ABD'nin Minnesota eyaletinin Minneapolis kentinde, George Floyd isimli siyah Amerikalı erkeğin, öldürülmesi Amerika’daki siyahlara dönük ırkçılığın son örneği oldu. Tarih boyunca köleleştirilen, ikinci sınıf muamelesi gören, ırkçılığı ve zorbalığa maruz kalan siyahlar hala nefret suçuna maruz kalmaya devam ediyor. Amerika’da yaşanan son gelişme; gerçek bir hikayeden esinlenen ve ırkçı bir tutumla işlemedikleri bir suçtan işkence gören 14-15 yaşlarındaki çocukların nasıl hak ihlali yaşadığını konu alan “When they see us” dizini hatırlatıyor.  

ABD'de 80'lerin en önemli olaylarından Central Park Beşlisi'ni anlatan Netflix dizisi When They See Us ırkçılık mağduru çocukların hikayesini tekrar hatırlatıyor.

NE OLMUŞTU?

1989'da dördü 14, biri de 16 yaşında olan New York'taki Central Park'ta koşuya çıkan Trisha Ellen Meili'ye tecavüz ve darpla suçlanmışladı.

Medyada büyük ses getiren davada yapılan incelemede Trisha Ellen Meili'nin vücudunda 5 gence ait DNA örnekleri bulunamamış ve hiçbir şekilde doğrudan kanıt bulunamamıştı.

Ancak 5 genç tecavüz, hırsızlık, darp gibi suçlamalarla 6 ve 13 yıl arasında hapis cezası almıştı.

Dönemin iş adamı şimdiki ABD Başkanı Donald Trump ise o dönem New York Daily News'a tam sayfa reklam vererek 5 gencin 'idam cezası' alması gerektiğini ve polisleri de göreve çağırdığını duyurmuştu.

2002 yılında Matias Reyes adlı tecavüzcünün başka bir suçtan yakalanması ve zanlının Trisha Ellen Meili'ye de tecavüz ettiğini itiraf etmesi ile 5 gencin masumiyeti kanıtlandı ve serbest bırakıldılar.

Olay sonrası 'Central Park Beşlisi' olarak bilinen Raymond Santana, Antron McCray, Kevin Richardson, Yusef Salaam ve Korey Wise yanlışlıkla suçlandıklarına dair açtıkları davada 40 milyon dolarlık tazminata hak kazandılar.

Dizi o süreçte yaşanılan gerçekleri çok çarpıcı bir şekilde yansıtıyor.