“Burjuvazi, aile kurumunu saran dokunaklı, duygusal peçeyi yırtıp atmış, salt bir para ilişkisine indirgemiştir.”
Karl Marx ve Freidrich Engels, Komünist Parti Manifestosu
Aile neydi? Dişi kuşun yaptığı yuvaydı. Kutsaldı. Yerli ve milli değerlerin taşıyıcısıydı.
Anne kimdi? Ayaklarının altı öpülesiydi. Fedakârlık ve sevginin, merhamet ve şefkatin timsali… başımızın tacı, en değerli varlığımızdı… Onsuz hayat çok zordu…
Peki ya kadın? Ona kalkan el tüm insanlığa kalkmıştı… onun onuruna, haysiyetine yönelik her türlü saldırı, tüm insanlığa yapılmış idi… Cahiliye döneminde kadını bir eşya gibi alıp satanla, bugün medyada, sokakta, iş yerinde onu bir meta gibi pazarlayan arasında hiçbir fark yoktu…
Evlilik nasıl bir şeydi? Genç çiftlerin karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörü içerisinde bir ömrü paylaşmaları temenni edilen müesseseydi.
Eşitliğe ne olmuştu? Bizzat AKP tarafından ilk kez Anayasa’ya konmuştu.
Kutsal… Yerli… Milli… Fedakârlık… Merhamet… Şefkat… Haysiyet… Sevgi… Saygı… Hoşgörü…
Tüm bu dokunaklı sözler, tüm bu duygu yüklü cümleler sarf edildi. Bizzat iktidarın en tepesindekiler tarafından.
Ama sonra birtakım şeyler oldu…
Aile… Bir ara “bakanlık” oldu. İş hayatıyla uzlaştırılması gereken bir şeye dönüştü.
Anne… 3-5 çocuk doğurucusu… Evladını vatana kurban verip tek bir laf etmemesi gereken oldu... Tecavüz sonucu gebeliğini sonlandırmak istemişse ‘ölsün’dü.
Kadın… Pek çok yerde “hanım” adını aldı… Kocasını iktidar partisine ikna etmeyi bilen cinsel kapasiteye sahip olmakla birlikte, protesto ediyorsa “kızlık” şüphesi olan, çocuk doğurmamışsa “eksik yarım insan”… Hamileyse sokakta dolaşamaz, evinin süsü, erkeğinin şerefi oldu.
Evlilik… Sırrı kadının “itaat”inde olan, Emine’nin havaya girmemesi gereken, Gökhan hiddetlendiğinde “peki” demesini öğrendiği yer oldu… Kadının geri atmamasında fayda olan, nasibini bulunca karar vermesi, çok da seçici olmaması lazım gelen bir müesseseye dönüştü. Yoksa o gülistandan boş çıkılırdı.
Eşitlik? O zaten fıtrata ters gelmeye başlamıştı. Ya da başından beri tersti aslında…
Öve öve bitiremedikleri, göklerden yere indiremedikleri aile ve evliliğe dair sadece son birkaç günlük gündem, aslında tutarsız gibi görünen bu iki tutumun, bu iki görüntünün aynı özü, aynı gerçekliği paylaştığını kanıtlarcasına kendini tekrar ediyor.
Kadının meta üretimindeki, yani işyerindeki emek gücünü sömüren…
Emek gücününün yeniden üretimindeki, yani ev içindeki tüm emeğini karşılıksız bırakan…
Kadının bedenini, fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü baskı ve denetim altında tutan…
Binlerce yılın ataerkil gericiliğini devralarak kendi sürekliliğinin bir unsuru haline getiren kapitalist sistemin kadınlara bahşetmiş gibi göründüğü hiçbir hak geri alınamaz değildir. Buradan bakıldığında Binali Yıldırım’a sitem eden o yaşlı amca, “Hanımlara para veriyorsunuz, yüzümüze bakmıyorlar,” derken aslında, kapitalist toplumun özünün tüm mayasını içinde barındıran ataerkil aileyi dokunaklı ve duygusal peçesinden arındırmıştır.
Aslında kapitalizme özgü bu ‘aile’ yıllardır “duygusal yük”lerinden kurtulmuş bir biçimiyle, erkeğin yüzünün dahi görülmeden sigortasının sorgulandığı, tapuların kadınların üzerine yapılmasının doğru bulunduğu, kadınların hangi kıyafetleri giymesinin uygun bulunup hangi yemekleri pişirmesi gerektiğinin detaylıca işlendiği izdivaç programlarında toplumsal dokuya yediriliyordu.
Kriz, işsizlik ve işsizlik tehdidi, yoksullaşmanın zorladığı bugünün koşullarında aile ve evliliğin, kadının faydalandığı sosyal yardımlarla, yoksulluk nafakasıyla; boşanmanın erkeğe maliyetiyle anılır olması var olan aile gerçeğinin en sarih ifadeleridir aslında. O aile ki salt bir para ilişkisine ingirgenmiştir, ve kati suretle ortadan kaldırılmalıdır!
İlgili haberler
GÜNÜN RAKAMI: İstihdamdaki her 4 kadından biri ücr...
Yüz binlerce kadın aile işçiliği yapıyor. Büyük çoğunluğu aileye ait tarla ya da dükkanda çalışıyor.
Olay yeri: Aile
Failler ve onların eylemine tanıklık edenlerin bu sırrı saklamaya dair motivasyonu kutsal aile mitin...
‘ATAERKİ’ ÜZERİNE: Cinsel tahakküm ile sınıfsal sö...
İktidar aynı anda hem üretimi (sömürüyü) güvence altına almak üzere emekçiler, hem de yeniden üretim...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.