir anda meleğe dönüşüyorlar; gelip gidecekleri zamanları biliyorlar ona göre ayarlama yapıyorlar. Çalışma saatinin üzerinde çalıştırıp bunu ücretlere yansıtmıyorlar, mesai ücreti veriyorlar ama tabii ki onlar da eksik veriliyor. Bütün bunlar da aslında şiddet. Bizlere işyerinde şiddet uyguluyorlar, baskı, mobbing uyguluyorlar.” Plastik işçisi başka bir kadın ise 12 saat çalışmaya zorlandıklarını söyleyerek, “Ustabaşı, 'bana değil yönetime anlat bunu. Çalışmıyorsan kapı orada' diyerek bizi işsizlikle tehdit ediyorlar" dedi.
‘ŞİDDET NORMALLEŞTİRİLİYOR’
Kadına yönelik şiddetin de görmezden gelindiğini, şiddete karşı devletin herhangi bir çözüm üretmediğini söyleyen kadınlar şiddetin normalleştirildiğine, sıradanlaştırıldığına dikkat çektiler. “Sokakta yanı başımızda uygulanan şiddeti bile görmezden gelir olduk, bir karı koca kavga ediyorsa ve erkek kadına şiddet uyguluyorsa aman onlar karı kocalar deyip herhangi bir müdahalede bulunmaz olduk. Her gün kadın cinayeti yaşanıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen iktidar kadın cinayetlerine, şiddete bir çözüm üretmiyor. Kadınların ölmesini, şiddete mahkum olmasını istemiyoruz” diye belirtti bir kadın.
Bütün bu sohbetin, dertleşmenin ardından ne yapabiliriz sorusunu soran kadınlar, çözümü de daha çok bir araya gelmekte bulduklarını dile getirdi. Örgütlü olmanın, birlikte hareket etmenin, birbirinin sorunlarını bilip ortak çözümler yaratmanın gerekliliğine dikkat çeken kadınlar, daha düzenli toplanma kararı da aldı. Kadınlar, “25 Kasım’a giderken neler yapabiliriz?”i konuşmak için buluşacakları günü belirledikten sonra etkinliği sonlandırdı.
Fotoğraflar: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Çorlu Ekmek ve Gül Grubu ‘Pandemi ve Yoksulluk’ sö...
Çorlu Ekmek ve Gül Grubu 10 Ekim Pazar günü 13.00’te Çorlu Belediyesi salonunda ‘Pandemi ve Yoksullu...
Çorlu’da kadınlar Ekmek ve Gül kahvaltısında bir a...
Çorlu’da Ekmek ve Gül kahvaltısında bir araya gelen onlarca kadın yaşadıkları sorunları konuşurken b...
Çorlu’da kadınlar buluştu: ‘Artık yoksulluk sınırı...
Çorlu Ekmek ve Gül Grubunun düzenlediği kahvaltıda buluşan kadınlar krizin etkilerini konuştu: ‘Hami...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.