Barikattan sıralara, söz genç kadınlarda
‘Genç kadınlar hem eylemlerde en önde duruyorlar, hem forumlarda sözünü söylemekten çekinmiyorlar, hem de mücadeleyi büyütmek için bir sonraki adımı atmada daha cesaretli davranıyorlar.’

19 Mart’tan bu yana bir kuşak genç için yeni bir döneme girdik. Üzerine çokça yorum yapılan gençlik okullarında, sınıflarında, kent merkezlerinde yaşanan haksızlıklara karşı ses çıkardı. Elbette kolay değildi mücadeleyi büyütmek. Bu süreçte gözaltılar, tutuklamalar, soruşturmalar oldu. Ama iktidarın korku yayma politikası tersine döndü, daha çok bağladı bizi birbirimize. Barikata yüklenirken koluna girdiğin, biber gazından sonra gözüne süt döken daha önce hiç rastlamadığın insanlar...

Kocaeli'de de bunun örnekleri yaşandı çokça. Üniversitede yapılan her forumda çıkıp sözünü söyledi her genç çekinmeden. Dövizini yazıp, tutuklanan sıra arkadaşı için slogan attı. Burada öne çıkan bir şey de bu süreçte genç kadınların kurduğu ilişkilerdi. Küçük bir hatırlatma yapmak istiyorum sadece. AKP'li yıllarda doğan ve büyüyen genç kadınlar, AKP'nin politikalarının baskısı altında uzun süre yaşadıkları için uzun zamandır bir mücadele sürdürüyordu. Özellikle İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının ardından başlayan eylemlerde de genç kadınları sıkça önlerde görüyorduk. Geçtiğimiz bu süreçte bu tablo giderek büyüdü. Genç kadınlar hem eylemlerde en önde duruyorlar, hem forumlarda sözünü söylemekten çekinmiyorlar, hem de mücadeleyi büyütmek için bir sonraki adımı atmada daha cesaretli davranıyorlar. Yıllarca sürdürülen baskının sonucu bir patlama yaşıyorlar. Bu genç kadınların bir kısmı muhafazakar ailelerin çocukları, çoğunlukla ailelerine rağmen bir dik duruş sergilemeye çalışıyorlar. İçlerinde korku elbette ki var. Ama o korkuyu yıkan şey yanında söz alan bir başka kız kardeşi oluyor.

NE YAPACAĞIMIZI TARTIŞMAK MÜCADELEYİ GÜÇLENDİRİYOR

Forumlar sonrası kendiliğinden oluşan gruplarda herkes kendi hikayesinden bahsediyor. Konu bir şekilde yaşadığımız sorunlara geldiğinde ise sorunların hepimizi ilgilendirdiği daha net anlaşılıyor. Örneğin çalışmak zorunda olanların kadın yurtlarındaki giriş çıkış saatleri nedeniyle yaşadıkları “uyarı” baskısı. Saat 23.00 olduktan sonra yurda girildiğinde başlıyor memurların “Bir daha olmasın”, “Bu saatte nereden geliyorsun” diye söylenmeleri. Artık reşit olmuş, yetişkinliğe adım atmış olanlar için sınırlandırılan bu saatler, hayatlarına bir müdahale esasında.

Bu sohbetler sırasında kampüs çevresinde sıra sıra dizilmiş kafelerde yaşanan sorunlar da öğreniyoruz. Özellikle buralarda arabayla dolaşan, bir masada saatlerce oturup kadınları izleyen erkeklerin varlığı ve tacizleri neredeyse her üniversiteli kadının belleğinde yer edinmiş. Yaşananlara karşı herkes kişisel önlemini almış ama yeterli değil.

Bu tartışmalar sürerken aklımızda sorular da belirmeye başlıyor. Üniversitenin rektörü yaşananlar için ne yapıyor, biz ne yapıyoruz, nasıl değişecek? İlk sorunun cevabı açık. Rektör iktidar politikalarından bir adım öteye gitmiyor. Güvenlik için yaptığı şey kampüs içinde kadın yurdu olduğu için hafta sonu erkeklerin kampüse girmesine izin vermemek. Yaptığı -ya da yapmadığı- pek çok şey var elbette. Peki, biz ne yapacağız? Üniversiteli genç kadınlar kampüslerini nasıl güvenli hale getirecek? İşte bu sorulara aradığımız yanıtlar bugün ilmek ilmek ördüğümüz mücadelemizi güçlendiriyor.

Fotoğraf: Evrensel

İlgili haberler
Üniversiteli genç kadınlar 19 Mart sürecini ve müc...

Üniversiteli genç kadınlar 19 Mart'ta başlayan eylemleri, genç kadınların burada aldıkları pozisyonu...

1 Mayıs 2025 | Türkiye'nin dört bir yanında 1 Mayı...

Türkiye'nin dört bir yanında emekçi, işçi, öğrencikadınlar 1 Mayıs’ta alanlara çıktı. Emek, adalet v...

Genç kadınlar hakları ve hayatları için mücadeleyi...

ODTÜ'den Ece ve Hivda, 19 Mart'tan beri gerçekleşen eylemlere genç kadınların katılımına ve süren mü...