Şu halimize dön bir bak!
Ekmek ve Gül olarak eylül 2022 sayımızda ‘Okullarda 1 öğün sağlıklı, ücretsiz yemek her çocuğun hakkı’ kampanyasının ülkenin dört bir yanına yayılması için sesimizi hep bir ağızdan yükseltiyoruz.

Bir eylülü daha karşılıyoruz yine. Yaz aylarının zor olmakla birlikte çok hızlı geçtiğini sorgularken eylülün ilk günleriyle sonbahar mevsiminin memlekete hızla girişi de düşündürüyor hepimizi. Kimi kazanımla sonuçlanan kimi sürmekte olan işçi direnişleri yaz boyunca gündemi daha da sıcak tutarken eylülün gelişi var olan sorunları çok daha görünür kılar gibi.

Ekonomik krizin, işsizliğin, yoksulluğun getirdiği yükler; dinlenip “oh” dediğimiz bir tatile, arkadaşlarla kurulmuş neşeli bir sofraya, çocukları gönül rahatlığıyla sokağa salıp, istediklerini almaya hasret bırakırken bizleri, adeta canımızla, barınma sorunumuzla, ekmek mücadelemizle uğraştık bütün yaz. Uğraşmaya da devam edeceğiz. Hem can hem ekmek mücadelesi verirken memleketi tepetaklak edip, sırtımıza yükleri bindirdikçe bindirenler duruyor en tepemizde.

Bir eğlenelim, bağıra çağıra şarkı söyleyelim dediğimiz festivaller, konserler valiliklerce bir bir yasaklanıyor, müzik yasakları hala sürüyor, sanatçılar hedefe konuyor. Ekonomik kriz, zamlar sırtımıza binip huzursuzluk artarken kutuplaşma ortamını beslemek üzere Gülşen’in 4 ay önceden konser videoları kamuoyuna servis ediliyor, dönüp işlerini yapması gereken Bakanlar gidip Gülşen hakkında suç duyurusunda bulunuyor… Ama bu Bakanlara soracağımız bir sürü soru var. Mesela Milli Eğitim Bakanına “Gözünü kapadığın okulların haline, ücretsiz olduğunu iddia ettiğin eğitime, yoksul çocukların kitleler halinde eğitimden kopuşuna, aç midelerine dön bir bak” demek istiyoruz!

Eylül demek yeni okul dönemi demek…

Doğal gazdan elektriğe zamlar dur durak bilmiyor, yeni eğitim-öğretim döneminin başlıyor olması da en çok kadınları kara kara düşündürüyor. Geçen yıl 400 liraya dolan okul çantası için velilerin bu yıl 1000 liralık harcama yapması gerekiyor. Milli Eğitimin vermediği ödeneğe karşı okullar ticarethane, öğretmen satıcı, veli ve öğrenci müşteri oluyor. Her 4 çocuktan biri okula aç gidiyor, kantinlerde “hiçli tostlar” 10 liraya satılıyor, çocuklarının beslenmesine sağlıklı, besleyici besinler koyamayan veliler, bu yılı nasıl geçireceklerini kara kara düşünüyor.

Eğitim alanındaki tüm sorunlarla birlikte veliler, öğrenciler, öğretmenler açısından en yakıcı sorunlardan biri olan beslenme sorununa karşı Kocaeli Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Derneğinin henüz okullar kapanmamışken başlattığı “Okullarda 1 öğün sağlıklı, ücretsiz yemek her çocuğun hakkı” kampanyası ise devam ediyor, hem de büyüyerek. Bu sayımızla ülkenin dört bir yanındaki kadınlara parasız eğitim talebinin bir parçası olan “okullarda bir öğün ücretsiz ve sağlıklı yemek” talebini yükseltmeye çağırıyoruz. Çünkü mümkün! Ama kaynaklar tarikat ve cemaat yurtlarına, vakıflara, üzerinden geçilmeyen köprülerin tahhütlerine aktarılıyor.

***

Ekmek ve Gül olarak biz de eylül 2022 sayımızda bu talebi dergi sayfalarımıza taşıyor, Ekmek ve Gül olarak “Okullarda 1 öğün sağlıklı, ücretsiz yemek her çocuğun hakkı” kampanyasının ülkenin dört bir yanına yayılması için sesimizi hep bir ağızdan yükseltiyoruz.

Anayazımızda bu kampanyanın niyesini, nasılını tartışmaya açıyoruz.

Kocaeli’den İstanbul Tuzla’ya, Ankara Mamak’tan Yenimahalle’ye, Bursa’ya eğitimin sorunlarını tartışıyor, çocuklarımıza, gençlerimize sağlıklı, nitelikli, ücretsiz eğitim olanaklarının koşullarını, çözülmez dediğimiz dertler karşısında çözüm yollarını birlikte arıyoruz. Taleplerimizin kolay olmadığını biliyoruz ama çözüme giden yollardaki taşları bir bir koymaktan, taleplerimizi, ihtiyaçlarımızı yüksek sesle söylemekten geçtiğini de görüyoruz.

19. Gençlik Yaz Kampında buluşup geleceklerinden 1 hafta çalan genç kadınların deneyimleri, umutları, geleceği birlikte inşa etme hayalleri ayrıca renklendiriyor sayfalarımızı.

İşçi kadınların “Sendika nedir?” tartışmaları sürerken, belediye iş kolundan sağlık iş koluna devam eden toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde kadınların taleplerini dile getirdiği bir kürsü oluyor dergimiz. İki aya yaklaşan ETF işçilerinin direnişi, deneyimleri kadın işçilerin bu direnişten, örgütlü mücadeleden nasıl öğrenerek ilerlediklerini gösteriyor.

Evdeki ve işyerindeki tacize, şiddete karşı kadın işçilerin örgütlü duruşu güç veriyor her birimize.

Uzun zamandır hikayeleriyle bize kahkahalar attıran Ayşe’nin veda yazısı içimizi burksa da yeni hikayelerin anlatılmasına kapı aralıyor…

Hangi bölgede, hangi coğrafyada olursak olalım hangi ırktan olursak olalım konuştuğumuz, susmadığımız, hüznümüzle, sevincimizle, derdimizle, çözüm önerilerimizle birbirimizin hayatlarına ortak olduğumuz bir dünyaya pencere açıyor yine Ekmek ve Gül. Bu pencereden göreceğimiz manzarayı ferah feza bir hale getirmek için daha çok çaba göstermenin zamanı şimdi. E o zaman haydi…

Görsel: Canva