Mata direnişinin gösterdiği: ‘Bu direniş tüm patronlar rahatsız olursa başarıya ulaşır’
Mata işçisinin kazanımı birçok fabrikaya umut verecek ve bu daha fazla işçinin talepleri için mücadele etmesine zemin oluşturacak. Ancak bu beklemekle, izlemekle olmaz.

İşçilerin elleri çizik, parmak uçlarında yaralar eksik olmaz. Hatta uyuşuk hissettikleri ellerinde zamanla his kaybı yaşıyorlar. Sadece bu mu? Tabii ki hayır. Yalnız bedensel sağlıklarını kaybetmiyor işçiler. Üzerlerindeki baskı, ruh sağlığını da tamamen bozacak derecede.

Boyahane, kalite, rötuş ve serim. Bu bölümler kadın işçilerin yoğunlukta çalıştıkları Mata Otomotiv fabrikasından. Diğer taraftan; gemiyi azıya almış insan kaynakları ve vardiya amirleri, gün boyu üretimde sürekli gözlerini işçilerin üzerinden ayırmayan şefler, beyaz yakada çalışanlar, ne hikmetse hep kendini ayrıcalıklı sayan bu kesim, işçiler üzerinde kraldan daha kral davranır haldeler. Patronun dev görünen bu kadro ile el birliğiyle işçileri nefes alamaz hale getirdiklerini ise çok uzun zamandır biliyorduk. Bunların yanında bir de düşük ücret alan Mata işçilerinin ise artık canına tak etmişti. Bir şey yapmak lazımdı ve çok haklı olarak sendikalı bir iş yeri olması sebebiyle toplu eylem yapma hakkına dayanarak 1200 Mata işçisi ek zam talebiyle iş durdurdular.

Aslında birçok fabrikada buna benzer talepler etrafında işçiler eyleme geçti ve birçoğu ek zam hakkını kazandı. Ama dev bir imparatorluğu işçilerin sırtından kuran Mata patronu işçilere savaş açmış durumda. Neredeyse 1 ayı geride bırakan bu direniş devam ederken patron hem sendikaya hem de işçiye karşı büyük bir düşmanlık içinde saldırılarına devam ediyor. Bu saldırılarla birlikte 650’yi aşkın işçiyi işten çıkardılar.

Çalışırken kadın işçilerin üzerindeki baskı neredeyse özel yaşamlarına, aile hayatlarına, dışarıda görüştükleri insanlara kadar uzanmış durumda. Hangi partiye, hangi derneğe üye olduklarını öğrenmek için bile çeşitli oyunlarla işçileri baskı altına alınmak isteniyor. Şimdi direnişin verdiği güçle, işçiler artık bunları daha rahat ifade ediyorlar. Sendikalı bir fabrikada çalışırken sendikadan bile bahsetmekten korkar haldeler. Kim sendikaya yakınsa o işçi yakın mercek altına alınıyor ve işçiye çeşitli baskılar uygulanıyor. Yani ne ararsak var burada.

MÜCADELEYİ YÜKSELTME ANAHTARI: 1 MAYIS VE SEÇİMLER

İşçilerin kararlı mücadelesi devam ederken öte yandan da birçok fabrikada işçi kadınların ek zam talebi ile birlikte birçok talebi tartışılıyor. Mata direnişi diğer fabrikalardaki işçilerin taleplerini dile getirmesini tetikledi ve işçileri cesaretlendirdi. Bu nedenle Mata işçisinin kazanımı birçok fabrikaya umut verecek ve bu daha fazla işçinin talepleri için mücadele etmesine zemin oluşturacak. Ancak bu beklemekle, izlemekle olmaz.

Önümüzde iki önemli gündem var. 1 Mayıs ve seçim. Bu iki gündem de işçilerin acil talepleri için çok önemli. Artan baskı, ücretlerin artık yetmemesi ve çalışma saatlerinin uzunluğu... Bu taleplerle birlikte her fabrikada mücadeleyi örgütlemek kaçınılmaz bir sonuç olarak önümüzde duruyor.

Kadın işçiler üç vardiya çalıştıkları yerlerde çeşitli hastalıklara yakalanıyor, sağlıklarından oluyorlar. Gördükleri baskılar yüzünden birlikte hareket etmeleri zorlaşıyor. Yine Mata’dan örnek verecek olursam, yıllarını bu fabrikaya vermiş ve yaşları 40-45 olan kadınların çoğu yeni bir iş bulmanın zorluğunun farkındalar ve doğal olarak işlerini kaybetmek istemiyorlar. Yani haklarını alarak içeri girmek istiyorlar. Ve şimdi bu haklı taleplerini tüm alanlara yansıtmak zorunda olduklarının farkındalar. Bu direnişin ancak tüm patronlar rahatsız olursa başarıya ulaşacağını artık biliyor işçiler. Şimdi bir işçi kadının söyledikleriyle bu yazıyı bitirelim. “Ben geldim, kaç yaşındayım, yeni bir iş bulmam çok zor. Bu iş yerinde tüm haklarım kaldı. Verilip verilmeyeceği belli değil. Bu fabrikada sağlığımdan da oldum. Ellerim uyuşuk ve parmak uçlarımı hissetmiyorum. Bu nedenle kazanmak zorundayız. Ama durduğumuz yerde kazanamayız. Bizimle aynı iş kolunda olan tüm işçilerin desteğine ihtiyacımız var. Örgütlü fabrikalarda iş durdurmalar olmak zorunda. Biz kaybedersek ne yazık ki tüm işçiler kaybedecek.”

Fotoğraf: Ekmek ve Gül