Iraklı mülteci kadınlar: ‘Burada yaşamak çok zor’
‘Ölmemek için buralara geldik. Ama insanların bizi böyle aşağılamaları zor. Bize hep kötü bakıyorlar. Geldik diye, ucuz çalışıyoruz diye kızıyorlar ama bilmiyorlar ki biz o aza muhtacız.’

Ülkenin dört bir yanında mültecilere yönelik hepimizi üzen saldırı, şiddet, ayrımcılık, nefret haberleri geliyor. Bizim mahallemiz Tuzluçayır’da da çoğunluğu Irak’tan gelen çok sayıda mülteci var. Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği ile yolları kesişen Iraklı bir mülteci ailenin savaştan kaçış ve Türkiye’deki yaşam mücadelesi; sosyal medyadan, televizyon kanallarına hatta bazen siyasilerin söylemlerine bile yansıyan mültecilere yardım yapıldığı, maaş bağlandığı, fatura ödemedikleri, hastanelere bedava gittikleri, okullara sınavsız girdikleri gibi iddiaların gerçek dışılığını ortaya koyuyor.  

OKULDA DOĞUM YAPMAK ZORUNDA KALDI

Birkaç göz odada birkaç aile birlikte yaşam mücadelesi veren ailelerin yükünü çeken kadınlarla konuşuyoruz. Anne, baba, 3 oğlu, onların eşleri olan kendileri ve çocuklar toplam 12 kişi bir evde yaşadıklarını anlatıyorlar. Savaşın başlamasıyla Irak’tan Suriye’ye kaçtıklarını, yakınlarını kaybettiklerini öğreniyoruz. Kadınlardan biri o sırada hamile olduğunu anlatıyor: “Savaş sırasında bir okulda iki ay yaşamaya çalıştık. Okulda o şartlarda doğum yaptım. Üzerimizi örtmeye bile bir şey yoktu. Yaşayamayacak duruma gelince sattığımız malların parasıyla başka bir yere geçmeye karar verdik. Azez'e çadırların olduğu yere geldik. Kişi başı 600 dolar verdik. İki çocuğu bir kişi saydılar. Çadırda bir yıl kaldık. Elektrik yoktu, suyu kuyulardan çekerdik. Çadırda yaşamak daha zordu.”

Diğer kadın devam ediyor söze… Çadırda yaşarlarken çocuklardan biri hastalanmış, suçiçeği geçirmiş. Doğru düzgün tedavi ettirememişler, hatta alabildikleri tedaviye de güvenemez hale gelmişler: “Doktora götürsek bile verdikleri ilaçlar bazen daha da kötü ediyordu. Bilerek mi yapıyorlardı bilmiyoruz. Verdikleri ilaçtan çocuğumun her yeri yandı. Onları gören ağlardı. Bunun üzerine dedik ki biz burada yaşayamıyoruz. Borçlanıp Türkiye’ye gelmeye karar verdik”

ÇÖP TOPLAMALARI BİLE ENGELLENDİ

Türkiye’ye gelmeleri de bir o kadar zor olmuş. Para bulmak zorunda kalmışlar. Türkiye’ye girebilmek için 700 dolar vermişler aracılara. Şöyle devam ediyor anlatmaya: “Buraya gelebilmek için çok borçlandık. Hala bunları ödüyoruz. Kayınbaba burada çöp toplamak için küçük bir araba aldı. Ama komşular şikayet etmiş, polis geldi. Elimize bir kağıt verdi ama bize de bağırdı, çağırdı, aşağıladı. Niye bu kadar çocuk getiriyorsunuz? ‘Herkes memleketine gitsin’ dedi. Biz ister miydik memleketimizi, evimizi bırakıp buralara gelelim. Öyle utandım ki yer yarılsaydı içine girseydim. ‘Iraklılar gelip her istediğini yaşıyor’ dedi. Ben bir şey diyemedim. Desem beni tutuklar diye korktum. 3.150 lira ceza yazıp gittiler. Biz hem borç ödüyoruz, hem geçinmeye çalışıyoruz hem de böyle ceza gelince nasıl ödeyeceğiz bilmiyoruz. Çöp toplayarak evin faturalarını ödüyorduk şimdi onu da toplayamayacağız.”


TÜRKİYE’DE YAŞAMAK KOLAY DEĞİL…
Evdeki erkekler günlük işlerde çalışıyorlar. Biri balıkçının yanında biri lokantada, diğeri de bir dişçinin getir götürünü yapıyormuş. Eve giren parayı ise anne topluyor. “Herkes getirir verir, annem paylaştırır. Erkeklerde para durmaz, kadınlar yapar bu işi” diye anlatıyorlar.
Kızılay’dan aldıkları yardım dışında herhangi başka bir yardım da almıyorlar. Türkiye’de yaşamanın çok zor olduğunu söylüyorlar: “Herkes dışarıdan çok normal bir hayat yaşadığımızı zannediyor ama çok zor şartlarda yaşıyoruz. Burada yaşamak zor.”
‘EKMEK ALABİLDİĞİMİZDE SEVİNDİK’

Pandeminin herkesin evlere kapandığı ilk dönemleri onlar için de çok daha zor geçmiş. “Çalışamadık, çok zor günler gördük. Dükkânlar açılana kadar her gün plastik toplayıp ekmek aldık mı seviniyorduk. Şimdi dükkanlar açıldı da çalışmaya başladılar”.

‘BİZ O AZA MUHTACIZ’
Türkiye’de kendilerine yönelik nefret söylemlerine karşı şöyle sesleniyorlar: “Ölmemek için buralara geldik. İnsanların bizi böyle aşağılamaları zor. Hep bize kötü bakıyorlar. Geldik diye, ucuz çalışıyoruz diye kızıyorlar ama bilmiyorlar ki biz o aza muhtacız. Hiç çalışmasak ne yiyip ne içeceğiz? Zaten çalıştıran bir yol parası bile vermiyor.”
Orada dinleyip de yazmadıklarım kaldı içimde. Okumayı yazmayı bilmeseler de hikayelerini başka kadınlarla paylaşacağımı, onlara da getirip okuyacağımı söyledim. Hepimiz zor günler geçiriyoruz ama onların yükü bizden daha ağır. Daha çok zorlanıyorlar. O yüzden etrafımızdaki mülteci aileleri dışlamayalım. Bu onların suçu değil. İstedisskleri yaşam bu değil. Hiçbirimizin istemediği hayatı yaşamaya mecbur kalmış kardeşlerimiz onlar…


İlgili haberler
Çalışma belgesi çok görüldü, ayrımcı muamele yıldı...

İran’dan kaçarak Türkiye’ye sığınan Mahtap Nozad Tehrani, “BM, iltica başvuru hakkıma saygılı olana,...

Çocuğu istismara maruz kalan mülteci aile: Savaşta...

Geçtiğimiz kasım ayında istismara maruz kalan mülteci çocuğun annesi Ekmek ve Gül’e konuştu: Biz bur...

Bir soda içmenin çok görüldüğü mülteci yaşamlar

Esra, Hayriye, Mahmut ve çocukları… Denizli’nin mülteci mahallesinde ayakta kalmaya çalışıyorlar. Bü...