Agrobay’da işten atılan kadın işçiler: Hakkımız olanı istiyoruz
Agrobay'da direnişteki kadın işçilerle çalışırken yaşadıkları sorunları, jandarma ve polis müdahalesiyle alındıkları gözaltı sürecini ve taleplerini konuştuk.

İzmir Dikili-Bergama yolu üzerinde bulunan Bayburt Grup bünyesindeki Agrobay Seracılık’ta çalışan işçiler artan iş yükü, ücretlerinin geç yatırılması, ücretsiz izin dayatması, baskı, mobbing, kötü muamele, keyfi yer değişikliği gibi sorunlara karşı Tarım-Sen’de örgütlendikleri için işten atıldı.

22 Ağustos günü başlayan işten atmalarda toplamda 40’in üzerinde işçi işsiz kaldı. 23 Ağustos’tan beri şirket önünde direnişte olan işçiler, 8 ve 15 Eylül’de yerlerde sürüklenerek gözaltına alındı. Direnişteki kadın işçilerle çalışırken yaşadıkları sorunları, jandarma ve polis müdahalesiyle alındıkları gözaltı sürecini ve taleplerini konuştuk.

'İŞE GELMEDİĞİMİZ GÜN YEVMİYELER 1’E İKİ KESİLİYORDU'

10 yıldır Agrobay’da çalışan Beyhan Karabulut, “Hiçbir tutanağım yokken sadece sendikaya üye olduğum için işten atıldım. Kod 46’dan çıkarıldık, bunu asla kabul etmiyorum. Maden yüz kızartıcı bir şeyim vardı niye 10 çalıştırmış? Niye sendika üye olunca kod 46’dan çıkış vermiş? İşten çıkanlar tazminatını alamıyordu. Ben de 10 yıllık hakkımı alamam diye sendikaya üye oldum” dedi.

Seradaki tüm zor işçileri yaptıklarını söyleyen Karabulut, “Serada çalışmak anlatıldığı gibi değildir. Çok ağır işler ve kadınlar olarak hepsini yaptık. Tehdit fazlaydı. Bir gün işe gelmezseniz yevmiyemiz 1’e iki kesiliyordu, yani bir gün şirkete çalışmak oluyorduk. Eşim emekli, onun maşıyla geçinmeye çalışıyoruz. Ben de eve destek olmak için burada çalışıyordum” diye konuştu.

'NE ZAMAN HAKKIMIZI ARASAK MÜDAHALEYLE KARŞILAŞIYORUZ'

Karabulut, “Hak aramak demek ki jandarma ve polisle gitmek demekmiş, sadece hakkımı aradım. Biz ne zaman hakkımızı arasak jandarma ve polisle karşılaşıyoruz, müdahaleyle karşılaşıyoruz. Kelepçe taktılar hastaneye götürdüler ama bizi araçtan indirmediler. Doktor yanımıza geldi. Yakınımız kelepçeli görmesin diye çıkarmamışlar. Biz hakkımızı aradık kötü bir şey yapmadık, yakınım görse ne olur. 10 yıllık hakkım içeride” dedi.

'SERADA ÇALIŞIRKEN HASTA OLDUM'

14 yıldır çalışan Dudu Güven, bir süre sigortasının yapılmadığını, emekliliğine 2 yıl kala hakkını istediği için işten atıldığını söyledi. Mesai bitiminde “çıkışınız var” denildiğini, sabah işe gittiğinde ise “Çıkış yok” cevabını aldığını anlatan Güven, haberi olmadan 5 ay ücretsiz izinli gösterildiğini söyledi.

“Zor işlerde çalıştık. Evimiz kira, çoluk çocuk oturuyoruz diye hep çalıştık” diyen Güven sözlerine şöyle devam etti; “Yemekhane uzaktı, molalarımız kısa olduğu için tabanlan (hızlı yürüyerek, koşarak) gider gelirdik. Sıcaktan dolayı çok zorlanıyorduk. 1 saatlik mola saatimizin 15 dakikasını çalışıyorduk, öğlen sıcağında seraya sokuyorlardı. Hiç hastalığım yoktu burada çalıştıktan sonra astım bronşitim var, sabah akşam hava yiyorum, nefes darlığım var. İzin istedim vermediler, sonra işten atıldım. Sonuna kadar burayım, hakkımı arıyorum.”

'80 DERECE SICAKLIKTA ÇALIŞIYORDUK'

6 yıldır çalışan Tülay Gören de sendikaya üye olduktan sonra işten atılanlardan. Gören, “Serada sıcaklık 80 derece oluyordu, iki kez üst değiştiriyorduk. Eldivenlerimizi kendimiz alıyorduk. Ayakkabılarımız yoktu, ayak numaralarımız alındı ama 6 yıldır ayakkabı gelecek diye bekliyoruz. Üstümüze bir forma verildi onun dışında bir şey verilmedi. Yemekler kötüydü, şikayet ettiğimiz zaman ise ‘İşine bak, evde böyle yemek buluyor musun’ gibi şeyler söyleniyordu. Zor şartlar vardı ama çocuk okutuyorum diye zorluğa rağmen çalışıyordum. Kürekle toprak attık, sırtımızda hortum taşıdık, her türlü şartlara razı geldik. Hakkımızı almak için sendikaya üye olduk 4’üncü gün işten çıkarıldık” diye konuştu.

'GÜNDE BİR KEZ LAVABO HAKKIMIZ VARDI'

“Bizi dinleyen olmuyordu. Lavaboya günde bir kez gitme hakkımız vardı. İki kez gittiğinde kızarlardı. Erkek mühendislere lavaboya gitmemiz gerektiğini söylediğimizde nedenini sorarlardı. Utanarak özel halimizi söylemek zorunda kalıyorduk. Öğlen çok sıcak oluyor diye dışarı çıkalım dedik, 15 dakika öğlen molamızdan kestiler. Koşarak yemek yemeye gidip, koşarak seraya geliyorduk. Birgün bizi muhatap almadılar. Evini, havuzunu bile biz temizledik, işçilerden giderdi. Biz anamızın sütü kadar helal olan hakkımızı istiyoruz. Boynumda fıtık var, kollarımda sinir sıkışması var, bunlar hep burada oldu. Ama doktora gittiğim günden sonraki gün burada bedava çalışıyordum” diyen Gören, yaşadıkları bazı sorunları anlattı.

'ÇOCUĞUMU NASIL OKUTACAĞIM BİLMİYORUM'

Gören, “Kızım Baybut Üniversitesi’nde okuyor, diyetisyen bölümünde ikinci sınıf. Kımız okulu bitirene kadar dayanırım, çalışırım diyordum ama işten attılar. Kızımın kitapları çok pahalı. Ne hakkımı veriyor ne de beni işe geri alıyor. Kod 46’dan atıldığım için başka seralarda da işe giremiyorum. Çocuğumun okulu 2 Ekim’de başlayacak ben ne yapacağımı bilmiyorum. Çocuğumu okutmak zorundayım, kendim okudum ama hayalim kızımın okuması. Buna engelle oluyorlar” diye konuştu.

Araçta yer olmadığı için gözaltına alınmadığını anlatan Gören, “Her şey zenginden yana, fakirin hiçbir şeyde hakkı yok gibi. Çok kötü bir duyguydu. Polisin daha önce bu yüzünü görmemiştim. Jandarma polis gözümde çok yüceydi, üç abim asker. Onları kadınlara yardım eden, masumun yanında biliyordum ama hayal kırıklığına uğradım” dedi.

'HERKESİN HAKKINI VERSİNLER'

6 yıldır çalışan Ayten Yavuz ise ilk çıkarılanlardan. Kod 04’ten çıkışının verildiğini söyleyen Yavuz, “Bizim içeride yıllardır hakkımız var. Kimimizin eşi çalışıyor ya da emekli. Geçinmek zor, hakkımızı versinler. Dikili ve Bergama Belediye Başkanlarına sorunumuzu illettik, CHP’li vekiller Özgür Özel ve Tuncay Özkan’a ulaştık, AKP’li Binali Yıldırım’a ulaştık hepsi kapalı bize. 18 yıllık hakkı olan ablamız var. Herkesin hakkını versinler” dedi.

İŞÇİYE AGROBAY’A 500 METRE YAKLAŞMAMA CEZASI

Gözaltına alınmalarına ilişin de konuşan Yavuz, “Bugüne kadar polisi ya da jandarmayla hiç karşı karşıya gelmedim. İlk defa böyle bir şey yaşadım. Hakkımızı almak ve bir muhatap bulmak istedik. 13 kişi gözaltına alındık, mevcutlu kaldık bir gece ve savcılıktan bırakıldık. Ayın 15’inde tekrar gözaltına alındım, buraya desteğe gelenlerle birlikte. Yine bir gece mevcutlu aldık ve ben mahkemeye sevk edildim. 500 metre Agrobay’a yaklaşmama ve yurtdışı çıkış yasağı cezası aldım. Sanki param var her gün yurtdışındayım. Hakkımızı alana kadar buradayız. Talebimiz, bir muhatap gelsin ‘paranızı veriyorum’ ya da ‘vermiyorum’ desin. Biz bunu bilmek istiyoruz” diye konuştu.

'FİRMA KAMUYA AİT OLAN KÖY YOLUNA NİZAMİYE KURDU'

Tarım-Sen Genel Başkanı Umut Kocagöz da “Şirketin önünden geçen yol kamuya ait. Aşağıda baraj var, zeytinlikler var, diğer köylere giden yol var. Dolayısıyla işlek ve kullanılan bir yol. Ancak şirket, hakkını arayan işçilerden duyduğu rahatsızlık nedeniyle buraya bir nizamiye kurdu ve jandarma dahi buradan içeri almıyor. Burada bulunan kadınlar, sendika temsilcileri işkence ile gözaltına alınıyor. Bu olay sürecin absürtlüğünü yeterince gösteriyor” dedi.

'AGROBAY’IN NE OLDUĞUNU DÜNYAYA DUYURACAĞIZ'

Son süreçteki gelişmelere ve eylem planlarına dair konuşan Tarım Sen Genel Başkanı Umut Kocagöz Agrobay’ın ihracat ağırlıklı ticari faaliyet yürüttüğünü belirterek, “Firmanın Almanya ve Rusya gibi ülkelere ürün ihraç ettiğini biliyoruz. Bu sebeple Almanya ve Rusya konsoloslukları önünde basın açıklaması yaparak, firmanın gerçekte ne olduğunu dünyaya duyurmak istiyoruz” diye konuştu. Diğer yandan firmanın BİM ve Migros gibi market zincirlerine de ürün verdiğini belirten Kocagöz, “Şirket sahibi Hasan Şentürk’ün markası Hasanbey Çiftliği hayli biliniyor. Bu markalara da boykot çağrısında bulunacağız” dedi.

'İŞÇİLER OY VERDİKLERİ PARTİLER TARAFINDAN YALNIZ BIRAKILDI'

Geçtiğimiz hafta CHP kurultayında birtakım görüşmelerin yapıldığını ifade eden Umut Kocagöz, “Bildiğimiz üzere Tuncay Özkan, şirket sahiplerinden Arzu Şentürk’ün nikah şahitliğini yapmıştı. Kendisinden bir muhatap kanalı yaratması adına ricada bulunduk. O da gerekli adımları atacağını belirterek birkaç günlük vakit istedi. Ancak henüz bir cevap gelmedi” diye konuştu. Öte yandan, buradaki nöbetin devam ettiğini vurgulayan Kocagöz, “Agrobay işçileri oy verdikleri partiler tarafından çok yalnız bırakıldı. Bu kentteki siyasetçilere seslenmek istiyorum. Milletvekillerinin gelip burada bir çözüm kanalı yaratması gerekiyor, buradaki sorunları dinlemesi ve gündeme taşıması gerekiyor. Biliyoruz ki, şirket sahipleri ve yöneticileri ile sosyal ilişkileri var” diye konuştu.


İlgili haberler
İşçiler Agrobay’ın ihracat yaptığı ülkelere seslen...

Sendikalaştıkları için işten atılan Agrobay işçileri, Alman ve Rus Konsoloslukları önünde basın açık...

İzmir Agrobay Seracılık’ta direnen işçiler gözaltı...

Sendikal hakları için mücadele eden Agrobay işçileri direnişlerinin 17. gününde polis müdahalesi son...

İzmir'de eğitimci ve veliler mitingle seslendi: ÇE...

Okullara ‘manevi rehber’ olarak imam, vaiz atanmasını öngören ÇEDES projesine pilot il seçilen İzmir...