‘Özgürlüğümüz için direnişte; krize, savaşa, şiddete karşı alanlardayız’
İstanbul 8 Mart Platformu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısyla 3 Mart Pazar günü Bakırköy Pazar alanı yapacakları eyleme ilişkin açıklama yaparak tüm kadınları alanlarda olmaya çağırdı.

İstanbul 8 Mart Platformu, 3 Mart Pazar günü yapılacak 8 Mart mitingi ile ilgili açıklama yaptı. “Özgürlüğümüz için direnişte; krize, savaşa, şiddete karşı alanlardayız!” şiarıyla yapılacak 8 Mart mitingine çağrı yapan Platform, “Kadınlar olarak Birlik, Dayanışma ve Mücadele kararlılığımızı ve sözümüzü bir kez daha ortaya koyacağız” dedi.

Açıklamanın tamamı şöyle:

Kadınlar her 8 Mart'ta olduğu gibi bu yıl da tüm dünyada alanlarda olacak. Kadınlar olarak Birlik, Dayanışma ve Mücadele kararlılığımızı ve sözümüzü bir kez daha ortaya koyacağız. Çünkü hayatın her alanında üretmemize ve toplumun yarısını oluşturmamıza rağmen payımıza düşen eşitsizlikler yığını ve şiddet sarmalı. Bu yıl da şiddete, sömürüye, ezilmeye, eril zihniyete, cinsiyetçiliğe, tacize, tecavüze, kadın katliamlarına karşı sesimizi bir kez daha yükseltmek için bir araya geldik. Gücümüzü birliğimizden alıyoruz ve bu bilinçle eşitlik ve özgürlük mücadelemizi sürdürüyoruz.
1857 8 Mart’ında New York’ta tekstil fabrikalarında 40 bin dokuma işçisinin daha iyi çalışma koşulları için çıktıkları grevde fabrikada çıkarılan yangın sonucu 129 kadın işçi katledildi. Biz de mücadele ilhamımızı onlardan, tarihte direnen tüm kadınlardan ve onların ödediği bedellerden alıyoruz. O yüzden 8 Mart tüm dünyadaki özgürlük mücadelesinin bir sembolü olarak eşitsizliğe karşı kadınların isyanıdır.
2008’de ortaya çıkan küresel ekonomik krizden çıkış yolu hala bulunmuş değil, kriz derinleşirken tüm dünyayı üretenler bedel ödemek zorunda kalıyor. Patronların krizi emekçilere ödetilirken bundan en büyük payı alan yine kadınlar oluyor. Toplumda geçinme derdiyle boğuşan emekçilerin öfkesi düzeni sorgulamalarını engellemek için ezilen kimliklere yönlendiriliyor. Kadınlar; yemek, bulaşık, çamaşır, çocuk bakımı gibi ev içi işleri patronlar için bedavadan sağlarken aynı iş yerinde daha düşük ücretlerle güvencesiz çalıştırılıyor, kriz dönemlerinde istihdam düşerken ilk işten çıkarılanlar da yine kadınlar oluyor. Hatta utanmadan artan işsizliğin sebebi iş arayan kadınlara yüklenebiliyor.
Türkiye’de de kadınlar aynı sömürü düzeninin devam etmesi için hedef gösteriliyor. AKP’nin 17 yıllık iktidarında devletin en sembol kurumlarından, yöneticilerine varana dek kadın düşmanlığı dillerden düşmüyor. Toplumsal muhafazakârlaşma, eğitim sisteminin gericileştirilmesi, müfredatın dini referanslarla yeniden organizasyonu gelecek nesillerin de hayatını tahakküm altına almış durumda. Sistemin en tepesinden topluma zerk edilen cüretkârlık, iyi hal indirimi ve kollamayla birleşince astronomik rakamlarla kadın cinayetleri ve şiddeti vuku buluyor. En son, Merve Demirel’in gözaltına alınması sırasında yaşanan taciz ve ardından yapılan açıklamalar bizleri şaşırtmasa da öfkemizi ve mücadelemizi yükseltiyor.
Aynı zamanda toplumsal cinsiyet rollerinin doğduğumuz andan itibaren dayatılmasıyla LGBTİ+’lar her gün nefret cinayetleri, taciz ve şiddetle karşı karşıya kalarak insanca yaşama koşulları çalınıyor.
Tüm dünyada kadın düşmanlarının temel amacı kadınları apolitize ederek mücadeleden uzaklaştırmak. Geçtiğimiz dönemde OHAL süreciyle artan baskı, KHK’larla muhalif kamu emekçilerinin ihraç edilmesi, savaş politikalarıyla artan kutuplaştırma, dini cemaatlerin, istismarcı vakıf ve derneklerin toplumsal alanda artan varlığı da ülkedeki tüm emekçilerle birlikte kadınları da yaşanması mümkün olmayan bir darboğazın içine sürüklüyor.
Biz kadınlar insana dair olan her yerde; toplumda, siyasette, sokakta olmaya devam edecek haklarımız için tarih sahnesinde en önde olacağız.
1- Binlerce kadın gibi katledilen, patronu tarafından camdan atılarak intihar süsü verilmek istenen, mahkemesinde; bekâretinden, yaşam tarzına hayatı didiklenerek neredeyse ölümü meşrulaştırılan Şule Çet için adalet istiyoruz. Katledilen bütün kadınlar için adalet istiyoruz.
2- Leyla Güven; kutuplaştırmayla, siyasetçileri tutsak edilerek, belediyelerine kayyum atanarak baskı altına alınan Kürt halkının sesini yükseltmek ve tecritin kaldırılması için 112 gündür açlık grevi yapmaktadır. Kayyum atanan belediyelerde kadınların kazanımlarına saldırıda bulunulmuş şiddet gören kadınların sığındıkları kurumlar kapatılmıştır. Leyla Güven’le birlikte pek çok kadın ve siyasi tutsak da açlık grevine başlayarak sesini yükseltmiştir. Bu onurlu direnişi selamlıyoruz.
3- 31 Ocaktan bugüne açlık grevinde olan trans mahpus Buse'nin hakkı olmasına rağmen cinsiyet uyum operasyonu gerçekleştirilmiyor. Buse yaşasın, hakkı olan ameliyat için Adalet Bakanlığı harekete geçsin.
4- 300 güne yakın süredir soğuğa, baskı ve engellemelere zerre kulak asmadan bütün topluma umut olan mücadeleleriyle direnen, sendikal hakları için olduğu kadar toplumsal varlıkları için de sesini yükselten Flormar işçilerini sahipleniyoruz. Bütün taleplerinin kabul edilmesi ve işlerine geri dönmeleri için bulunduğumuz her yerde direnişlerini büyüteceğiz.
5- 31 Mart yaklaşan yerel seçimlerde kadınların sözünün talebinin yok sayıldığı yerel yönetim anlayışının karşısında olacağız. Bizi yok sayan tek adam tek parti ittifaklarına karşı eşitlik mücadelemizi sokağa sandığa taşıyacağız.
Bugünden mücadele ederek kazanacağımız taleplerimizi bu 8 Mart’ta da en yüksek sesle haykıracağız:
1- İstihdamda yok sayılan emeğimizin karşısında eşit işe eşit ücret talebimizi yineliyoruz
2- Kadının toplumdaki ezilen kimliğini perçinlemek için nafaka hakkına yapılan saldırılar geri çekilsin. Nafaka, çalışma olanaklarından yoksun olduğu için kendisini geçindirecek imkânı olmayan ve şiddete mahkûm edilen kadınların güvencesidir. İş bulmada boşanan kadınlara öncelik verilsin
3- Cinsel istismar vakalarında uygulanan iyi hal indirimi kabul edilemez. Tacizciyle evlenme durumunda cezayı ortadan kaldıran yasa tasarısı süresiz olarak geri çekilsin
4- Mutfağa ve ev işlerine mahkûm edilen ve bu yolla ezilmesi perçinlenen kadınların özgürleşmesi için ev içi işlerin toplumsallaştırılması, kreşler yemekhaneler ve çamaşırhaneler kurulmasını istiyoruz.
5- 8 Mart tüm dünyada kadınların ortak mücadelesi olarak alanlarda olduğu bir gündür. 8 Mart ücretli izin günü ilan edilsin.
Biz kadınlar için insanca bir gelecek ancak mücadele etmeyle mümkün. Kapitalizmin kadının ezilmesinden çıkarı var. Dünyayı kadınlara cehennem eden bu sisteme karşı her 8 Mart’ta olduğu gibi yine alanları dolduracağız ve taleplerimiz kabul edene kadar daha da çoğalarak, birleşerek, güçlenerek sesimizi yükselteceğiz. Çaresiz ve yok olmaya mahkûm olan biz değiliz. Aksine insanlığa hiçbir faydası dokunmayan krizler ve savaşlarla dünyayı yaşanmaz hale getiren ezilen ve sömürülenleri tahakküm altında yaşamaya zorlayan bu düzen mücadelemizle değişecek! Sömürüye, tek adama rejimine, eşitsizliğe karşı inatla ve ısrarla;
Vardık Varız Var olacağız!
Tüm kadınları eşitlik ve özgürlüğü birlikte kazanmaya, 3 Mart saat 12.00’de Marmara Forum önünde buluşarak 13.00’te Bakırköy Pazar Alanı’nda gerçekleştirilecek olan 8 Mart mitingine katılmaya çağırıyoruz.


İlgili haberler
BEKEV’den 8 Mart şöleni

Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla İzmir’de bulunun BEKEV’den kadınlar şölende bir araya geliyor...

Dersim Yenigün Kadın Dayanışma Derneğinden 8 Mart...

Dersim Yenigün Kadın Dayanışma Derneği, 8 Mart’a Mücadele ve Dayanışma Şenliği düzenliyor.

Ankara Kadın Platformu: 8 Mart’ta haklarımız ve ha...

Ankara Kadın Platformunun çağrısıyla kadınlar, 8 Mart Cuma günü saat 12.30’da Sakarya Caddesinde yok...