İzmir’de yaşanan depremin ardından çadır kentlerde sivil toplum örgütleri, çeşitli kurumlar depremin yaralarını sarmaya çalışıyor. Belediye emekçileri de mesai saatlerinde görevlerini yerine getirirken mesai saatleri dışında da gönüllü olarak çalışıyor. Belediyenin Aile ve Çocuk Hizmetleri Biriminde çalışan bir belediye işçisi kadın, “Enerjimiz el verdiğince buradayız. Yapmaya çalıştığımız şeyler insani koşulların daha iyi bir konuma gelmesi üzerine odaklanmak. AFAD’ın ihmal ettiği bir takım insani uygulamaları yerine getirmek” diye konuştu.  

‘İZMİRLİLER EL ELE VERDİ’

AFAD’ın afet yönetmeliğinde asgari koşulları yerine getirmeyi yeterli gördüğünü ifade eden işçi, sadece barınma ihtiyacının giderilmeye çalışıldığını oysa İzmirlilerin el ele vermesiyle alana yatakların, matların, uyku tulumlarının getirildiğini söyledi. Psikologların ve sosyologların alanda olduğunu belirten işçi “Bugünden itibaren çocuklara ve farklı yaş gruplarına yönelik etkinliklerle, buradaki hayata daha kolay adaptasyonlarını sağlamak üzerine ne yapabileceğimiz üzerine çalışıyoruz” dedi.

‘ELİNE ERZAK PAKETİ ALAN GELİYOR’

Çadırlarda yaşayan insanların çok sık kapılarının çalınmasından rahatsız olduklarını belirten kadın işçi, “Eline erzak paketini alan geliyor iyilik yapmaya çalışıyor ama kaş yaparken de göz çıkarıyoruz. Onun yanı sıra ortama çok fazla insanın giriyor çıkıyor olması pandemi nedeniyle çocuklar açısından büyük risk. Bizi en çok kaygılandıran kısım bu. Çocuklar çikolata verenin peşinden, şeker dağıtılan yere koştura koştura gidiyor. Bu endişe verici bir durum bizim için. Bunun önüne geçebilmek için birtakım çalışmalar planlıyoruz” dedi. Son olarak resmi görevinin saat 9 ile 3 arası olduğunu belirten işçi 3’ten sonra da ihtiyaç duyulan enkaz bölgelerinde gönüllü olarak çalıştığını söyledi.

‘KIŞ GELECEK NEREYE KADAR ÇADIRDA KALABİLİRLER’
İzmir Büyükşehir Belediyesi Katı Atık ve Kent Temizliği Biriminde görevli Canan normal mesailerinin 12 saat olmadığını fakat yardımlaşma için severek 12 saate kadar çalıştıklarını söyledi. Kendi açısından sıkıntı olmadığını fakat çadırda kalanlar için üzüldüğünü ifade eden Çelik; “Kış gelecek nereye kadar çadırda kalabilirler. Direk benim gözümün önüne gelen çocuk ve yaşlılar. Çok zor. Dün Bornova’da kadının biri ağlıyor hem arkadaşı ölmüş, kızı enkaz altında, zor. Önlem yok. Bu Türkiye’nin bir şeyi. Ölmeyecekmiş gibi yaşıyoruz” diye konuştu.
‘SIFIR EVİ BORÇLANMADAN ALAMAM’
 Son olarak bir işçinin sıfır ev almasının imkansızlığına dikkat çeken Çelik, “Asgari ücretin biraz üstü maaş alıyorum. Sıfır evi borçlanmadan alamam. ‘Sıfır ev alın’ diyenler oluyor. Davulun sesi uzaktan hoş geliyor kimse kimsenin ne yaşadığını bilemez” sözleriyle de ‘Sıfır ev alın’ tavsiyelerine tepki gösterdi.