Işığın zehri, kadınların direnişi: Radyum Kızları
Radyum Kızları, yalnızca 1920’lerde Amerika’da yaşanmış trajik bir sağlık skandalını gözler önüne sermekle kalmıyor; aynı zamanda, kadınların ve işçi sınıfının adalet arayışının hikâyesini anlatıyor.

“Radyum Kızları’nın hikâyesi, 20. yüzyılın “parlayan mucizesi” olarak sunulan radyumun, genç kadın işçilerin hayatlarını nasıl sessizce yok ettiğini gözler önüne seriyor. Bu trajik hikâye, parıltılı bilim ve endüstri dünyasının arkasındaki gerçekleri ve kadın dayanışmasının gücünü ortaya koyuyor.”

Radyum Kızları’nın hikâyesi, tarihin en trajik hikâyelerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. 1898’de Marie ve Pierre Curie tarafından keşfedilen radyum, 20. yüzyılın başında modern bilimin parlayan yıldızı olarak görülüyordu. Enerji, sağlık ve güzellik vaat eden mucizevi bir elementti. Reklamlar, bu ışıltılı maddeyi cilt kremlerinden diş macununa hatta içme suyuna kadar her şeye katıyor ve “geleceğin mucize iksiri” diye pazarlıyordu. Ama New Jersey’deki saat boyama fabrikasında çalışan genç kadınlar için bu parlak gelecek, sessiz ve acılı bir ölüme açılan bir kapıydı. Onlara, boyadıkları saat kadranlarının gece parlaması için kullandıkları radyumun zararsız olduğu, hatta sağlığa iyi geldiği söylenmişti. Oysa çoğu henüz onlu yaşlarında olan bu kadınlar, “lip, dip, paint” (ıslat, daldır, boya) yöntemiyle çalışırken, radyumu doğrudan ağızlarına alıyorlardı. Başta onlara “zararsız” olduğu söylenen bu madde, kısa süre içinde kemiklerini çürüten, dişlerini döken ve hayatlarını tehdit eden bir zehre dönüştü.

Radyum Kızları filmi de 1920’lerin Amerika’sında, New Jersey’deki bir saat boyama fabrikasında çalışan genç kadın işçilerin öyküsüne odaklanıyor. Merkezdeki iki karakter, Bessie ve Jo, başlangıçta sadece geçimlerini sağlamak için American Radium fabrikasında çalışan ve hayalleri olan iki kız kardeştir. Kız kardeşlerden Jo’nun sağlık durumu bir anda kötüleşmeye başlar. Bununla birlikte bu durumun kişisel bir trajediden öte sistematik bir sömürü olduğunu fark ederler. İşverenler, zehirli maddenin etkilerini yıllardır bildikleri halde sessiz kalmakta, hatta işçileri susturmak için tehdit yöntemlerine başvurmaktadır. Jo, fiziksel olarak radyumun ilk kurbanlarından biri olurken, Bessie başlarda coşkulu ve sistemin dayattığı sessizliği kabullenmiş bir karakterdir. Ancak Jo’nun hastalığı ilerledikçe Bessie’nin bu hali, yerini öfke ve adalet arzusuna bırakır.

Radyum Kızları”nın mücadelesi, kadın hareketinin yalnızca politik alanda değil, işçi sınıfı hak mücadelesi içinde de kök saldığını gösteriyor. Film de, sadece bir sağlık skandalını işlemiyor; aynı zamanda sınıf mücadelesini, adaletsizliği ve kadınların birliktelik gücünü gösteriyor. Film, bu mücadelenin yalnızca mahkeme salonlarında değil, kadınlar arasında kurulan dayanışma ile birlikte kazanıldığını bize hatırlatıyor.

Radyum Kızları, yalnızca 1920’lerin Amerika’sında yaşanmış trajik bir sağlık skandalını gözler önüne sermekle kalmıyor; aynı zamanda, kadınların ve işçi sınıfının adalet arayışının hikâyesini anlatıyor.

Fotoğraf: Film afişi