Sevda Karaca
Eşitlik, 8 Mart reklamlarında kadına değer verdiğini söyleyip, ilk fırsatta kadınları çalışma kamplarına kilitlemenin, kadınların tüm haklarını gasbetmenin üstünü örtemeyecek kadar bizim meselemizdir.
İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkacak, hükümetin ve bu gerici cenahın karşısına dikilecek, haklarımızı korumak üzere yan yana gelecek, saldırıları durduracak temel güç nerede? Sevda Karaca yazdı…
‘Özlem Zengin’e ve partisine, “başörtüsü mücadelesi, dış güçler, darbeciler, millet düşmanlığı” söylemlerine sarmalasa da, geniş kesimlerin artık yalanlarına kanmadığını hatırlatmak gerekiyor.’
Şimdi; çocuk istismarını aklama meselesi yeniden gündemde örneğin... Kadınlara mı havale edilecek mesele? Yoksa topyekûn bir itirazın gündemi mi olacak?
‘Geçim zaten zordu, şimdi imkânsız oldu. Danışıklı dövüş var; devletle işveren birbirini kollayacak, işçiler pahasına bir orta yol bulacak. İşçinin bütün yükü sırtlanmasını hazmedemiyorum.’
Bugün canımızı kurtarmaya çalışırken bize yaşatılan bu ağır sömürü, korona günlerinin ardından neyle karşı karşıya kalınacağını gösteriyor.
İçinden çıkılamaz; çünkü aslında kadınların ev içlerinde halletmesi beklenen bu işler bireysel değil, toplumsal olarak örgütlenmesi, karşılanması gereken hayati ihtiyaçlardır!
Hastalanmadıysa da işini kaybetmiş, aç kalma, borca batma ve evsiz kalma riskiyle karşı karşıya, ruh ve beden sağlığı bozulmuş milyonlar umutsuz bir bekleyiş içinde.
“Zaten şiddet gören bir kadın şimdi evde iki katı şiddet görüyor bu süreçte, kuşlara yem verdiği bahanesiyle dahi kocasından şiddet görüyor bir kadın.”
Sağlıksız koşullara terk edilen emek gücünün ayakta kalma sorunu ortadayken yalnızca sermayenin ihtiyacını gözeten paketler kadim burjuva kaygıların bile kalmadığını gösteren emarelerdir.
Kimse 8 Mart’larda İstanbul Feminist Gece Yürüyüşünün kalabalıklığını, coşkusunu küçük görmesin elbette... Ama kimse de 8 Mart’ı yalnızca feminist gece yürüyüşünden ibaret hale getirmesin.
Tek tek değil birlikte yürüyeceğimiz yol bizi güçlendirecek, öfkemizin hakkını verecek olanaklara ancak birlikte olursak kavuşabileceğiz.
Artık hiçbir emekçinin, hiçbir kadının hayatı Diyanette sembolleşen lüksü, Diyanette sembolleşen kanaati, sabrı, baş eğmeyi kaldıracak durumda değil!
Sevda Karaca’nın yazdığı ‘Ev işleriyle meşgul kadınların sayısı artarken…’ yazısına TÜİK ‘çok kırılmış!’ ‘Yakışıksız ve haksız eleştiri’ yapıldığını söyleyen TÜİK’in cevabında ise yeni itiraflar var.
Adana’da kadınlar 8 Mart öncesi bir araya geldi. Buluşmaya katılan editörümüz Sevda Karaca kadınlara yan yana gelme çağrısı yaptı: Korku iklimine karşı kadınların gücü birlikte mücadele etmek!
‘Ev işleriyle meşguliyet’ bir ‘tercih’ değil zorunluluk. Türkiye’de 10 kadından 9’u çalışmak istiyor. Ama kadınların çalışma yaşamında haklarının fütursuzca çiğnenmesi kadınları eve yönlendiriyor.
Asgari ücretin açlık sınırından biraz fazla olduğu, 4 gençten 1'inin işsiz olduğu, enflasyonun %30’ları aştığı memlekette gençler evliliklerin birkaç teşvik, bolca iman sosuyla yürümediğini düşünüyor.
Çocuk istismarına evlilik yoluyla af öngören yasa değişikliğine adım adım işte böyle gelindi: adım adım örülen bu “affın” bir kerelik olmadığı ayan beyan ortada. Bunu durdurmazsak devamı gelecek.
... Kadınların bedenlerine, emeklerine, kimliklerine, var oluşlarına dönük her saldırının “devrim” meselesi haline geldiğini ayan beyan gördüğümüz bir dünya hali... E o zaman dans!
Genelgeyle ilgili tartışılması gereken iki ana eksen var; birincisi içeriği, diğeri ise nasıl bir arka planla, nasıl hesaplarla hazırlandığı ve ne amaçlandığı...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.