Asgari değil insanca bir yaşamı birlikte kuracağız!
Atalay ve onunla aynı anlayışa sahip sendikacılar ülkeyi ucuz işçi cennetine çevirmek için politikalar üreten iktidarın ve daha fazla kâr elde etmek için ücretleri baskılayan patronların hizmetindedir

1 Temmuz itibarıyla geçerli olacak asgari ücret, yüzde 34’lük bir artışla, net 11 bin 402 lira olarak açıklandı. Açıklandığı gün 483 dolar seviyesinde olan asgari ücret, bu yazının kaleme alındığı saatlerde 439 dolara kadar gerilemişti! Türk-İş mayıs ayı araştırmasına göre; 4 kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için harcaması gereken gıda masrafı tutarı, yani açlık sınırı 10 bin 360 lira. Yeni asgari ücret açlık sınırının sadece bin 42 lira üzerinde!

Gerek imalat sanayiinde gerekse de tarımda ithal girdi ile yapılan üretim nedeniyle kurdaki her yukarı doğru hareketlenmenin bizlere yeni zamlar olarak geri döneceğini nicedir biliyoruz. Ve biliyoruz ki zamlar ve enflasyon durdurulmazsa “yeni” açıklanan asgari ücret de daha cebimize girmeden açlık sınırının gerisinde kalacak. Yoksulluk sınırı ise bizlere fersah fersah uzak. Zira asgari ücret, 33 bin 750 lira olan yoksulluk sınırının neredeyse üçte biri.

Üstelik DİSK-AR (DİSK Araştırma Merkezi) Asgari Ücret Gerçeği 2022 Raporu’na göre; Türkiye’de 10 milyon işçi asgari ücret civarında ücretlerle çalışırken kadın işçilerin dörtte biri asgari ücret dahi alamıyor! Yine aynı araştırmaya göre asgari ücret civarında bir ücret ile çalışan kadınların oranı yüzde 60!

KARIN TOKLUĞUNA, BAŞIMIZI KOYACAK DÖRT DUVAR İÇİN ÇALIŞIYORUZ

Biz kadınların yaşamı hükümet, patron temsilcileri ve sendika bürokratları marifetiyle açlığa endekslenmiş durumda. Öylesine ki artık en zaruri, en temel ihtiyaç kalemlerimizi bile karşılamakta güçlük çekiyoruz. Market market gezip en ucuzunu aramak, düne kadar pazardan kilo ile aldığımızı tane ile almak artık yaşam pratiğimiz. Birbirimize çevrimiçi sosyal ağlarda eğlenceli emojiler atmak yerine indirim marketlerin kampanya broşürlerini atar hale geldik/getirildik!

Bu gerçeği artık TÜİK bile gizleyemiyor! TÜİK Hanehalkı Tüketim Harcaması Araştırması’na göre; ülkemizin en düşük gelire sahip yüzde 20’si bütçesinin yüzde 35’ini gıdaya, yüzde 29,3’ünü konut ve kiraya ayırıyor. Özeti, karın tokluğuna başımızı koyacak dört duvar için çalışıyoruz. Eğitim, sağlık, kültür, sanat gibi harcama kalemlerine erişmek artık bizim için daha da zor.

İŞÇİLER İZLEYİCİ DEREKESİNE DÜŞÜRÜLÜYOR

Her yıl milyonlarca asgari ücretlinin gözü kulağı Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapacağı görüşmelere çevriliyor. Hükümetin tutumu ne olacak, patron temsilcileri masaya hangi rakamla gelecek, işçi kesimini temsilen masaya oturan Türk-İş nasıl bir tavır takınacak... Televizyon ekranları, gazeteler, sosyal medya mecraları bu ve benzer sorulara yanıt arayan tartışmalara sahne oluyor. Arada bu süreçten doğrudan etkilenecek olan işçilere mikrofon uzatanlar çıksa da milyonlarca işçi kendi geleceğini belirleyen bu görüşmeleri dışarıdan izleyen derekesine düşürülüyor! Kurgulanan senaryoya göre; işçiler, talepleri sorulmayan, sürece asla dahil edilmeyen, rakamın açıklanmasını bekleyen seyirciler.

Asgari ücrete gelen temmuz zammı da tarafların (hükümet-patronlar-Türk-iş) tam mutabakatı ile imzalandı! Artış oranı belli olduktan hemen sonra katıldığı bir televizyon kanalında çeşitli değerlendirmelerde bulunan Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, “Sendikalı iş yerlerinde asgari ücretli olmaz” diyerek, Türk-İş’in masada olmasının bir anlamı olmadığını ve Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısının değişmesi gerektiğini öne sürdü. Atalay’a göre asgari ücretle çalışanlar kendi üyeleri olmadığı için hak talepli bir eyleme de katılmayacakları gibi işi de durdurmazlarmış!

KOMİSYONUN YAPISININ DEĞİŞMESİ İÇİN DE MÜCADELE
Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısının antidemokratik olduğu, beşi hükümet, beşi patron temsilcisi olan on beş kişilik bu komisyondan işçi lehine bir kararın -elbette bir mücadele ortaya konmadıkça- çıkmayacağı doğrudur. Lakin burada eğri olan icra makamında olan Atalay’ın tutumudur! Sendikalar işçilerin sadece ekonomik taleplerini değil demokratik taleplerini de elde etmek için mücadele ettikleri örgütlerdir. Tespit Komisyonunun yapısının değişmesi için de mücadeleyi örgütleyecek olan bizzat Atalay’ın kendisidir. Türk-İş en çok üyeye sahip olan işçi konfederasyonu olduğu için komisyonda yer almaktadır. 1 milyon 300 bin kayıtlı üyesi vardır. Asgari ücret görüşmeleri başlamadan önce pekâlâ üyeleriyle, “Bunlar benim üyem değil” dediği asgari ücretle çalışan işçilerle bir araya gelebilir, her fırsatta “gerçeği yansıtmıyor” dediği TÜİK enflasyonu ile masaya oturmak yerine işçilerin gerçek talepleri ile masaya oturabilirdi. Yine bu toplantılarda insanca yaşamaya yetecek bir ücreti elde etmek için nasıl bir mücadele verilmesi gerektiğine işçilerle birlikte karar verebilirdi. Tabii eğer isteseydi!
İNSANCA YAŞAYACAK ÜCRET MÜCADELEYLE MÜMKÜN

Sendikalı-sendikasız işçilerin katıldığı toplantılar, onlarla alınan mücadele kararları, basın açıklamaları, güçlü ve yaygın mitingler, fabrika ve iş yerlerinde uyarı eylemleri, iş bırakmalar ve nihayetinde genel grev... Süreç böyle işletilseydi elbette ki hükümet de patronlar da dize getirilir ve işçiler talep ettikleri ücreti elde ederlerdi. Elbette ki Atalay da bunları bilmektedir. Yoksulluk sınırının üzerinde insanca yaşayacak bir ücretin ancak mücadele ile mümkün olduğunun farkındadır. Lakin esas mesele Atalay ve onun gibi sendika bürokratlarının işçilerin çıkarlarını değil patronların çıkarlarını öncelemeleridir. Atalay ve onunla aynı anlayışa sahip sendikacılar ülkeyi ucuz işçi cennetine çevirmek için politikalar üreten iktidarın ve daha fazla kâr elde etmek için ücretleri baskılayan patronların hizmetindedir. Öyle olduğu için de örgütlü oldukları fabrika ve işyerlerinde patronlar lehine imzaladıkları sözleşmeler nedeniyle işçi ücretleri asgari ücret seviyesine gerilemiştir. Örneğin metal işkolunda, patron sendikası MESS ile işçi sendikaları arasında imzalanan sözleşmeye göre metal işçilerinin ortalama ücreti asgari ücretin sadece yüzde 8 fazlasıdır! Metal iş kolunda 13 yıl önce yani 2010 yılında ortalama ücret asgari ücretin yüzde 91 fazlasıydı! Benzer bir tablo petrokimya, gıda gibi iş kolları içinde geçerlidir.

BİZ, BİRBİRİMİZİN ÇARESİYİZ!
Biz kadınlar nasıl ki eşit ve şiddetsiz bir yaşam için birlikte mücadele ediyorsak, insanca yaşayacak bir ücret için de birlikte mücadele edeceğiz. Taleplerimizi ortaklaştırmadan, örgütlü bir mücadele içerisine girmeden, çalışma ve yaşam koşullarımızı iyileştiremeyiz biliyoruz. Çalıştığımız iş yeri ister sendikalı olsun ister sendikasız, geleceğimizi kimsenin eline bırakmamalıyız. Kadın-erkek sınıf kardeşlerimizle hakkımızı savunmayan sendikacılara rağmen fabrika fabrika, bölüm bölüm yan yana gelmeli, birlikte karar almalı, mücadelenin her adımını da birlikte örgütlemeliyiz. Fabrika, iş yeri, yaşadığımız mahalle, hayatın aktığı her yerde; taleplerimizle, isteklerimizle, özlemlerimizle, hayallerimizle buradayız, bir aradayız ve birlikte kazanacağız demek üzere buluşmalıyız. İnsanca bir yaşamı hep birlikte kuracağız!

Fotoğraf: DHA

İlgili haberler
Yeni asgari ücret geçim için yeterli mi? | Sancakt...

Yeni asgari ücretin 11 bin 402 lira olarak açıklanmasının ardından mikrofonu Sancaktepeli kadınlara...

Bursa’dan kadın işçiler yeni asgari ücrete tepkili...

Bursa’nın çeşitli fabrikalarında çalışan kadın işçilerle yeni asgari ücrete dair yaptığımız görüşmel...

Yeni asgari ücrete dair kadınlar neler düşünüyor?

Farklı şehirlerden kadınlar yeni asgari ücrete dair Ekmek ve Gül'e konuştular.