BAĞIRSA DUYULUR MU?: Türkiye’de ensest sorununu anlamak
Türkiye'nin son günlerdeki en önemli tartışmalarından biri ensest. Rakamların ne olduğu elbette önemli, ama daha da önemlisi 'bilmezden gelinen' bu gerçekle nasıl yüzleşileceği...

Ensesti, en geniş tanımı ile çocukların aile üyeleri ya da akrabaları tarafından cinsel olarak istismar edilmesi olarak tanımlayabiliriz. Nüfus Bilim Derneği ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu tarafından düzenlenen “Türkiye’de Ensest Sorununu Anlamak” başlıklı araştırma çocuk istismarının yaygın, ama en gizli kalan, ve sonuçları itibari ile en yakıcı olan şekillerinden biri olan enseste Türkiye açısından bakıyor. Bu araştırma bizi en güvenilir yer olarak bilinen evde, çocukların yakınlarında olan ve en çok güvendikleri aile üyeleri tarafından istismar edilmesinin nedenlerini, sonuçlarını, nasıl gizli kaldığını ve nasıl önlenebileceğini anlamaya götürüyor. Enseste maruz kalanlarla karşı karşıya gelen farklı meslek uzmanlarından 98 kişi ile görüşmeler yapılarak gerçekleştirilen araştırmanın danışmanlarından Dr. Alanur Çavlin Bozbeyoğlu ile ensest, yürüttükleri araştırma ve ortaya çıkan sonuçlar üzerine görüştük.

Ensest üzerine yapılan çalışmaların hepsi, ensestin çoğunlukla gizli kaldığını ve ensestin toplumsal olarak da inkar edildiğini ortaya koyuyor. Sizin araştırmada gözlemleriniz nedir?
Bizim yaptığımız araştırma, ensest gerçekliğinin kabulü üzerinden yapılan bir çalışma. Araştırmada ilk olarak yapmaya çalıştığımız şey enseste zemin hazırlayan toplumsal yapıyı anlamak. Öncelikle şunu söylemek gerekir, çocukları aile dışındaki sorunlardan koruyan, iyi kötü bir sistem var. Eksik de olsa aile, çocuğu kendisi dışındaki tehlikelerden koruyan bir sistem. Ama aile içindeki sorunlara geldiğimizde böyle bir sistemden bahsetmemiz mümkün değil. Dolayısıyla sorun aile içinden çıkamıyorsa, çoğunlukla çözümsüz kalıyor.
Aile içinde olanların daha az tartışıldığı, aile içi meselelerin konuşulmasının yaygın olmadığı durumda ensest de tabii ki daha gizli kalıyor. Şimdi ensesti bu şekilde açıklığıyla konuşabilmemiz de bu konuda araştırma yapma fırsatı bulmamız da aile içi şiddetin varlığının kabul edilmiş olmasıyla ilişkili.

Araştırmanızda ensestle karşılaşıldığında saldırgandan çok mağdurun suçlandığı sonucu ile karşılaşıyoruz…
Evet, maalesef genellikle karşılaşılan tutum, yaşananlarda saldıranın suçuna odaklanmış bir tutum değil. Mağduru suçlayan, mağduru koruyamadığı için annesini suçlayan bir tutumla karşılaşıyoruz. Bu sadece ailenin, yakın çevrenin tutumu değil, bu bütün bir toplumun tutumu aslında. Okullarda, hastanelerde, mahkemelerde, yani bu konuyla ilgili kamu hizmeti vermesi gereken tüm kurumlarda da durum böyle.

Aile ile ilgili birçok meselede çözüm annelerden beklenir. Ensest olaylarında da annenin sorunu fark etmesi ve çözmesi bekleniyor, hatta anneler suçlanabiliyor. Bu ne kadar doğru bir yaklaşım?
Evet, genel geçer beklenti bu yönde. “Anne bunu görmeli, nasıl fark etmez, nasıl bir şey yapmaz” diye soruyoruz. Biz araştırmayı yaparken duruma biraz tersinden bakalım dedik, tamam anneden anlamasını bekliyoruz ama bakalım anne nasıl bir durumda, bunu anlamaya çalıştık. Araştırma danışmanımız Klinik Psikolog Ufuk Sezgin’in deneyimleri ve bize aktardıkları bu yönde çok ön açıcı da oldu. Ufuk Sezgin, saldırganların gerçekten iyi stratejiler izlediğini anlattı. Saldırgan ailenin üyelerinden biri ve dolayısıyla her zaman çocukla baş başa kalabilme şansına sahip. Aile üyelerinin dışından birisinin, çocukla yalnız kalabileceği fırsatlar yaratması pek mümkün olmayabilir, ama babadan, abiden, dededen bahsediyoruz ve bu kişilerin her zaman çocukla yalnız kalmaları mümkün ve bu zaten çok doğal bir durum. Saldırgan, anne ya da ailenin diğer üyelerinin evde olmadığı zamanlarda, gizli olarak bunu yapıyor. Uzmanların anlattığı örnekler de bunu doğruluyor. Dolayısıyla, anne bazen gerçekten yaşananları göremeyebiliyor ya da görse bile inanmak istemiyor.

Peki anneler bir şekilde ensesti fark ettiklerinde…
Annenin bunu kabullenmesi hakikaten zor, çünkü aynı evde birlikte yaşadığı kişiler bunu yapanlar. Bu, anne için de ciddi bir travma. Diyelim anne kabullendi, bu defa ne yapacağı ve nasıl mücadele edeceğini bilmiyor, çünkü bu konuda yeterli destek mekanizmaları yok. Bir defa ekonomik zorlukları var bu işin. Çoğu ailede kadın, ekonomik olarak güçlü değil ve eşine bağlı. Bu da kadını mücadele etme konusunda oldukça zayıf düşürüyor. Bu anlamda anneyi güçlendiren ve destekleyen bir mekanizma olması gerekir.
Şunu da söylemek gerekiyor, anneler en ufak bir destek ışığı gördüklerinde bunu değerlendiriyorlar. Örneğin okulda düzenlenen bir etkinlikte ya da ufak bir yerde bunun konusu geçiyor, anne hemen bunu yakalayabilip destek almaya çalışabiliyor. Eğer anne yardım edebilecek herhangi birinin olduğu bilincini edinirse “yalnız” olmadığını anlar. Bu yüzden anneyi suçlayıcı tarzdan vazgeçerek, onu güçlendirecek çalışmalar yapmak gerekiyor.

Annenin ekonomik olarak güçlü olması da tek başına yeterli olmuyor. Ekonomik açıdan daha güçlü olanlar, eşinden ayrılabiliyor, ensestin yaşandığı ortamdan uzaklaşabiliyor. Ama sonuçta hala bu toplumda yaşıyorlar ve toplumsal baskı her anlamda devam ediyor. Bu baskıyla baş etmek de zor bir şey. Kimi zaman kadınlar, gizli saklı evden ayrılmayı, farklı gerekçelerle boşanmayı tercih ediyor ve bu yüzden saldırgan cezasız kalıyor.

Aslında ensestle ilgili ciddi cezalar var, bunu gerçekleştiren kişi ortaya çıktığında ceza alabiliyor. Ama suçlu cezalandırılsa bile, bunun muhatabı olan çocuk, annesi vs. bu sistemin, bu toplumun içinde yaşamaya devam ediyor, önyargılarla ve suçlamalarla yüz yüze kalmaya da devam ediyor. Dolayısıyla ensesti açığa çıkmasının ardından olayın izlerinin gerçekten silinebilmesi için toplumsal zihniyetin değişmesi gerekiyor.

Ensest vakalarıyla karşılaşan uzmanların da birçok zorlukla karşılaştıklarından bahsediyorsunuz. Biraz bunlardan bahsedebilir miyiz?
Ensest konusunda pek çok kurumun sorumluluğu var aslında. Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu, avukatlar, hekimler, psikologlar, çocuk psikiyatrileri vs. Kurumlar-meslekler arası işbirliği olmadığı sürece bu sorunun çözümü bireysel çalışmalara kalıyor. Kanuni olarak kimi maddeler var aslında, ama bir şey olduğunda iyi işleyen bir mekanizmanın varlığından söz edemeyiz.
Çocuk istismarıyla ilgilenen çok sayıda kurum var. SHÇEK, psikolog, doktor, avukat vs. bunların birlikte çalışması gerekiyor. Örneğin, Adli Tıp raporu için tek bir hekim yeterli değil. Bu yüzden uzmanlar bocalıyorlar. Çocukların sorunlarını anlatmak için en kolay ulaşabilecekleri danışmanlardan olan okullardaki rehber öğretmenler çoğunlukla çocukları nereye ve ne şekilde yönlendireceklerini bilememin sıkıntısını yaşıyorlar. Büyük bir sorumluluk olduğu için tek başına karar veremiyorlar..
Bir defa, uzmanlar ne yaparlarsa çocuk için daha iyi mi olur bunu bilemiyorlar ve karar vermek gerçekten çok zor. Özellikle çözüm için sistemli işleyen bir mekanizmanın olmadığı koşullarda, buna karar vermek çok zor. Bir avukat bile, ensestin açığa çıkması ve cezalandırılması ile ilgili bir adım atıldığında çocuğun içine gireceği sisteme güvenmiyor örneğin. Uzmanların en çok üzerinde durduğu şey, çocukların daha az yıpranarak bu süreçten çıkmaları, ama bahsettiğimiz gibi bir sistem çalışmadığı için bu pek mümkün olmuyor. Örneğin, çocuk yaşadığı olayı defalarca anlatmak zorunda kalıyor ve bu bile çocuk için başlı başına bir travma. 

BUNLARI BİLİYOR MUSUN?
Her yaştan kız ve erkek çocuk ensest mağduru olabilmekle birlikte, mağdurun kız çocuklar olduğu durumlar daha fazladır. Ensest saldırganı öncelikle baba, ardından dede, ağabey, amca, dayı gibi erkek akrabalardır. İstismar ilişkisi en çok baba-kız ve baba-oğul arasında yaşanmaktadır.



MAĞDUR YAŞADIKLARINI NİYE ANLATAMAZ?
Çocuk, yaşadıklarından rahatsız olsa da, bunun yanlış olacağını bilemeyecek ve bunu ifade edemeyecek kadar küçük olabilir. Taciz erken yaşta başlamışsa çocuk, baba, ağabey ya da dede ile normalde yaşanan ilişkinin böyle olduğunu sanabilir. Çocuk kendini suçlayabilir, bunun sadece kendi başına geldiğini sanabilir; kendini yalnız, suçlu ve çaresiz hissedebilir. Çocuk, yaşadıklarını kimseye anlatmaması için tehdit ediliyor olabilir. Saldırganın aile içindeki otoritesi ve gücü de mağdurun sessiz kalmasına neden olur. Çocukları kötü muameleye hayır dememek üzerine yetiştiren toplumsal sistem ile çocukların kendilerini ifade etmelerini, kendilerini ve bedenlerini korumayı öğretmeyen eğitim sistemin de çocukların ve yetişkinlerin istismar karşısında sessizliğinde etkisi vardır.

ENSESTİN AÇIĞA ÇIKMASI
Araştırmaya göre ensest, çoğu zaman ortaya çıkan sonuçlar neticesinde açığa çıkıyor. Örneğin mağdurun evlendiğinde bakire olmaması, gebelik ve doğum, ensest ilişkiyi saklamak ve cezalandırmak için işlenen cinayetler, ya da intiharlar, ensestin ortaya çıkmasına yol açan nedenlerden bazıları. Ensest, fizyolojik hastalıkların araştırılması sırasında da ortaya çıkabiliyor. Cinsel istismar olayı ile doğrudan bağlantılı cinsel yolla bulaşan hastalıklar, cinsel organda yaralar gibi durumlarla birlikte, cinsel istismar olayından bağımsız hastalıklar nedeni ile de ensest açığa çıkabiliyor.

NAMUS ANLAYIŞI ENSESTİN AÇIĞA ÇIKMASINI ENGELLİYOR
Toplumun gözünde ensest, cinsel bir saldırı olarak görülmenin ötesinde, mağdur ve ailesinin namusunun kirlenmesi olarak algılanıyor ve saldırgandan önce mağdur ve anne suçlanabiliyor. Bu durum, aileler ensesti fark etseler bile harekete geçmelerini engelleyen bir etken olabiliyor. Saldırgan da, bu namus anlayışı içerisinde gizlenebileceği kimi yöntemler kullanarak bekareti bozma, gebe bırakma gibi durumlardan kaçınıyor.

Psikiyatr: “...DNA testinde ensest ürünü gebeliği vardı, doğum yaptı ve DNA testi sonucu abiden olduğu anlaşıldı. Buna rağmen, ailenin takındığı şey, “hayır bu test yanlış. Biz bu kızı öldüreceğiz” diye bir tutum içerisine girdiler ve o çocuğu biz korumakta çok zorlandık.”

* 9 Ağustos 2009’da Evrensel Gazetesinin kadın sayfası Kırkyama’da yayınlanmıştı


İlgili haberler
Şiddete uğradığınızda neler yapabilirsiniz?

Şiddete uğrama ihtimaliniz varsa ya da şiddet dolu hayatınızı değiştirmek istersiniz ihtiyacınız ola...

8 maddede çocuk istismarıyla ilgili doğru bildiğin...

Çocuk istismarı haberleri her geçen gün artıyor, ailelerin tedirginliği de öyle. Peki çocuk istismar...

800 çocuk istismarı dosyası Türkiye'nin özeti!

İstanbul Şehir Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğrencileri, 800 çocuk istismarı dosyasını inceleyerek...