Cesaretle yazan, her daim mücadele eden bir gazeteci, Evrim Alataş
Yaşam boyu halkının yaşadığı sorunları anlatma gayretinde olan Evrim Alataş, mücadeleyi de yaşamının hiçbir anından eksik etmedi. Hastalandığında bile...

Yazar, gazeteci, insan hakları aktivisti Evrim Alataş, 12 Nisan 2010 tarihinde, 34 yaşında, uzun süredir mücadele ettiği kanser hastalığına yenilerek Diyarbakır’da yaşama veda etti.

1976 yılında Malatya’nın Akçadağ ilçesinin Gölpınar köyünde dünyaya geldi. İlkokul ve ortaokula doğduğu köyde devam ettikten sonra eğitimini İstanbul’da sürdürdü. 1994 yılında gazeteciliğe başladı. Sırasıyla Yeni Politika, Demokrasi, Özgür Bakış, Ülkede Özgür Gündem gibi gazetelerde muhabir ve sonrasında da editör olarak görev aldı. Ardından Evrensel, BirGün ve Özgür Politika’da aralıklarla köşe yazarlığı yaptı. Esmer, Birikim, Amargi, Siyahi ve Tiroj başta olmak üzere birçok dergide makaleleri yayımlanan Alataş, Radikal gazetesinin “Radikal İki” adlı pazar ekinde ve en son Taraf gazetesinde “Kürtler Vadisi” isimli köşesinde yazılar yazdı. Kürt meselesi ve Kürt halkının sorunlarıyla yakından ilgilendi.

Mayoz Bölünme Hikayeleri adlı kitabı 2003 yılında Aram Yayınları tarafından yayımlandı. Yazdığı ve katkıda bulunduğu kitaplarında Kürt coğrafyasında yaşanan çatışmalı dönemin traji-komik öykülerini derledi.

Sinema yönetmeni Miraz Bezar’la birlikte, Diyarbakır üzerinden Kürt dünyasını ve savaş mağduru çocukları konu edinen bir hikâye yazdı. “Min Dît” (Ben Gördüm) adıyla uzun metrajlı çekilen filmin galası 2009 baharında Diyarbakır’da yapıldı. 46. Altın Portakal Film Festivali’ne katılan film, Behlül Dal En iyi Öykü Ödülü’ne layık görüldü.

Alataş’ın “Her Dağın Gölgesi Deniz’e Düşer” adıyla kaleme aldığı çalışması 2009 yılının ağustos ayında İletişim Yayınları’ndan çıktı.

Evrim Alataş, 12 Nisan 2010 tarihinde uzun süredir mücadele ettiği kanser hastalığına yenilerek Diyarbakır’da bulunan evinde yaşama veda etti.

Evrim Alataş’ın cenazesi, Diyarbakır’da düzenlenen törenin ardından vasiyeti üzerine doğduğu köy Gölpınar’da toprağa verildi

“Bir halk, kendi varlığını ya da siyasi temsiliyetini dillendirirken eğer askeri veya siyasi yaptırıma maruz kalıyorsa, aydın sorumluluğu orada belirir ve koşulsuz o halkın yanında yer alır. Bu kaba sözlük anlamıdır. Hiçbir aydının bu denli iç içe geçmiş iki toplum söz konusu iken “koşulsuz” tavır almasını beklemek anlamlı olmaz. Ama aydın, kendi siyasi, askeri, sivil temsiliyetini oluşturmuş, bu araçlarla doğru veya yanlış yöntemler kullanarak kendisini ifade eden bir “başka” halka, “ezen kimlik”i cebinde taşıyorsa hele, nasıl hareket etmesi gerektiğini bir koşul olarak sunamaz.”

Çeşitli kaynaklardan derlenmiştir.

Fotoğraf: Mezopotamya Ajansı


İlgili haberler
GÜNÜN KİTABI: Ne Olmuş Güldüysek (Evrim Alataş Kit...

Yaşamı mücadele içinde geçen Gazeteci Evrim Alataş yakalandığı kanser hastalığına karşı da mücadele...

Cinsiyetçiliğin her tür zorunu yaşana Avukat Emile...

Sistemin cinsiyetçiliğinden nasibi alanlardan biri Emile Kempin-Spyri. Ömrü boyunca avukatlık mesleğ...

GÜNÜN İLKİ: Kuzey Amerika’daki ilk siyah kadın gaz...

Kuzey Amerika'daki ilk siyah kadın gazete editörü, Mary Ann Shadd, evrensel eğitim hakkı, siyahların...