Sessizliğin yükünü kaldırmak ne zor... O sessizlik içinde ömür tüketmek. İçinde büyüyen çığlığa kulak tıkamak. Kendi kendine ‘zamanla geçer’ diyerek söneceğini zannetmek. Sessiz kalmak ne zor; mutsuzluğa mahkum edilmişken hele. Hangi çocuk sessizlik içinde büyüdü, hangi beden o mutsuzluğa mahkum oldu? Kim bilir... Sayısı bilemeyeceğimiz kadar çok ve açığa çıkmayan o kadar çok ‘sessizlik’ var ki.
Bazen bu sessizliğin yırtıldığı, yaşananların ayan beyan ortalığa saçıldığı haberler okuyoruz, izliyoruz, duyuyoruz. Henüz açıklanan bir istismar vakası mesela; Ümraniye’de Fıkıh-Der adlı dini eğitim veren bir dernekteki çocukların yaşadıkları... Bu topraklarda da sınırların ötesinde de din sömürüsüyle çocukların istismar edildiği sayısız olaydan sadece biri. Bizi o sınırların ötesine götüren ancak hikayesi buralara da tanıdık olan belgesel niteliğinde bir film girdi yakın zamanda vizyona: Yüzleşme.
MÜNFERİT DEĞİL SİSTEMATİK
Yüzleşme, sessizlik perdesiyle örtülen bir yaraya dokunup, o perdeyi aralayanları anlatıyor. Gerçek bir hikayeden yola çıkan film, bir papazın istismara maruz bıraktığı çocukların, yıllar sonra adalet arayışını konu ediniyor. Çocuk yaşta açılan yaraların sessizlikle kapanmayacağını, yaşadıkları travmaların çocukları hayatları boyunca nasıl etkilediğini çarpıcı bir biçimde ortaya koyuyor. Kurumsallaşan dini yeniden düşünmemizi sağlıyor. Tabulaştırılan bir soruna dokunuyor ve yüzleştiriyor izleyiciyi onunla.Fransa’nın Lyon kentinde papazlık yapan Bernard Preynat, 1986-91 yılları arasında çok sayıda çocuğa cinsel istismarda bulunuyor. O çocuklardan bazıları yıllar sonra, artık bir yetişkin olduklarında, bir araya gelerek adaleti aramaya karar veriyorlar. Bu süreç onlar için oldukça zorlayıcı ve yorucu günler demek ama o sessizliğe yeniden teslim olmaya niyetleri yok.
Filmin önemli yanlarından biri olayın sorumluluğunun sadece bir papazla sınırlanmamış olması. Yaşananları bildiği halde sessiz kalarak üzerini örten ve böylece suça ortak olan kilise kurumunun da hesap vermesini istiyor. Bunu sistemli biçimde, sorular sorarak, naifçe ikna ederek yapıyor film. Özellikle mağdur çocuklardan Alexandre, François ve Emmanuel’i yakın markaja alan filmde, karanlığa gömülü o sessizlik, dayanışma ve mücadeleyle koca bir çığlığa dönüşüyor. Bir de söküğün ucunu tuttun mu ipin uzadıkça uzadığını görüyorsun, her geçen gün artan mağdur sayısıyla.
RAHATSIZ EDİCİ AYRINTILAR
Ancak tartışılacak yanları da var Yüzleşme’nin. Filmde istismarın bir yozlaşma unsuru olarak gösterilmesi, neredeyse tek sebebinin pedofili olarak (yani bir hastalıkmış gibi) verilmesi tartışma zeminini sağlıklı bir biçimde yapmaya engel olabilir. Çünkü bu tarz filmlerin sonuçları “olaya dikkat çekeyim” derken bir taraftan da bunların birkaç sapkın yüzünden olduğunu hatta bu kişilerin kurumların adını kirlettiği fikrini besliyor. Oysa öyle olmadığını, meselenin sistematik ve tam da bu eşitsiz düzenle, güçlünün güçsüz üzerindeki hakimiyetiyle, toplumsal normlarla ilgili olduğunu bilecek çok örnek yaşadık...Ayrıca istismar hikayelerinin, etkili olmak adına, bu denli açık ve ayrıntılı aktarılması da rahatsız edici. Zira bu durum filmi izleyen, benzer travmaları yaşayan insanları olumsuz etkileyebileceği gibi, bu tür ‘pornografik’ sunumların istismarı teşvik edebileceği de uzmanlar tarafından sık sık dikkat çekilen bir nokta.
BATAKLIĞI KURUTMAK
Yine de sessiz kalmamak her şeyin başlangıcı ve Yüzleşme, asıl olarak sessiz kalmamayı teşvik etmek niyetiyle hareket ediyor. Fransız sinemasının önemli yönetmenlerinden François Ozon, bu durağan filmin içine gerilimi, öfkeyi, sabrı, mücadeleyi, inadı başarıyla yerleştiriyor. Ve “İstismar yaşayan çocuklar şimdi ne durumda, oldu ve bitti mi her şey, zaman iyileştirir mi yaraları gerçekten...” diye sorduruyor seyirciye. Ensar Vakfı’ndaki çocuklar geliyor akla sahneler geçtikçe, Adıyaman Gerger İmam Hatip Lisesi’ndeki 30 öğrenci geliyor, Kur’an kurslarında istismara maruz kalan onlarca çocuğun yaşadıkları geliyor, sonra bunlara getirilen yayın yasakları ve toplum baskısından kurtulan çığlığın devlet eliyle tekrar sessizliğe gömülmeye çalışılması geliyor akla... Öfkeleniyor insan ancak bataklığı kurutmak için öfkelenmek yetmiyor. Tüm sorumlularının hesap vermesini sağlamak gerekiyor. Nice çocuklara borcumuzdur bu...İlgili haberler
GÜNÜN FİLMİ: Kahire 678
Gerçek hikayelerden yola çıkan film Mısır'da birbirinden farklı üç kadının ortaklaştığı cinsel şidde...
GÜNÜN FİLMİ: Spotlight
Amerika’da Boston Globe gazetesinde çalışan bir grup gazetecinin kiliselerde yaşanan çocuk istismarı...
‘Dar zamanlar’da modernleşme; Ölmeye Yatmak
A.Ağaoğlu’nun Ölmeye Yatmak kitabındaki genç Cumhuriyetin modern kadını: ‘İffetli olmak’ sınırına ma...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.