AKP hükümeti son 21 yıldır sağlığı ticarileştirmek için her yolu deniyor. Adım adım devlete ait sağlık kuruluşları ve hastanelerin birçok hizmet birimini taşeron şirketlerine vererek vurgun yapmalarının önünü açtı. Sağlık alanında önemli bir yeri olan çeşitli aşı ve ölümcül hastalıkların önlenmesi için araştırmalar yapan Hıfzıssıhha Enstitüsünü, sağlık ocaklarını kapatarak özel hastanelerin, dispanserlerin, özel sağlık kabinlerinin önünü açtı. Aile sağlığı merkezleri uygulaması ile bu merkezlerde çalışan sağlık emekçileri ve doktorları ne kadar çok aileyi, hastayı kayıt altına alırsa o kadar ücret alma pozisyonuna getirdi. Yine aynı iktidar izlediği sağlık politikaları ile birçok aile sağlığı merkezini ve halka hizmet veren devlet hastanelerinin bir kısmını işlevsiz hale getirdi. Yap-işlet-devret modeli olan şehir hastaneleri ise büyük sıkıntılara yol açıyor.
Aile sağlığı merkezlerinin kapatılmasına son bir örnek Ataşehir Mustafa Kemal Mahallesi’nde yaşandı. Mustafa Kemal Mahallesi Aile Sağlığı Merkezi depreme dayanıklı değil gerekçesiyle kapatıldı. Ancak mahalle halkı, mahalle muhtarı, yöre dernekleri, aile sağlığı merkezlerinde örgütlü Birlik ve Dayanışma Sendikası, SES, TTB, Mahalle Meclisi basın açıklamasıyla başlattığı mücadeleyi tüm mahalleyi kapsayan imza kampanyası ile sürdürüyor. Toplanacak binlerce imzanın sonucunda Kaymakamlık, Sağlık İl Müdürlüğü, İlçe Sağlık Müdürlüğü, İstanbul Valiliği nezdinde girişimler yapılacak. Aile Sağlığı Merkezinin nasıl bir ihtiyacı karşıladığını, süren imza kampanyasını, aile sağlığı merkezinin yeniden açılması için yürütülecek çalışmaları mahallede oturan işçi, emekçi kadınlarla konuştuk.
‘ONLARA OY ÇIKMIYOR DİYE AYRIMCILIK YAPIYORLAR’
Bir tekstil firmasında işçi olan Sultan, 40 yıla yakındır mahallede oturduğunu, geçmişte sağlık ocağında çalışan, hemşire, doktor, ebelere her dertlerini anlatabildiklerini söylüyor: “Çok çocuk sahibi olmamak için korunma yöntemleri için buraya koşardık, burada hamileliğin önlenmesi için spiral, kondom, doğum kontrol hapları alırdık. Bunların hepsi ücretsiz verilirdi. İğnemiz olunca, pansumanımız yapılacaksa buraya koşardık. Sağlık ocaklarımızı kapattılar. Bizim mahallede onlarca özel hastane var. Bir iğne yapmak ve pansuman yapmak için bizden onlarca lira para alıyorlar. AKP hükümeti her şeyi paralı hale getirdi. Sağlık hizmeti ücretsiz olmalı ve parayla satılmamalı.”
“25 yıldan bu yana kamu kurumunda çalışıyorum. SGK’dan yararlanmama rağmen sağlık hizmetlerinin birçoğu paralı” diyen Nalan, “Mahallemizdeki ASM’nin kapatılması bilinçli. AKP bu mahalleye yeterince hizmet vermek istemiyor. Çünkü buradan çok oy alamıyor, belediye seçimlerinde hep kaybediyor. Binlerce emekçi mağdur oldu. Tepkiler üzerine bir konteyner kurdular bu uyduruk yerde sağlık hizmeti verilir mi? Buna izin vermeyeceğiz. Binlerce imza topladık. Özellikle yaşlılarımız ve kadınlar bu uygulamadan çok mağdur. İnsan sağlığı ile oynanmaz” diye konuştu.
‘AKP SAĞLIĞIMIZLA OYNUYOR’
Dudullu Organize Sanayi Bölgesinde bir fabrikada çalışan Hülya da OSB’de sağlık hizmeti veren işçi sağlığı ve iş güvenliği sağlık birimlerinin ticari kurumlar haline geldiğini ifade etti.
Hülya, İMES içinde sağlık ocağı olduğunu hatırlattı: “Burayı aile sağlığı merkezine dönüştürdüler. Burada muayene olurduk, ilaçlarımızı yazdırıp alıyorduk. Şimdi rapor almak, sağlık raporu alıp işe başlamak için işyerlerin anlaşmalı olduğu hastanelere gidip çokça para vermek zorunda kalıyoruz. Mahallede binlerce asgari ücretle çalışan işçi var, bunlar nasıl gidip özel hastanelere para vererek sağlık hizmeti alsın. Bir iğne yaptırıyoruz 50-100 lira para veriyoruz. Bir tahlil için bizden 500-600 lira alıyorlar. AKP sağlığımızla oynuyor. Bu semt polikliniğini yeniden açtırmak için mücadeleden vazgeçmiyoruz.”
İMES sanayi sitesinde yemek fabrikasında çalışan Süreyya ise ayrımcılık ve baskı hissettiğini ifade etti: “Bu mahalleye devlet başka gözle baktı. Mahallede Alevi yurttaşlar çok, bu yüzden özel karakol kuruluyor, zırhlı akrepler cirit atıyor. Şimdi de sağlık hizmeti aldığımız yer kapatılıyor. Binlerce emekçi aile mağdur ediliyoruz. Özel hastanelerinin büyük çoğunluğu AKP’lilere ait. Sigortamızın olması bir şey ifade etmiyor. Günlerce beklememek için gidip para verip tahlil yaptırıyoruz, röntgen ve tomografi çektiriyoruz, biyopsi yaptırıyoruz. Bu merkezin açılması için her mücadele yöntemini deneyeceğiz. Umarım 15 Mayıs sonrası AKP’nin iktidarı sona erer ve biz bu uygulamalardan kurtuluruz.”
Fotoğraf: Drazen Zigic/Freepik
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.