Pandemide bir yıl çoktan geride kaldı. Ancak salgın, etkisi artarak devam ediyor. Bu süreci en ağır geçiren kesim ise sağlık iş kolunda çalışan işçiler. Pandeminin yayılım hızının giderek artmasıyla birlikte hastanelerdeki doluluk oranı ve sağlık işçilerinin iş yükleri de hızla artıyor. Kendi iş yoğunluklarının yanı sıra hastalanıp rapor alan arkadaşlarının işlerini de yüklenmek zorunda bırakılan sağlık işçisi kadınlarla hem bu süreci hem de kamuda imzalanacak olan toplu iş sözleşme sürecinden beklentilerini konuştuk. Bu süreçte işçi kadınların en büyük sorunu ek ödemelerdeki adaletsizlik ve eksik elemanla çalışmak.

‘İŞ AYNI AMA ÜCRET DAHA DÜŞÜK, EK ÖDEME DE YOK’

Dışkapı Hastanesi’nde çalışan bir kadın işçi sürekli işçi kadrosundakilerin haklarının yetersizliğine dikkat çekiyor: “Bizler sürekli işçi kadrosunda çalışıyoruz. Haklarımız zaten çok yetersiz. Aynı işi yaptığımız kadrolu personellerden çok daha düşük ücrete çalışıyoruz. Açıklanan ek ödemelerden faydalanamıyoruz, ekonomi zaten kötü. Aldığımız hiçbir şeye yetmiyor. Bir de bizim kadromuzda sözleşme gereği emeklilik yaşını dolduranları direkt emekliye ayırıyorlar. Zaten pandemide işler iyice arttı, bir yandan hasta olan arkadaşlarımız var diğer yandan emekli olanlar. Çok fazla eksik elemanla çalışıyoruz. Az kişiyle çok iş yapmamızı bekliyorlar.”

‘İŞİMİZ VAR DİYE ŞÜKREDİYORUZ YÖNETİCİLER DE BUNUN FARKINDA’

İşsizliğin artışına dikkat çeken kadın işçi, “Pandemiyle birlikte iş de bulamıyor insanlar. Biz iş bulduk diye şükrediyoruz artık. Yönetenler de bunun farkında. O yüzden kaşıkla verip kepçeyle alıyorlar. Sendika da bu süreçte bizim yararımıza bir şey yapıyor mu yapmıyor mu belli değil. Ama adı var işte. Hiç yoktan sendikalıyız” diye anlatıyor.

‘YATAKLI KISIMDA YİNE İŞ YÜKÜ ARTTI’

Mevkii Hastanesi’nde sağlık işçisi kadınlar için de durum benzer. Temizlik biriminde çalışan bir kadın işçi, “İş yükümüz yeniden arttı. Hastanelerde yatan hasta sayısı çoğaldı. Pandemide süreç iyi yönetilmediğinden bu hale geldik. Poliklinik servislerine hastalar randevu ile alınıyor. Zaten oradaki iş yoğunluğunda bir değişiklik yok ama yatan hasta kısımlarında iş çok fazla. O bölümde çalışan arkadaşlarla dönüşümlü çalışıyoruz” diyor.

‘EK ÖDEMELER YAPILIRKEN SAĞLIK ÇALIŞANI DEĞİLİZ’

Konuştuğumuz diğer sağlık işçisi kadınlardan biri ise çalışma koşullarındaki adaletsizliğe tepki gösteriyor: “Pandemi döneminde çıkarılan genelgelere göre sağlık çalışanıyız. İdari izinlerden faydalanamıyoruz, yıllık izinlerimiz yasaklanıyor, 10 yaş altı çocuğu olan kadınların idari izin kullanması hakkından muaf tutuluyoruz. İyi hoş peki ek ödemeler yapılacağı zaman nerenin işçisiyiz biz? O zaman niye sağlık çalışanı olarak görülmüyoruz? Ben bir kadınım. Küçük çocuklarım var evde. Yine başa döndük, vakalar çoğaldı, evimize giderken tedirginlik içinde çalışmaya devam ediyoruz. Bizi düşünen kimse yok.”

‘SENDİKANIN TİS SÜRECİNDE NE YAPTIĞINDAN HABERİMİZ YOK’

TİS süreci ve sendikaya ilişkin düşünceleri ise şöyle: “Sendikanın TİS sürecinde ne yaptığından hiç haberimiz yok. Sendikaya dair bildiğim tek şey aidat kesintisi. Her ay bizden bir günlük yevmiye kesiliyor sendika için. Ama bize bir faydası yok, kendi ceplerini dolduruyorlar. Herkes kıt kanaat geçiniyor. Çocukların eğitimi, geleceği yok artık, kalmadı. Her ay sendikaya aidat vereceğimize işçiler kendi aralarında yardımlaşma sandığı kursa daha iyi. En azından düğünde, dernekte, çocukların eğitiminde ya da başka ihtiyaçlarda birbirimize destek olmuş oluruz. Bazı sendikaların işçileri tatil alanlarına götürdüğünü duyuyoruz. Bizim sendika bırak tatili, yasal haklarımızı bile savunmuyor, ilgilenmiyor. Sendika olmasa da biz bir şekilde birbirimizi koruyor, kolluyoruz. Hakkımızı birlikte aramaya çalışıyoruz.”

Fotoğraf: Freepik