Benim adım Maryam senin adın ne?
Maryam’ın sessizliği, prensleri tarafından kurtarılmayı bekleyen Rapunzel’in de Sindirella’ın da sessizliğine benzemiyor.

İnsanın bir konuda sıkıştığı zaman ötekini suçluyor oluşu çocuklukta öğrenilen bir davranış olmalı. Bir çocuğun başka bir çocuğa “Sen pissin seninle oynamak istemiyorum” demesini bazılarımız önemsemezken bazılarımız bu çirkin olaya zihninde birkaç dakikasını ayırır ve işine kaldığı yerden devam eder. Aynı cümlenin benzerini yetişkin birinin bir çocuğa kurduğuna tanık olsak o yetişkini ayıplamakla kalmaz oracıkta rezil ederiz. Peki, yetişkinin bu davranışına tanık olan başka bir yetişkin yoksa ne olacak?

Böylesi bir olayı sonradan duymuş olmak insanda öfkenin belirmesinin yanında çaresiz hissetmesine de neden oluyor. Bir yıl önce Suriyeli bir komşumun yarım yamalak Türkçe’siyle anlattıkları tam da böyle hissetmeme neden olmuştu. Çocuğunun öğretmeninin, çocuğuna uyguladığı psikolojik şiddeti el kol hareketleriyle ve asla cümle haline getiremediği Türkçe kelimelerle anlatmıştı. Öğretmeninin tahtaya kaldırdığı çocuk sorulan matematik sorularına cevap verememiş ve bunun karşısında öğretmeninin “Köpek, öğrenemiyorsan ülkene geri dön!” cevabıyla karşılaşmıştı. Komşum, yaşananları bizden bir yardım beklemeden çaresizce anlatmıştı.

HEPİMİZİN HAYATINDAN İZLER TAŞIYAN BİR HİKAYE…

Bir yıl önce yaşanan bu olayın zihnimde yeniden canlanmasına Ginko Çocuk kitaplığının yayımlamış olduğu Benim Adım Maryam isimli kitap neden oldu. Kitap sebebini bilmediğimiz bir nedenle ailesiyle beraber kendi ülkesinden başka bir ülkeye göç etmek zorunda kalmış Maryam’ın hikayesini anlatıyor. Maryam’ın ülkesinden gitmeye hazırlanışıyla başlıyoruz yaşananlara tanıklık etmeye ve gittiği ülkede yaşadığı günlük sorunlarla devam ediyoruz.

Kitabın yazarı 1980 yılında Tahran’da dünyaya gelen Maryam Madjidi. Kitabın ana karakterinin ismiyle yazarın isminin aynı oluşu akıllara “Benim Adım Maryam, yazarın yaşamından izler taşıyan bir kitap mı?” sorusunu getiriyor. Kitabı araladığımızda karşılaştığımız üç öz yaşam öyküsünden ilki bu soruyu sormakta haklı olduğumuzu gösteriyor. İkinci öz yaşam öyküsü kitabın çizimlerini yapan Claude K. Dubois’e, üçüncüsü ise kitabı Fransızca aslından çeviren Ferhat Sarı’ya ait.

Kitaptaki öz yaşam öyküsüyle yetinmeyip Maryam Madjidi hakkında daha kapsamlı bilgi edinmeye kalkıştığımızda bir göç hikayesiyle karşılaşıyoruz. Bu da küçük Maryam’ın hikayesini daha iyi anlamamızı sağlıyor. İncecik resimli bir çocuk kitabı olan Benim Adım Maryam, yalnızca çocuklara değil yetişkinlere de ‘oranın ve buranın’ hikayesini anlatıyor. Oyuncağın bir çocuk için ne kadar değerli olduğunu da eğitimin iyileştirici rolünü bir yana bırakıp yaralayıcı olabileceğini de Maryam’dan öğreniyoruz. Ayrıca kitap yalnızca yazarının değil hepimizin hayatından izler taşıyor. Maryam Madjidi, Benim Adım Maryam’la İran’dan Fransa’ya göçünü hatırlarken Eleni Türkiye’den Yunanistan’a Rima Suriye’den Türkiye’ye göçünü hatırlıyor.

Bunların yanında Maryam’ın hikayesi bizlere çocuklarımız için yaptığımız kitap seçimlerinin de daha dikkatli olması gerektiğini fısıldıyor. Öyleyse kitaplıklarda yıllanmış Rapunzel ile Sindirella’yı elimizin tersiyle bir kenara itip biraz da Maryam’ı dinleyelim. Çünkü Maryam’ın sessizliği, prensleri tarafından kurtarılmayı bekleyen Rapunzel’in de Sindirella’ın da sessizliğine benzemiyor. Maryam, sessizce ve karanlığa doğru çıkılan bir yolculuğun kendi aydınlığını yaratabilecek güçte olduğunun altını çiziyor.

Fotoğraf: Ginko Çocuk

İlgili haberler
Savaşın tarihinde kadınlar: Kadın yok savaşın yüzü...

Fakat kadınlar nerede? Onlar hep savunmasızca savaşın bitmesini arzulayan, cepheden dönecek eşini, o...

Vesikalık gelinler, bavuldaki memleketler ve tavan...

Yüz yıl kadar önce gemiyle Japonya’dan San Francisco’ya ‘fotoğrafla eşlenmiş gelinler’ olarak geldil...

Havva’nın günü

Git git yükselen seslere yöneldi. Kadınlar, birbiriyle kol kola girmiş yürüyorlardı sıra sıra. Her y...