Nurcan Arslan 30 Ocak 2016 tarihinde sokak ortasında Abdullah Melih Barış tarafından 11 kurşunla katledildi. Aradan 8 yıl geçmesine rağmen dava tam olarak sonuçlanmış değil. Yargıtay 3. kez cezayı bozdu. Bir kadın katiline verilen müebbeti çok buldu.

Nurcan Arslan’ı katleden Abdullah Melih Barış’ın gerçek cezasını alması için verdiğimiz hukuksal mücadele Türkiye'de birçok kesim tarafından desteklenip sahiplenildi. Sokakta, adliye önünde, Mecliste, her yerde kadınlar adalet mücadelemize sahip çıktı ve sesimizi birleştirdik. Kadınların birleşik mücadelesi sayesinde adil bir ceza verilmişti.

Fail, yargılama sürecinde diğer failler gibi “akıl sağlığım bozuk” diyerek süreci uzatmış ama akıl sağlığı yerinde belgesi adli tıp tarafından verilmiştir. Katil Tokat'tan İstanbul'a kilometrelerce yol gelmiş, Nurcan'ın doğum gününü kutlamak bahanesi ile dışarı çağırmış, 11 kurşun sıktıktan sonra kuzenine mesaj atmıştı. Mesajda "Nurcan öldü değdi mi?" diye yazmıştır. Ayrıca İstanbul'a gelme sebebini kız kardeşine hastalık ziyareti olduğunu söylemişti. Eniştesi mahkeme heyeti huzurunda katili yalanlamış ve yıllardır kendisiyle görüşmediklerini beyan etmişlerdi.

Katil savunmasında Nurcan'ın sosyalist bir kadın olduğunu söyleyip onu öldürmesini meşrulaştırmaya çalışmıştır. Tüm bu uzun yargılamaların sonucunda mahkeme iyi hal indirimi uygulayıp katile 82/1 maddesi üzerinden ağırlaştırılmış müebbet hapsi vermişti. Ancak Yargıtay bu kararı çok bulup 2022 yılında 2. kez kararı bozmuştu. Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi verdiği kararı yeniden gözden geçirmiş ve aldığı kararda direnmişti. Aradan geçen iki yılın ardından Yargıtay'ın kararı üçüncü kez bozduğunu öğrendik.

Ve soruyoruz bu ülkede kadınlar ceplerinde koruma kararı ile kocaları tarafından öldürülürken, Narin Güran kızımız günlerce böbürlendikleri arama kurtarma faaliyetlerine rağmen bulunamamış ve ihbar üzerine daha önce arandığı söylenen derede bulunmuşken acaba yargı kimi koruyor, kimi kolluyor, kimi aklıyor? Narin'in katili kutsal aile düzeniniz mi? Bununla da kalmıyor bir çocuğun tabutuna gelinlik koyan gerici, yobaz zihniyetiniz mi? İktidar partisi milletvekilinin; "Aile bizim dostumuzdur. Hassas konular var konuşmamamız gereken" diyen diliniz çocukların, kadınların ölümüne sebep oluyor. Hayır her şeyi konuşacağız. Narin'e ne yaptığınızın hesabını vereceksiniz.

Narin haberiyle içimiz bu kadar acılı ve öfkeliyken 8 yıldır cezası verilemeyen Nurcan'ın katili ceza indirimi ile serbest bırakılmak isteniyor. Yeni cinayetler işlesin diye. Yargıtay bunda ısrarcı, çocuklar kaybolsun, kadınlar öldürülsün, katiller korunsun diye ısrarcı. Narin için de susmayacağız Nurcan için de. Bu cinayetler münferit değil politiktir.

Nurcan Arslan'ı katleden failin cinayeti tasarlayarak işlediği somut deliller ile açıkça ortadayken, ruhsatlı silahını değil de yanına ruhsatsız silah alması ve cinayet öncesinde Nurcan'a "Artık sonsuza kadar beni görmeyeceksin" mesajı atması neden kabul görmüyor? Söz konusu erkekler olunca bu rahatlığınız, koruma sevdanız neden?

Kadın cinayetlerinin önlenebilir olduğunu biliyoruz. Ama kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve öldürmenin çığ gibi büyüdüğü bir zamanda kadını koruyan İstanbul Sözleşmesi’ni yürürlükten çıkaran politikanızdan kadın cinayetlerinin ne kadar politik olduğunu da biliyoruz. Kadını öldürmeyi kendinde bir hak olarak gören ve bunu yargı, medya ve polisle meşru kılan erkek egemen sisteme karşı adalet için sokaklarda olacağız.

Bütün dünyada olduğu gibi biz de "Jin, Jiyan, Azadi" demeye devam edeceğiz.

Karar duruşması 18 Eylül 2024'te Bakırköy Adliyesinde saat 14:00'da görülecek. Bütün kadınları desteğe çağırıyoruz.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül