Pek çoğumuz yolda duraklarda, duvarlara yapıştırılmış kağıtlarda ya da fabrikalara asılmış pankartlarda şu tanıdık iş ilanını görmüşsünüzdür: “İşçi alınacaktır. Yemek+servis+maaş+sigorta.” Sadece kelimelerden oluşan bu iş ilanında aslında bir hizmet ilişkisinde ‘+’ olmaması gereken ifadeler söz konusu.
İş ilişkisinde işçinin temel borcu iş görme edimini yerine getirmekse, işverenin en temel borcu da yapılan bu iş karşılığında işçiyi ücretini ödemesidir. Ücret en geç ayda bir ödenir. Dolayısıyla, işveren işçinin ücretini düzenli ödemekle de yükümlüdür. İş Kanunu’nun 34. maddesi, ücret ile ilgili düzenlemeleri içerir. 2008 yılında yapılan bir değişiklik ile de, işverene, “işçinin, ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının özel olarak açılan banka hesaplarına yatırılmak suretiyle” ödeneceği İş Kanunu’na eklenmiştir. Maddenin düzenlenmesinde de açıkça görüleceği üzere, işçinin ücretinin bir kısmının banka hesabına yatırılması ve kalan kısmının da elden ödenmesi, kanuna açıkça aykırı bir uygulamadır.
İşçinin çalışması karşılığı, hak ettiği asgari ücretin ödenmesinin dahi işverenin bir artısı gibi gösteren bu tür ifadeler...
İş başvurusunda, işe alımlarda, işçilere işverenin bir lütfu gibi gösterilen en önemli hususlardan biri sigortalı çalışılması. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun emredici hükmüne göre, işçiler işe başladıkları gün sigortalı yapılmalıdır. Bu açıdan bir deneme süresi yoktur. Genellikle söylenen, “önce bir iki ay çalış, sonra sigortanı başlatırız” açıkça kanuna aykırıdır. Zira kanunun açık hükmü, sigortalılığın başlangıcının “...(a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için çalışmaya başladıkları tarihten” olacağını ifade eder. Buna rağmen, hâlâ deneme süresi sonunda sigortalı yapacağını söyleyen işverenler bu açıdan açıkça kanuna aykırı davranmaktadır.
İşçinin iş sözleşmesinin haklı nedenle feshetme, işvereni şikayet etme gibi hakları bulunmaktadır. Ancak, asıl amaç, işçinin çalışma hayatı içinde işini kaybetmeden, kanunlara uygun, sigortalı, ücretini zamanında aldığı, iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uygun nitelikte bir işte çalışması ise, bu açıdan bireysel olarak şikayet etmek, dava açmak maalesef tek başına yeterli olmamaktadır. İşçilerin birlikte mücadelesi ile kazanılan bu haklar, birlikte mücadelesi ile korunacak, birlikte değiştirilebilecektir.
İlgili haberler
Ölü insan zeytin ağacı dikemez!
Ama biz insan kalanlar, ölümü değil, hayatı o kadar severiz ki, şairin dediği gibi yetmiş yaşımızda...
GÜNÜN BELLEĞİ: Marksizmin izinden Eleanor Marx
Kapitalizm koşullarında kadınların durumunu ortaya koyan Eleanor, ustaları Marx ve Engels’den öğrend...
Sigorta patronun keyfine göre, sömürü en ala!
Sultangazi’de 250'ye yakın işçinin çalıştığı bir gıda fabrikasında Suriyeli, genç, kadın işçiler çoğ...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.