Etiyopyalı kadınlar atölyede buluştu: ‘Velev Ki Zenciyim!’
‘Sokakta bana laf attıklarında ilk söyledikleri şeyin ‘Zenciye bak’ olması, söyledikleri cinsiyetçi sözler kadar incitici oluyor.’

Kadınlarla Dayanışma Vakfının, Etiyopyalı kadınlarla düzenlediği göçmen kadınlara yönelik toplumsal cinsiyet temelli şiddet atölyesinde katılımcılar, ırkçılık ve ayrımcılığın hissettirdiklerini dile getirdi. Etiyopya Başkonsolosluğunun desteği ile Şişli Belediyesi Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen atölyede, cinsiyete dayalı ayrımcılık ve şiddetin farklı biçimleri ve bunların ırkçılıkla birlikte nasıl, ne şekillerde buluştuğu konuşuldu.

“Sokakta bana laf attıklarında ilk söyledikleri şeyin ‘Zenciye bak’ olması, söyledikleri cinsiyetçi sözler kadar incitici oluyor” diyerek deneyimini paylaşan bir katılımcı, zenci kelimesinin içerdiği aşağılayıcı anlamın yanı sıra bir insanın kendisine baktığında sadece derisinin rengini görmesinden duyduğu rahatsızlığı, “Böyle durumlarda Türkçe konuşabiliyor olmak benim savunma silahım oluyor, ‘Ne olmuş zenciysem’ diye cevap verebiliyorum” diyerek dile getirdi. Bunun yanı sıra katılımcılar, Türkiye’nin göçmen destek mekanizmalarındaki önemli eksikliklere vurgu yaptı. Neredeyse dünyanın her ülkesinden göç alan Türkiye’de uygulanan Türkçe kurslarında erken çocukluk bakım desteği sağlanmaması, uzun ders saatleri nedenleriyle kadınlar bu kurslardan yeterince yaygın şekilde yararlanamıyor.


MÜSLÜMAN GÖÇMEN KADINLAR ÇOK EŞLİLİĞİ YASALAŞMIŞ SANIYOR

Atölyede ayrıca, Türkiye’de yaşayan göçmen, sığınmacı, mülteci ya da kağıtsız kadınların yasal hakları ve korunma mekanizmaları hakkında bilgilendirme yapıldı. 6284 sayılı Şiddetle Mücadele Yasası, İstanbul Sözleşmesi, CEDAW gibi yasal araçlar varken nasıl halen kadınların şiddete maruz kaldığı hatta öldürüldüğü, buna neyin sebep olduğu, ama bir taraftan da nasıl binlerce kadının bu yasalar sayesinde korunabildiği tartışıldı. Medeni Yasa kapsamında Türkiyelilerle evlilik durumundaki hakları hakkında gelişen soruların da tartışıldığı atölyede, müftülüklere nikah kıyma yetkisi verilmesi ile ilgili yasal düzenlemenin Türkiye’de yaşayan özellikle Müslüman göçmen kadınlar arasında çok eşli evliliğin yasalaşması olarak algılanmış olduğu katılımcılar tarafından dile getirildi.

Siyahi kadınların Türkiye’de yüz yüze kaldığı farklı ırkçılık ve şiddet biçimleri ve bunlarla mücadeleye yönelik neler yapılabileceği, kadınların kendi aralarında dayanışma grupları oluşturmalarının önemi, Türkiyeli kadınlarla iletişimde olabilmelerini kolaylaştırabilecek öneriler tartışıldı.

Atölyenin moderatörlüğünü yapan KADAV üyesi Sanem Öztürk, hem Türkiyeli hem göçmen kadınlara destek veren bir kadın örgütü olarak, cinsiyet eşitsizliği ve her türlü ayrımcılığa karşı birlikte yürümenin öneminin her gün biraz daha yakıcı şekilde hissedildiğine dikkat çekerken, gerçek bir dayanışma zemini oluşturma ihtiyacına vurgu yaptı.
Buluşmayı destekleyen ve zenginleştirenlere teşekkürlerini sunan Snem Öztürk, başka ülke konsolosluklarının da bu tür atölyeler için destek olması halinde KADAV’ın atölye kolaylaştırıcılığını herhangi bir maddi karşılık beklemeden yapacağını belirtti.

İlgili haberler
Göçmen kadınların ortak mücadelesi

Londra’da, göçmen/siyah kadınlar arasında mücadele yürüten, uzun yıllar ‘şiddet gören kadın sendromu...

Şiddetten kaçan göçmen kadınların hikayesi...

Göçmenler bu ülkenin bir parçası artık, birlikte yaşayacağız ve birlikte daha güzel bir hayat için m...

GÜNÜN RAKAMI: Dünyada 68 milyon göçmen kadın işçi...

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), dünya genelinde 164 milyon göçmen işçi bulunduğunu, 2013’teki 150...