Güler yüzüyle karşılıyor Nimet, hani naiflik bir insanda vücut bulsa kesin o Nimet olurdu. Komşusunun, çocuğunun, eşinin söylediği bir sözü günlerce düşünen, lafını sözünü kırk kez tartıp öyle konuşanlardan. Bir süredir derneğimizin etkinliklerine ara ara gelip gidiyor, oradan tanışıyoruz. Çocuklardan, işten güçten konuştuktan sonra laf referanduma gelince suratı düşüyor. “Canım çok sıkkın o meseleye” diyor. Nedenini soruyorum. Nimet yıllardır AKP’ye oy veriyor, dini açıdan kendisini ifade ettiğini düşünüyor çünkü. Kocaeli’nin büyük fabrikalarından birinde çalışan eşi de yıllarca AKP’ye oy vermiş, ama son yıllarda desteklemiyor. “İşçiler için hiçbir şey yapmadı, benim aldığım maaş, yaşam koşullarımız ortada” diyormuş.
Nimet, geçtiğimiz günlerde komşularıyla kahve içerken, konu yine referanduma geldiğinde eşinin hayır diyeceğini söylemiş. Komşularından biri “Senin kocan terörden yana mı saf tutuyor?” demesin mi? Atıyor tepesi. “Şimdi ben oy veriyorum diye her şeyini haklı bulmak zorunda mıyım? Ben de döndüm dedim ki, sen maddeleri biliyor musun da evet diyorsun, hiçbirimiz okumadık ki neye evet diyelim? Benim eşim okudu, öyle karar verdi en azından. İnsanın ağırına gidiyor, bunca yıllık komşumun bana söylediğine bakar mısın?” diyor. Sen ne düşünüyorsun, diye soruyorum. Kararsız olduğunu ama maddeleri inceleyip öyle oy vereceğini söylüyor. Komşusunun söyledikleri çok zoruna gitmiş, evet demeye içi el vermiyor o yüzden, ama bir taraftan da merak ediyor nedir bu kadar çok tartışılan ‘değişiklik.’

‘ETRAFIMDAKİ BÜTÜN KADINLAR KARARSIZ’

Elif ise daha önce AKP’nin kadın kollarında da çalışmış; kıpır kıpır enerjik bir kadın. İki çocuk annesi. Eşi bir süre yurt dışında çalışmış, o eve dönünce Elif’in de dışarı çıkmaları kısıtlanmış. Mahalledeki 8 Mart etkinliğine de bu yüzden katılamadığını belirterek başlıyor konuşmaya, Elif de referandum konusunda kararsız. “Bütün kanalları izliyorum ama bir kısmı sadece iktidarı övüyor, diğerleri de yeterince iyi açıklayamıyor bence” diyor. Bir taraftan Avrupa’nın tavrından dolayı “evet mi desem” diye düşündüğünü belirten Elif, “Ama sonra izlediğim, duyduğum kadarıyla çok fazla yetki veriliyor cumhurbaşkanına, o yüzden de hayır demek gerek diyorum” sözleriyle devam ediyor.
Avrupa ile yaşanan krizin nedenlerini birlikte tartışıyoruz. “Biz ne dersek diyelim, Kocaeli’de bir sürü fabrika Almanların. Hem ortak iş yapıp hem nasıl rest çekeceksin, bir sürü vatandaşın onların fabrikalarında karın tokluğuna çalışıyor. Yani yukarıda birileri tartışıyor ama olan yine bizlere oluyor” diyor.
Etrafındaki bütün kadınların kararsız olduğunu söylüyor Elif. “Ben yıllarca AKP’ye çalıştım ama yaptığı her şeyi doğru bulmuyorum. Son iki seçimdir de oy vermiyorum” diyen Elif, mevcut anayasanın değiştirilmesi gerektiğini düşünüyor, ama bu değişiklikte vatandaşın yararına hiçbir şey olmamasına tepki gösteriyor.

SORGULAMA BAŞLADI

Kadınların kararsızlığı sürüyor. Aslına bakarsak kadınların gündemine zorla iliştirilen ‘referandum’ beklenen karşılığı bulamamış durumda. Gelecek kaygısı, ekonomik sıkıntılar, işsizlik “hayır” deme nedenleriyken, Avrupa ile yaşanan ‘kriz’ kadınları “evet” demeye çok da ikna etmiyor. “Hayır diyenler terörün safında” söylemleri ise ters tepiyor. Dün ev ev gezip seçim çalışması yürüten, iktidara yöneltilen en ufak eleştiriyi bile savuşturan kadınların azımsanmayacak bir kısmı bugün arafta! Erdoğan her fırsatta kadınların siyasete katılımına verdikleri önemden bahsededursun, kadınlar güvenlerini zedeleyen, onları kaygılandıran, dilinden rahatsızlık duydukları bu ‘siyaset’i sorgulamaya başladıkları noktadalar.