Uçuşan kayısılardan, uçuşan faturalara kısa yolculuk…
Malatya’da depremin ardından işçi, emekçi ve emekli kadınlar toplu faturalarla karşı karşıya. Kalamadıkları evlerin faturalarını ödemek kadınlara zul gelse de umutları dayanışma.

Malatya… Kayısısı ile meşhur şehir. Şehrin her tarafında bizleri kayısı heykelleri, figürleri karşılıyor. Şehrin hemen girişinde yer alan sepet içinde uçuşan kayısılara depremden sonra güncelleme geldi denebilir. Uçuşan kayısılar yerini uçuşan faturalara bıraktı. Malum, deprem bölgesi hepimiz medyadan ya da yakınlarımızdan sürekli takip ediyoruz. Sorunlar katlanarak büyümeye devam ediyor. Organize Sanayi Bölgesinde bulunan tekstil iş kolunda farklı fabrikalarda çalışan işçiler için ise durum pek de iç açıcı değil.

‘TEK EV, 3 AİLE’

Baykan Denim’de çalışan Süreyya’nın iki çocuğu var. Depremde evi hasar aldı, baba evinde üç aile kalmaya başladılar. Eşi, çocukları, ağabeyi, yeğenleri, anne ve babası… Kaldığı yer her ne kadar uzak olsa da geçim kaygısı uzun bir aradan sonra Süreyya’yı işe dönmeye mecbur bıraktı. Ev dizme, tekrardan düzen kurma telaşı arasında bir de elektrik ve doğal gaz faturaları toplamı, 3 bin liraya yakın geldi.

“6 aya bölmüşler sağ olsunlar(!), aylık 500 lira ödeyeceğim. Bir de her ay fatura gelecek tekrardan. Nasıl olacak bilmiyorum” diye yakınıyor Süreyya. İki çocuk, borçlar, her ne kadar baba evi de olsa kaldığı eve destek olayım derken, ay sonunu anca getiriyor.

‘EVDE TEK MAAŞ ALAN BENİM, NASIL ÖDEYEYİM?’

Diğer işçilerde de durum farklı sayılmaz. Herkesin sorunları, sıkıntıları farklı. Zoruk Tekstil’de çalışan Merve’nin de evi depremde hasar almış. Başka bir ev bulmak zorunda kalan Merve, belki de Malatya şartlarında “bedavaya” ev bulmuş hissediyor kendini. Kirası 3 bin lira. Faturalar gelene kadar, az da olsa idare eden Merve, faturalar ile tümden geçime dair umudu kesmiş durumda. Evde tek çalışan olmanın sorumluluğu bir kenara, üstüne faturalar da eklenince, kara kara düşünmeye başlamış: “Ağabeyimle ve ablamla kalıyorum. Eve tek maaş giriyor, o da benim. Zorla ev buldum. Şimdi eski evimin faturaları toplu geldi. 2 bin 250 lira. Ben ne yapayım? Zaten bir ton masrafım oldu yeni eve çıkarken. Mecburen borç alıp bir şekilde ödeyeceğim”.

‘TUZU KURU’ OLAN BİLE ZORLANIYOR

Belki de diğerlerine göre içlerinden en tuzu kuru olan Ayşen. Tuzu kuru dediğime bakmayın, o da uçan fatura mağduru. Sadece evi kira değil, kendi evi ve emekli. Evi duvarlarındaki yarıklara rağmen az hasarlı. Depreme Adıyaman’da akrabasının evinde yakalandı. İlk saatler enkaz altında kaldı ama çıkabildi. Evde hiç kalmadığı halde 450 lira doğal gaz, 200 küsür lira elektrik faturası geldi.

HAYATIMIZA KESİLEN FATURAYA KARŞI SESİZ KALMIYORUZ
Bu verdiğim örnekler, belki de yazabileceğim, size aktarabileceğim en kısa örnekler. Nereye gitseniz herkesin evinde fatura telaşına denk gelebilirsiniz. Depremden önce lüks yaşamıyor olsalar da en azından kalabildikleri evi olan, ocaklarında bir tencere de olsa çorbasını pişirebilen kadınlar, şimdilerde hem evsiz hem de aylardır kendilerini görmezden gelen, ötekileştiren AKP iktidarının fiyaskolarından biri olan toplu faturalar ile karşı karşıya.
Toplanan deprem vergileri, televizyonda şovlara dönüştürülerek toplanan deprem paralarının nerelere aktarıldığı da aslında da bir boyutuyla ortaya çıkmış oldu. Bizleri ekonomik krizin çemberine sıkıştırmaya çalışanlara karşı söyleyecek elbette sözlerimiz var. Depremin ilk gününden bu yana ördüğümüz dayanışma ağını sürdürmeye, kız kardeşlerimizle dayanışmaya en ileriden daha güçlü bir şekilde devam edeceğiz.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Depremin 5. ayı: Sorunlar hâlâ devam ediyor

Depremin üzerinden 5 ay gibi büyük bir zaman geçmesine rağmen normalleşmeyi bırakın, birçok temel ih...

Buruk bir bayram, kayıp bir şehir…

Bu sene depremin ardından Kurban Bayramı neşeli ev ziyaretleri yerini hüzne ve acı bir burukluğa bır...