Merhaba, hastanede görev yapan bir sağlık emekçisi, aynı zamanda sendikal mücadele yürüten bir kadın emekçi olarak yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum. Bir sabah çalışacağım bölüme geldiğimde bizim bölüme yeni başlamış taşeron kadın arkadaşla karşılaştım. Yanında çocuğu vardı ve ağlıyordu, ne oldu demeye kalmadan anlatmaya başladı.
Mesaiye 07.30’da başlıyor, oğlunun kreşi 08.30’da açıldığı için mecburen oğlunu da işyerine getirmek zorunda kalıyor. Eşinden ayrıldığı için kendisinden başka da bakacak kimsesi yok. Taşeron firmanın müdürü işyerine çocuğuyla gelmemesini söylüyor ve baskı yapıyor. Firma müdürü keyfi bir biçimde kadını her gün farklı birimlerde çalıştırılmaya başlıyor ve böylece baskının dozunu artırıyor. Kadın her sabah benim çalıştığım birime zorunlu olarak geliyor.
Ben duruma tepki göstermesi gerektiğini söylerken kendisi de göstereceğini, yönetime gideceğini, durumunu anlatacağını söyledi. 1 saat çocuğunun bizimle kalmasının bir zararı olmayacağını, bu mağduriyetin suçlusunun kendisi olmadığını, kreş talebinin ne kadar haklı gerekçeleri olduğunu anlattım ve gün içerisinde sohbetimiz devam etti. Onun hikayesi birçok kadının yaşadıklarıyla aynıydı. Eşinden boşanmış, çocuğuna tek başına bakması gereken onlarca, binlerce kadından bir tanesi.
İş gününün sonuna doğru odaya girdiğimde telefondan bir hocanın vaazını dinlerken gördüm onu. (Hani Beykoz’da lüks villası olan, ‘Kıdem tazminatı caiz değildir’ diye açıklama yapan hoca.) “Bu kadar ekonomik problem yaşarken, tek başına ayakları üzerinde durup çocuğuna bakmaya çalışırken, kazanılmış hakkın olan kıdem tazminatın için bunları söyleyen hoca lüks bir villada yaşıyor, biliyor musun” diye sordum. Gözleri bana dikildi ve şu cümleler döküldü ağzından: “Ne yani, dünya nimetlerinden yararlanmasın mı? Ailesinden mal varlığı var diye güzel bir hayat yaşayamaz mı, hakkı değil mi” dedi. Bana sert bir çıkış yapmıştı ve daha fazla bir şey diyemeden kalkmak zorunda kaldım. Ertesi gün başka bir birimde çalışıyordu ve göremedim sonra öğrendim ki yönetimle görüşüp durumu anlatmış ve bir yere daimi olarak devam etmeye başlamış. Bu sevindirici bir haberdi, ancak bazı tabular; inanç sistemi hakkımız olanı görmeye engel oluyor...
Biz kadınların işi zor, çok fazla engelle mücadele etmek zorundayız, ama umut da bitmiş değil elbette…
İlgili haberler
Hastanede yaşadıklarımız saymakla bitmez
Hastane işçisi bir kadının yaşadıkları hiçbirimize yabancı değil. Her gün birçok angarya iş yaptırıl...
Taşeron kadın işçi anlatıyor: Evim bile ev gibi ko...
Hükümetin taşerona kadro vaatleri sürerken asgari ücretli bir taşeron kadın işçi yaşamını anlatıyor:...
‘Kadın’, dizi ve yaşam...
Kadın dizisi, toplumun sorunlarını ortaya seren, kadınlara duygusal kırıklıklarını anımsatarak ağlat...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.