Adanalı Teber kadınlar: Çocuklarımızın beslenme çantası boş
Yoksulluk, erken yaşta evlilik, eğitime erişememe, işsizlik ve açlık tablosunda bir yaşam. Teber kadınlar anlatıyor: ‘Yorgunuz, dert anlatmaktan da yorulduk.’

1200’lü yıllarda Horasan’dan göç edip İç Anadolu’ya yerleşen, kimilerinin Abdal kimilerinin Teber diye bildiği gruplarla, Adana Yüreğir’de bir araya geldik. On iki Teber kadının konuştuğu buluşmada, hemen her kadının dile getirdiği dertler; yoksulluk, yoksunluk, işsizlik, açlık üzerine.

Elif Bıçakçıoğlu, 45 yıllık ömründe bir gün bile rahat içinde yaşayamadığını, kendisini bildi bileli yoklukla ve yoksullukla mücadele ettiğini söyledi. Erken yaşta evlendiğini, okuyup bir meslek sahibi olamadığını kaydeden Bıçakçıoğlu, okumaya olan inancını yitirdiğini de aktardı. Bununla ilgili mahallede okuyan tek kadın Hülya’yı örnek verdi: “Hülya okudu, her yere başvuruyor ama gel gelelim kendini kurtaramıyor. Öyle olunca ‘biz çocukları neden okutalım' diyorsun, okutmuyorsun.”
Geçim derdinden dolayı okula giden çocuklarına harçlık veremediklerini, çocukların beslenme çantalarının boş olduğunu belirtti.

Aylık gelirlerini sorduğumuzda mevsimine göre tarlaya; mandalinaya, portakala, kavuna gittiklerini, tarladan ne gelirse onunla geçindiklerini anlatan Bıçakçıoğlu, yağmur yağdığı zaman tarladan da bir gelir elde edemediklerini sözlerine ekledi.

Mahalledekilerin seyyar satıcılık yaparak geçimini sağladığını, zabıtaların bu satışlara engel olduğunu kaydeden Bıçakçıoğlu, “Çalışmaya gidenler dayak yiyor. Yemek mi yiyelim dayak mı yiyelim?” diyerek zabıta şiddetinin son bulmasını talep etti.

TV’lerdeki dizilerde güzel hayatları izlediğini, ailesi için de böyle bir hayatın hayalini kurduğunu anlatan Bıçakçıoğlu, “Televizyonda çıkan evlere imreniyoruz. Mutfaklarda eşya var; bizim mutfağa git bak, bir tane piknik tüpü görürsün. Banyoları var; tuvaletin içinde banyo yapılır mı? Biz yapıyoruz. Mutfağımız, oturma odamız, yatak odamız yok” şeklinde ifade etti.

‘MAHALLEDE TEK OKUYAN BENİM, BENİ GÖREN OKUMAKTAN VAZGEÇİYOR’
Meslek lisesi mezunu Hülya Gülşen, maddi durumlardan dolayı üniversite hayatına devam edemediğini, liseden mezun olur olmaz garsonluk, kasiyerlik gibi işlerde çalıştığını aktardı. İstanbul’da bir eğitim hastanesinde iş bulduğunu, 4 sene laboratuvarda çalıştığını, hastane kapanıp işsiz kalınca Adana’ya döndüğünü anlatan Gülşen, burada da her yere CV bıraktığını ancak uzun süredir iş bulamadığını belirtti. “Mahallede okuyan tek kadın benim. Örnek olmak istedim ama bir türlü iş sahibi olamadım. Hiç kimseden bir şey istemiyorum. İş versinler, kendi emeğimle paramı kazanırım” dedi.

İş olursa günlük yevmiye karşılığında fabrikaya, narenciyeye işçi olarak gittiğini, günlük 100 lira karşılığında sabah saat 8’den akşam saat 10’a kadar çalıştığını anlatan Gülşen, geçinemediğini vurguladı. Elektrik faturasının bu ay bin lira geldiğini, elektrik ve su faturalarını ödeyemediğini kaydeden Gülşen, eşinin kazancıyla evi geçindirmekte zorlandıklarını söyledi.

Haberde adının geçmesini istemeyen diğer Teber kadınlar, Elif ve Hülya gibi geçim derdinden yakındı. Kadınlardan biri dertlerine değer verilmediğinden, toplum olarak duyulmadıklarından, görülmediklerinden bahsetti ve ekledi: “Yorgunuz, dert anlatmaktan da yorulduk.”

Video: Hemra Nida

İlgili haberler
Abdal kadın ve çocuklar eğitim istiyor

Yoksulluğun en derini burada. Hürriyet Mahallesinde çocuklar geleceksizliğe, aileler yoksulluğa, kad...

Roman kadınların yükü ağır

Roman kadınlar işte bu dertleri taşıyor: Yoksulluk, şiddet, taciz, eğitimsizlik, erken evlilik, çocu...

Sepetin emek yolculuğunda Roman kadınlar: Barınaca...

Tatil beldelerinde tatilcileri güneşten koruyan hasır şemsiyelerin ardı emek dolu. Ancak o şemsiyele...