Mülteci düşmanlığının çocuk boyutu
‘Mülteci çocuklar mülteci düşmanlığını okullarda dibine kadar yaşıyorlar. Yetişkinlerin empoze ettiği ırkçı düşüncelerle okula gönderdiği yerli çocuklar mülteci çocukları bilinçsizce ezip geçiyor.’

Mülteci düşmanlığının doruğa tırmandığı günlerden geçiyoruz. Bunu sadece yetişkinler değil, çocuklar da yapıyor. Bunun en çarpıcı örneklerini okullarda gözlemliyoruz. Türkçe tek bir kelime dahi bilmeyen ve eğitim almaya çalışırken eğitim hakkından yoksun bırakılan mülteci çocuklar mülteci düşmanlığını okullarda dibine kadar yaşıyorlar. Yetişkinlerin empoze ettiği ırkçı düşüncelerle okula gönderdiği yerli çocuklar mülteci çocukları bilinçsizce ezip geçiyor.

Sınıfta bir mülteci çocuğa soru yönelttiğimde eğer soruyu bilemezse gülüşüp dalga geçmeler; soruyu bilirse “Vay be nasıl da bildi” ya da “Tesadüfen bildi” gibi küçük gören davranışlar sergileniyor. Sınıfta birbirine kızan yerli çocukların bu kızgınlıklarını ifade etmek için birbirlerine hakaret niyetine “Suriyeli” demesi, ders sırasında harita görselinde Suriye’yi gördüklerinde çocukların anlamsız şaşırmaları ve gülüşmeleri...

Okul bahçesinde ve koridorlarında da mülteci çocukların dışlandıkları apaçık görülüyor. Teneffüs zili çaldığında farklı sınıflarda olsalar da koridorda buluşup birlikte oyun oynayan mülteci çocukları görebiliyoruz. Onlar her teneffüste koridorda ya da okul bahçesinde buluşup birlikte oyun oynuyorlar. Çünkü diğer çocuklar onları oyunlarına almak istemiyor. “Bizim de evimiz vardı. Çok güzeldi. Bahçesi vardı, içinde havuz vardı, çok özledim orayı” diyor bir tanesi. Anadillerini konuşamamak, anadilinde eğitim alamamak, kendi coğrafyası ve kendi tarihi yerine başka bir ülkenin coğrafyasını ve tarihini anlamadığı bir dille öğrenmeye çalışmanın zorluğunu yaşıyorlar.

Zihnimden hiç silinmeyen bir anı şu: 8. sınıf T.C İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi işlediğim bir sınıfta “Mustafa Kemal’in ilk görev yeri Şam’dır” diyorum ve karşımda oturan Suriyeli kız çocuğunun bana bakan gözleri doluyor. “Başka bir ülkenin tarihini dinlemek nasıl bir duygu?” diyorum ona, titreyen sesi ile sadece “Güzel” diyebiliyor.

Evet, dünya siyasetine yön verenler, ülkeleri en acımasız şekilde savaşa sürükleyip sömürenler, insanları kapitalizmin, savaş tüccarlığının çarkında öğütenler çocukların tertemiz yüreklerini de ırkçılık zehri ile zehirliyorlar. Çünkü beslendikleri kaynak bu IRKÇILIK, SAVAŞ, SÖMÜRÜ...

Fotoğraf: Thomas G./ Pixabay