İstanbul Sözleşmesi neden birçok ülkede hedefte?*
İstanbul Sözleşmesi, son zamanlarda Türkiye, Polonya, Macaristan, Bulgaristan ve Slovakya gibi ülkelerin hedefinde. Neden?

Türkiye anlaşmayı feshettiğini duyurdu, imzacı diğer ülkelerin de aynı şeyi yapması ihtimal dahilinde. Ama neden? Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’ni tek taraflı feshi, bir ülkenin imzacısı olduğu bir Avrupa Konseyi sözleşmesinden çekilme kararı alması bakımından bir ilki oluşturduğundan dolayı dikkat çekiyor. Ancak Türkiye, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddeti ele almak için tasarlanan sözleşmeden uzaklaşan tek ülke değil -ki bu da sağcı hükümetler arasında sözleşmeye yönelik yükselen muhalefetin sinyallerini veriyor.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDİR?

Resmi adıyla Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Sözleşme, 2011 yılında İstanbul’da imzalanmasından dolayı daha çok İstanbul Sözleşmesi olarak bilinir.

Sözleşme, yalnızca failleri cezalandırmakla sınırlı kalmayıp aynı zamanda şiddetin önlenmesi ve mağdurların korunması konusunda yasal olarak bağlayıcı standartlar belirledi. Eğitime yatırım yapmak, cinsiyet odaklı suçlar hakkında veri toplamak ve mağdurlara destek sunmak gibi hükümete yönelik yükümlülükler içeriyor. Sözleşme 45 Avrupa ülkesi ve bir organizasyon olarak Avrupa Birliği tarafından imzalanmıştır.

İstanbul Sözleşmesi’ne dair yazılarımızı derlediğimiz içeriğe ulaşmak için tıklayın: İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz çünkü…
NEDEN SÖZLEŞME TARTIŞMAYA AÇILIYOR?

Muhafazakâr muhalifler, sözleşmenin LGBTİ eğitimini desteklediğini ve cinsiyet kavramını “sosyal açıdan oluşturulmuş” bir kategori olarak tanımlayarak sözde geleneksel aile değerlerine aykırı olduğunu söylemekteler.

Sözleşmedeki bu cinsiyet tanımı, bazı hususlarda, şiddetin kadınlar üzerindeki orantısız etkisinin yanı sıra kadınlarla erkekler arasındaki tarihsel eşitsizliği belirtmek için kullanılmıştır. Ancak karşı argüman sunanlar sözleşmenin aşırıya kaçtığını söylüyorlar.

Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Sözcüsü Daniel Höltgen DW’ye verdiği röportajında “Her zaman bu Sözleşme’nin yalnızca ve yalnızca tek bir vazifesi olduğunu, bunun da kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önlemek olduğunu her zaman açıkladık” dedi.

“Örneğin bu anlaşmanın eşcinsel evliliği teşvik ettiğini öne sürmek -bu da ([feshetmeyi hedefleyen] hükümetler tarafından) gösterilen sebeplerden biri- doğru değil. (Bahsi geçen hükümetleri) rahatsız eden ve çılgın spekülasyonlara sebep olan şey ‘Cinsiyet’ (ing. Gender) kelimesi gibi gözüküyor… Anlaşma başka herhangi bir şeyi desteklemiyor.”

Höltgen, Türkiye’nin sözleşmeyi neredeyse 10 sene önce imzaladığını ve metnin o günden bu yana aynen yazıldığı gibi kaldığını söyledi. Höltgen, bu geri adımların arkasındaki nedeni sorguladı: “Sözleşme hiç değişmedi ancak ülkeler ve siyasi akımlar içindeki tutumlar değişti. Olan bu.”

‘DEZANFORMASYON KAPMANYASI’

Uzmanlar, anlaşma karşıtı tavrın bazı sağcı hükümetler arasında Batı karşıtlığı ve LGBTİ karşıtlığındaki artıştan kaynaklandığını söylüyorlar.

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Kadın Hakları Konusundaki Kıdemli Araştırmacısı Hillary Margolis, verdiği demeçte “Tanık olduğumuz en önemli şey; sözleşmeye, sözleşmenin neyi temsil ettiği ve neyi amaçladığına dair yürütülen bir dezenformasyon, bilgi kirliliği kampanyasıdır” dedi.

“Sözleşme, siyasi kazançlar için kadın ve LGBTİ haklarını şeytanlaştıran kapsamlı bir teşebbüsün kurbanı oldu” diye ekledi. “Ailelerin, değerlerin ve ulusal sistemlerin saldırı altında olduğu iddiası, elbette ki tamamen yanlış, etrafında bir panik yaratmak sözleşmeyi çarpıtıyor”

DİĞER ÜLKELER DE SÖZLEŞMEDEN ÇEKİLECEK Mİ?

Geçtiğimiz yıl Polonya’daki muhafazakâr hükümet yetkilileri, ülkenin 2015’te onayladığı İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi teşvik ettiler.

Balkan Araştırma Raporlama Ağı (BIRN) tarafından bu ay görülen sızdırılmış hükümet belgelerine göre, hükümet anlaşmayı eşcinsel evlilik ve kürtajı yasaklayacak bir anlaşmayla değiştirmeye çalışıyor.

Geçtiğimiz haftalarda İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek için sunulan yasa teklifi Polonya alt meclisinde reddedildi. Okumak için TIKLAYIN

Ayrıca Macaristan ve Bulgaristan da İstanbul Sözleşmesi’nden uzaklaştılar. Sözleşmenin imzacısı olan her iki ülke de sözleşmeyi onaylamaktan yani imzaladığı sözleşmeyi kendi ulusal prosedürlerinden geçirerek onaylamaktan gittikçe uzaklaşmayı planladıklarını gösteren tedbirler aldılar. 2020’de Macaristan Parlamentosu İstanbul Sözleşmesi’ni onaylamayı reddeden bir bildirgeyi onayladı. Bulgaristan Anayasa Mahkemesi ise 2018’de sözleşmenin anayasaya aykırı olduğuna karar verdi. Slovakya da ayrıca sözleşmeyi onaylamayı erteledi.

SÖZLEŞMENİN ONAYININ BİLE CAYDIRICI ETKİSİ VAR

Uluslararası Af Örgütü Araştırmacısı Anna Blus, DW’ye verdiği demeçte İstanbul Sözleşmesi ile kadına yönelik şiddetle mücadelede ulusal düzeyde alınan somut tedbirler arasındaki doğrudan bağı ölçmenin “çok zor” olduğunu ifade etti. Ancak yeni bir örnek olarak Danimarka’dan bahsetti. Aralık ayında ülke, yasaların değiştirilmesinin gerekçeleri arasında yer alan İstanbul Sözleşmesi’ne bağlı kalarak rızasız seksi tecavüz olarak tanımlayan reformları kabul etti.
Blus, yasaların uygulanması gerektiğini ekleyerek “Ancak, bunun pratikte nasıl sonuçlanacağı tabii ki başka bir sorudur” dedi.

Ancak, sözleşmeyi destekleyen uzman ve aktivistler için, somut başarılar hemen belli olmasa bile, -hükümetlerin siyasi eğilimleri ne olursa olsun- ülkelerin kadına yönelik şiddeti sona erdirmek için sözleşmeye bağlı kalmaları önemini koruyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Kadın Hakları Konusundaki Kıdemli Araştırmacısı Hillary Margolis, “Sözleşmeyi onaylayan ülkeler arasında dahi uygulama o kadar yarım yamalak ki durum (kadına yönelik şiddet) inanılmaz derecede sorunlu olmaya devam ediyor, Türkiye ve Polonya da dahil.”

“Ama, yalnızca sözleşmenin onayı bile (kadına yönelik şiddet karşısında) hiç değilse caydırıcı bir etkiye sahip.”

* Bu yazı DW English’in “İstanbul Sözleşmesi: Kadına Yönelik Şiddete Karşı Bir Avrupa Sözleşmesi Nasıl Siyasi Bir Unsur Haline Getirildi?” adlı yazısının kısaltılmış çevirisidir.

Çeviren: Bilge Su Yıldırım

Fotoğraf: Michelle Ding/Unsplash

İlgili haberler
Estonya'da her üç kadından biri şiddet kurbanı

Pandeminin yaygınlaşmasından sonra Estonya'da kadına yönelik şiddetin arttığı ve her üç kadından bir...

Almanya'da İstanbul Sözleşmesi raporu: Sözleşme Al...

İstanbul Sözleşmesi İttifakı (BIK) İstanbul Sözleşmesi'nin Almanya'da uygulanmasına ilişkin alternat...

Yunanistan'dan Türkiyeli kadınlara İstanbul Sözleş...

Yunanistan Bağımsız Kadın Hareketi, Telesilla Feminist Ağı, Kadın Araştırmaları Merkezi Ekmek ve Gül...