19. yüzyıl 8 Mart’ından 2020 8 Mart’ına, 200 yıla yakındır kadınların emek ve beden sömürüsüne, eşitsizliğe, şiddete, savaşa karşı yaktığı meşale bugün hâlâ yanıyor. İşçi, emekçi kadınlar 200 yıldır insanca çalışma ve yaşam koşullarını düşlerken, bu düşü gerçekleştirmek için de kendilerini çevreleyen sömürü çarkına karşı mücadeleyi yükseltiyor.
Kadınların bu mücadelesinden doğan 8 Mart, dünyanın dört bir yanında uygulanmaya çalışılan neoliberal politikalara, iktidarların tüm krizlerin yükünü emekçilerin sırtına yüklemek istemesine karşı büyük bir direnci de ortaya koyuyor. Kadınlar tarih sahnesinde yine en önde konumlanıyor.
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar ağır çalışma koşullarına, baskıya, mobbinge, işsizlikle tehdit edilmeye, tacize, şiddete boyun eğmeye mecbur bırakılırken,her geçen gün daha da yoksullaşıyor. İndirimleri kovalayan, marketlerde en ucuzu arayan, pazara karanlık çökünce çıkan, dinlenme nedir bilmeyen kadınlar, krizin faturasını da ödemeye mecbur bırakılıyor. İktidarın tercihini emekçiden yana değil de patrondan yana yaptığı bu düzen kadınlara yokluk, yoksulluk, rant, eşitsizlik, şiddet olarak dönüyor.
Dünyanın dört bir yanında tüm farklılıklarına rağmen kadınları ortaklaştıran bu sömürü düzeni tüm dünyada kadınların sözünü de ortaklaştırıyor, kadınların biriktirdiği öfke yan yana gelişleri sağlıyor.
İşte tam da bu koşullarda 2020 8 Mart’ını karşılarken, ortak bir söz kurmak için yan yana gelen, bugün sokaklara çıkıp, taleplerini haykıracak olan kadın platformlarının sözlerini yer verelim istedik sayfamızda. En zor koşullara, yasaklamalara, savaş ortamına rağmen, barışı savunan, 8 Mart’ta Türkiye’nin dört bir yanında sokaklarda olacak kadınlar, “Krize, şiddete karşı isyanda, tüm dünyada sokaklardayız” diyor.
İSYANDAYIZ, AYAKTAYIZ, BİRLİKTEYİZ!
Şenay KUMUZ / İstanbul 8 Mart Kadın Platformu:
Bu yıl, diğer yıllarda olduğu gibi haftalar öncesinde kadın örgütleri olarak bir araya gelip bu yıl nasıl bir 8 Mart kutlaması yapmak istediğimizi tartışarak başladık. Uzun bir süredir 8 Mart kutlamalarında kadınları izole alanlara sıkıştırarakgörünmezleştirmeye çalışan devlet, kutlamalar için “tehlikeli”imajı çizmeye çalışıyor. Bu, Platform bileşenleriyle son birkaç yıldır tartıştığımız bir meseleydi ve 2020 8 Mart’ında buluşmamızı Kadıköy’de yapmayı kararlaştırdık. Kadınların iradesinin ortaya konulduğu, coşkulu bir 8 Mart olabilmesi için olağanüstü çaba sarf ediyoruz. 8 Mart öncesindesesimizi daha fazla duyurabilmek, taleplerimizi geniş kadın kesimleriyle birleştirebilmek için hazırladığımız bildirilerimizi İstanbul’un hemen her yerinde kadınlara ulaştırmaya çalıştık. İş yerleri, semt pazarları, üniversiteler, ulaşım araçları ve şehrin merkezi sayılabilecek pek çok yerde ortak dağıtımlar yaptık ve afişler astık.
Bu dönem kadınların sokakta olması çok önemli. Şiddet hayatımızın en temel meselesi. Yaşamlarımızın çalınması, cinayetler, hak gaspları, kriz, yoksulluk, savaş ve daha pek çok sorun var karşımızda. Kadınların mücadelesi sonucu elde edilen hakların bile tartışmaya açıldığı günlerden geçiyoruz. 6284 sayılı Yasa’yı uygulamak, İstanbul Sözleşmesi’ni hayata geçirmek yerine kadına yönelik artan şiddetin ve hak gasplarının genelgelerle geçiştirildiğigünleri yaşıyoruz. Tam 64 gündür kayıp olan Gülistan Dokubir türlü bulunamıyor örneğin, üstelik kaybolmasından sorumlu kişi hakkında hiçbir yaptırım uygulanmıyor. Ekonomik krizin büyük yüküne, aile içine sıkıştırılmaya, kötü yaşam ve çalışma koşullarına mahkum edilmeye itirazımız var. Biz kadınlar dünyada ve Türkiye’de yükselen kadın mücadelesinin bir parçası olarak tüm kadınları, Kadıköy’de 14.00’te Beşiktaş İskelesi’nde “Krize ve şiddete karşı isyanda, tüm dünyada ayaktayız”sloganıyla gerçekleştireceğimiz kadın buluşmamıza çağırıyoruz.
EMEĞİMİZ, KİMLİĞİMİZ, ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ VE BARIŞ İÇİN SOKAKTAYIZ
Hande SÖĞÜT / Ankara Kadın Platformu
8 Mart’ın tarihsel önemi New York’taki dokuma işçisi 40 bin kadının daha insanca çalışma koşulları için greve gitmelerinde ve bu greve karşı gerçekleştirilen polis saldırısı sonucunda 129 kadın işçinin yakılarak katledilmelerinde yatıyor. Biz de Ankara Kadın Platformu olarak bu tarihsel mirasla her 8 Mart’ta olduğu gibi bu yıl da emeğimiz, kimliğimiz, özgürlüğümüz, hayatımız ve barış için tüm kadınları sokaklarda olmaya çağırıyoruz.Emeğimiz, özgürlüğümüz ve hayatımız için yan yana gelelim, örgütlenelim, direnelim. Birlikte olduğumuzda dünyayı değiştirecek gücümüz var. 8 Mart’ta 14.00’te Kolej’deki Ted Üniversitesi önünde buluşarak yürüyüşümüze başlayacak, 15.00’te Sakarya Caddesi’nde basın açıklamamızı gerçekleştireceğiz.
Bu ülkede kadınlar iktidarın gözünün önünde kaybediliyor, katlediliyor. Dersim’de Üniversite Öğrencisi Gülistan Doku yaklaşık 2 aydır kayıp ve arama çalışmaları sonlandırıldı. Ailesi, arkadaşları ve kadın örgütleri susturulmaya çalışılıyor. Eskişehir’de Ayşe Tuba Arslan 23 kez koruma talep etmesine rağmen katiliyle uzlaştırıldı ve katledildi. Daha birçok örnek sıralanabilir, ancak biz kadınlar biliyoruz ki ancak ve ancak bir araya gelerek hakkımız olanı alabiliriz! Şu an elimizdeki haklarımızı mücadele ederek kazandık. Şule Çet, Ceren Damar ve daha birçok kadın cinayetinde Ankara Kadın Platformu olarak mahkeme salonlarında nöbet tuttuk ve katillerin en ağır cezayı almalarını, iyi hal indirimlerinin uygulanmamasını sağladık. Bu yüzden bu yılın 8 Mart’ında kadınların sokaklarda olması, gücümüzün farkında olarak kadın mücadelesini hep birlikte büyütmemizi sağlayacaktır ve kadınların 8 Mart’ta sokaklarda olmasının önemi de buradadır.
BU GİDİŞE ‘DUR’ DEMENİN ZAMANI GELDİ
Dilek KANLIBAŞ DEMİR / İzmir Kadın Platformu
8 Mart 2020’ye giderken ilk iş olarak kadın mücadelesine inanan her kesimden kadına ulaşabilme yönünde bir çaba gösterdik.Biraraya gelişlerimizde öncelikle dünya ve ülke genelinde yaşanan kapitalist ataerkil sistemin içine girdiği çıkmazı aşmak için önüne çıkan her engeli aşmak adına, yaşam alanlarının her yerinde kadınlara her türlü zor,şiddet,sömürü ve yok etme yöntemlerini kullanarak bunun bedelini ödetmeye çalıştığı noktasında ortaklaştık.Ve bu kadar organize bir saldırı karşısında sokakları terketmeme ve dayanışmayı güçlendirmeye kararlıyız.8 Mart’ta 16.00’da Alsancak ÖSYM önünde toplanıp Türkan Saylan Kültür Merkezi önüne yürüyecek basın açıklamamızı yapacağız.
Hiçbir dönem erkek egemen akıl, kadına yönelik saldırılarını bu kadar bütünlüklü bir biçimde yüzde bin beş yüz artırarak katmerleştirmemiştir.Taciz,tecavüz, intihar süsü vererek katletme, esnek, kayıt dışı, güvencesiz yöntemlerle ucuz iş gücü olarak görülen kadın emeğini görünmez kılma, cinsiyetçi,ayrıştırıcı,ırkçı,gerici,homofobik söylemler ve uygulamalar, binbir emekle elde ettiğimiz kadın kazanımlarını gasbetme,kadın cinayetleri,cezasızlık politikaları,çıkarılan kadın ve çocuk düşmanı yasalar, en çok kadınları ve çocukları vuran savaş ve göç vurgunları… Artık susacak,boyun eğecek bir durumda olmadığımızın,bu gidişata dur demenin zamanının gelip geçtiğinin bilincindeyiz.Kadınlar açısından bundan daha büyük bir kriz olabilir mi?İşte bundandır ki dünyanın birçok yerinde kadınların artık dayanacak gücü kalmadı,isyanlar büyüyor. Kadınlar, saldırıları püskürtmenin yolunun birlik olmaktan, dayanışmaktan, umudumuzu yitirmeden direnmekten geçtiğinin farkındalar. Bu yüzden tercihleri evin karanlık köşeleri değil yaşamın aydınlık olan her yeri. Aydınlık yarınlar için yaşamı yaratanlar olarak yaşamlarımıza sahip çıkıyoruz.
‘GÜLİSTAN DOKU NEREDE?’ DİYE HAYKIRMAK İÇİN
Duygu KURBAN / Dersim Kadın Platformu
Bu 8 Mart’ı maalesef istismar vakalarının arttığı, tacizin, tecavüzün ve şiddetin gerek şehrimizde gerekse ülke çapında sistematik hale geldiği bir atmosferde karşılıyoruz. Şehrimizde Gülistan’ın kaybolmasıylagenç kadınların şiddet, taciz, tecavüz, yoksulluk sarmalında sıkıştırıldığı cendere ayyuka çıkmış, “Gülistan Doku nerede?” çığlığı üniversitedeki genç kadınlarımızın çığlığı olmuştur. Bizler bu çığlığı bir kez daha 27 Şubat’ta Gülistan’ın aramasının yapıldığı bölgede hep birlikte dile getirdik. Dersim Kadın Platformu olarak bu 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü Gülistan nezdinde kaybolan kaybedilen tüm kadınlara adadık.
Her geçen gün iyice derinleşen ekonomik krizle birlikte, iktidarın politikaları kadınları daha fazla eve hapsetmekle kalmamakta, kadınları o evin içinde de ayrı bir mücadeleye itmektedir. Kadınlara istihdam müjdesi ile bölge illerinde açılan, çokça reklamı yapılan fabrikalarda çalışan kadınlar neredeyse kalmadı, fabrikalar bir açık, bir kapalı. Teşviklerle açılan bu fabrikalarda çalışmaya devam eden kadınların geleceğinin de hiçbir güvencesi yok!
Yasaklar ve güvenlik politikaları ise bu cendereyi büyütüyor. Özellikle Dersimli kadınlar olarak savaşın, güvenlik politikalarının, yasakların en başta biz kadınları hedef aldığını, şiddetin tacizin ve tecavüzün kapısını araladığını geçmişten bu yana yaşayarak defalarca gördük ve görmeye devam ediyoruz. Bu nedenle Dersimli kadınlar olarak krize, yoksulluğa, savaşa, şiddette, tacize, tecavüze ve istismara karşı bu 8 Mart’ta sokaklarda olacağız. Bir kişi daha eksilmek istemiyoruz, bir kişinin daha kaybolmasına-kaybedilmesine tahammülümüz yok. Tüm Dersimli kadınları 8 Mart’ta 12.00’de Sanat Sokağı’na çağırıyoruz.
BARIŞ VE KARDEŞLİĞİN EGEMEN OLDUĞU BİR DÜNYA İSTİYORUZ
Sevil ARACI / Adana Kadın Platformu:
Bu yıl 8 Mart hedefimizde Adanalı kadınlara birebir ulaşmak, görüşmek ve etkinliklerimize, mitingimize kadınları davet etmek vardı. Bu amaçla pek çok semtte bildiri dağıtımları, ev toplantıları, küçük buluşmalar gerçekleştirdik. Çaldığımız her kapıda sıcak karşılandık. Kadın dayanışmasının ne kadar büyüten ve güçlendiren bir yönü olduğunu çalışmalarımız sırasında daha da fazla anladık. Kadınlara ulaşmak adına kadın işçilerin yoğun olduğu fabrikaların önlerinde, atölyelerde çalışan kadınların kullandıkları güzergâhlarda dağıtım çalışmalarımız oldu. Biz Adana Kadın Platformu bileşenlerinden Ekmek ve Gül Kadın Grubu olarak 8 Mart’tan aylar önce başlayan bir başka çalışma da gerçekleştirdik. Bu da 8 Mart’ta sahne almak üzere hazırlık yapan Ekmek ve Gül Kadın Koromuzun çalışmalarıydı. Bu sene çalışmalarımız oldukça renkli ve hareketli geçti. Umarız sonuçları da güzel olur.
Kadınlar olarak haklarımızın elimizden alınmak istendiği bir süreçten geçiyoruz. Kazanımlarımıza yönelik saldırıları bugüne dek pek çok kez mücadelemizle püskürtmeyi başardık. Ancak saldırıların arkası kesilmiyor. Tecavüzcü ile evlendirilme halinde cezasızlık öngören, evlenme yaşını düşürmeye çalışan düzenlemeler ısıtılıp ısıtılıp önümüze konuluyor. İstanbul Sözleşmesi, nafaka hakkı iktidarın diline dolanmış durumda. Bir yandan da savaşın eşiğine getirilen, krizle boğuşan, geçim sıkıntısının, işsizliğin, yoksulluğun hadsafhada olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Tüm bunlara karşı direnmek, mücadele etmek çok önemli. Daha güzel bir dünyada yaşamak istiyorsak, eşitlik, özgürlük, barış ve kardeşliğin egemen olduğu bir ülke istiyorsak kadınlar olarak bu taleplerimizi mümkün olduğunca çok dillendirmeli, sesimizi yükseltmeliyiz. Tüm bu nedenlerle bu yılki 8 Mart çok önemli. Mümkün olduğunca kalabalık bir şekilde kadınlar olarak alanları doldurmalıyız. Tüm çabalarımız da bunun için.
TALEBİMİZ EŞİT VE ÖZGÜR BİR YAŞAM
Filiz TALİ / Bursa Kadın Platformu:
Biz kadınlar 8 Mart’ı savaş, salgınlar, kriz, işsizlik, zam, pahalılık, istismar, şiddet, kadın cinayetleri, haklarımızın gasbedilmesi gündemleriyle karşılıyoruz, böylesi gündemlerle 8 Mart çalışmaları ve çağrıları yapıyoruz. Bursa’da iki kadının boşanmak istediği eşleri tarafından katledildiği haberleriyle daha çok canımız yanarken, 8 Mart’ta eşit, özgür yaşam talebimizle 14.30’da Fomara’danKent Meydanı’na yürüyoruz. Bursa’daki tüm kadınları “Böyle gitmez” demek için yürüyüşümüze bekliyoruz.
DAHA GÜÇLÜ BİR KADIN DAYANIŞMASI
Selma YAVUZ - Gülçin AKÇA / Antalya Kadın Platformu
Antalya Kadın Platformu olarak basın toplantısı ile 8 Mart için start verdik, tutsak kadınlara toplu kart gönderildi, Antalya’nın merkez ilçelerinde merkez sticker çalışması yaptık. Yine bilboardlar için görseller hazırlandı, merkezi yerlere asıldı, yerel radyolarla programlar yaptık ve bu programlardan 8 Mart mitingine çağrı yaptık. Diğer yandan Platforma bağlı kadın örgütlerinin düzenlediği kahvaştı etkinlikleri ve film gösterimlerine katılım sağlıyoruz.
8 Mart kadınlar için önemli çünkü sesimizi kısmak, susturmak isteyen eril bir düzen var. Kadın cinayetleri, kadına yönelik tacizler, çocuk istismarı olayları giderek artıyor. Korkutucu olan ise olağanlaştırılmaya çalışılması.Tüm bunlara karşı kadınlar her gün ve her ortamda dayanışmalı. 8 Mart, kadın emeğinin yok sayıldığı tarihsel bir gün. Bugün sesimiz daha gür çıkmalı. Bizi susturmak isteyen eril düzene inat, daha güçlü bir şekilde kadın dayanışmasını haykırmalıyız.
İlgili haberler
8 Mart: Mitler ve gerçekler
‘8 Mart’ın kökenine ilişkin eskiden beri yürütülen ama 8 Mart’ın son yıllarda ‘feminist grev günü’ i...
Ve bir fotoğraf fısıldar: ‘Biz düşman değiliz’
Bağıra çağıra nefret politikasını halkın üzerine yağdıran iktidarlara inattı sanki bu fotoğraf, iki...
Seyirci kalmaya tahammülümüz yok, değiştirmeye güc...
‘Her gün hayatımız yokluklarla, yasaklarla sınanırken, #BöyleGitmez diyen kadınların çoğalmasına, bi...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.