TPI Composites deneyimi: Birleşen işçiler asla yenilmez!
TPI Composites’te çalışan Petrol-İş üyesi 3600 işçinin, sefalet zammına ve işten atmalara karşı iş bırakma eylemi kazanımla sonuçlandı. Kazanımın ardında neler olduğunu TPI işçisi bir kadın anlatıyor

İzmir’in Menemen ve Çiğli ilçelerinde bulunan, rüzgâr gülü kanadı üretimi yapan Amerikalı şirket TPI Composites fabrikasında çalışan Petrol-İş üyesi 3600 işçinin, yüzde 5’lik düşük zamma ve işten atmalara karşı başlattığı iş bırakma eylemi 16. gününde kazanımla sonuçlandı. Yaklaşık 150’ye yakın kadın işçinin olduğu fabrikada genç bir kadın işçiyle çalışma koşullarına, eyleme çıkma nedenlerini, eylem süresince yaşadıkları deneyimleri, elde edilen kazanımları konuştuk.

YEDİĞİN YEMEKTE ELYAF PARÇALARI

Öncelikle çalıştıkları alanın ne denli riskli olduğunu, çalışma koşullarının ağırlığını anlatarak başlıyor söze görüştüğümüz kadın işçi: “Ağır kimyasallarla çalışıyoruz. Karbon maske kullanıyoruz ama çalıştığımız yerin havalandırması yeterli olmadığından (kalıpların ısısını korumak için) o kadar çok terleyip kaşınıyoruz ki, maskeyi bazen çıkartmak zorunda kalıyoruz. Benim ne zaman bölümüm değişse kollarımda kabarıklıklar oluşuyor. Ve ben bunu kimseye söyleyemiyorum. Alerjik reaksiyona uğradığın an işten çıkartıyorlar. Bel fıtığı, omuz çıkması gibi şeyler oldu mu hemen çıkartıyorlar. Onun için sana 5 ay gözlem süresi veriyorlar. Zaten 5 ayda oluyor bunlar. Tyvek denilen bir tulum var. Ama o kadar bunaltıcı ki, erkekler bile iç çamaşırıyla giyiyorlar tulumu. Bazı yerlerinden hava girsin diye kesenler varmış. Havadaki cam elyafları doğrudan göremiyorsun ama bir ışık vurduğunda havada uçuşan parçaları görüyorsun ve ben tüm gün bunu mu soluyorum, diyorsun. Zaten ne kadar önlem alırsak alalım bu maddelere her türlü maruz kalıyoruz. Evde her gün duş alıyorum ki çıksın. Eşinize çocuğunuza bile taşınıyor bu. Bir gün eşim kollarının kaşınmaya başladığını söyledi, yatağa kadar taşımışım meğer. Dedim benden geliyor o kaşıntının sebebi. Yediğin yemek kabında elyafları görüyorsun. Sağlığımızdan veriyoruz ama herhangi bir sağlık yardımı vs. alamıyoruz.”

‘6 YILLIK ELEMANLA ARAMDA SADECE 100 LİRA FARK VAR’

Tüm bu sağlıksız çalışma koşullarının ardından çalışma saatleri ve ücretlere geliyor konu. “Bol mesaili bir çalışma şeklimiz var, o şekilde prim alıyoruz” diyen kadın işçi, “Neden canımız çıkasıya mesai yapıp o parayı alıyoruz? Neden normal maaşımız o değil? 8 saatin üzerine 4 saat daha mesai kalıyoruz. Borcu harcı olan oluyor, mesai kalmak istiyor işçiler tabii. Çok kıdem farkı da yok özellikle asgari ücret meselesinden sonra. 6 yıllık elemanla aramda neredeyse 100 lira fark var. Makas çok daraldı. Yıllık izinlerimizi de 3 gün, 2 gün parça parça kullandırıyorlar. İlk maaşımı aldığımda elime bin lira kalınca nasıl sevinmiştim. Eskiden öyle değilmiş. Arkadaşlarım diyor ki biz önceden buradaki maaşla ev, araba taksitine girerdik. Şimdi maaşının hepsini yatırsan yine alamıyorsun…”

‘AKLIMIZLA OYNADILAR’

Tüm bu kötü giden sürecin birikimiyle bayram öncesinde bir kıvılcım çakılıyor işçiler tarafından. “Aklımızla oynadılar” diyen kadın işçi, “Bizi kışkırtan fabrika yönetimi oldu. Enarcon diye bir holümüz var. En pis ve ağır çalışma alanı. Asgari ücrete zam yapılmadan önce yönetim kaptanlarımızı toplamış. ‘İyileştirme yapılacak, çok iyi bir zam alacaksınız’ denildi. Asgari ücrete zam geldikten sonra yüzde 35 zam yaptık dediler, hepimiz alkışladık. Sanıyoruz ki asgari ücret zammının üzerine yüzde 35 zam aldık. Çünkü iyi bir zam alacaksınız deyince tüm işçiler olarak beklentiye girdik. Sonra dediler ki ‘Siz yanlış anladınız. Zaten asgari ücretin üzerine yapılmış olan zammın içine dahil bu.’ Yani geriye sadece yüzde 5 artış kalıyor. Bunu duyunca işçiler ‘Sadaka mı veriyorsunuz?’ deyip her şeyi bırakıp dışarı çıktı ve bu duruş her yere yayıldı. En az yüzde 15 zam, atılan arkadaşlarımızın işe geri alınması ve verilen ihtarların geri çekilmesini istedik.

‘SENDİKANIN BAŞLATMASI GEREKEN MÜCADELEYİ İŞÇİLER BAŞLATTI’
“Sendikanın başlatması, yön vermesi gereken şeyi biz başlattık, biz onlara yön verdik, onların haberi bile yoktu. Sendika, ‘Yaptığınız yasal değil, biz yanaşamayız’ dedi. Ne demek yasal değil? Taleplerimiz için grev hakkımızı kullanmışız. ‘Siz kendiniz çıktınız’ dediler, yani yanınızda değiliz diyemediler ama destek de olmadılar. ‘İçeri girmek isteyen girsin, istemeyen girmesin biz sizi zorla burada tutmuyoruz’ dediler. Sendika bizim arkamızda olmadığını söylerken işçiler ne yapabilir, tabii ki o endişeyle işe devam edenler oldu. Bayramları zehir oldu insanların. 40 yaşından sonra kim nereden iş bulsun. İnsanları kışkırtan bu oldu. 200’e yakın işçi atıldı, hepsi deneyimli kaç yıllık çalışanlar. Hatta onların sesi çok çıkıyor ve daha bilinçliler diye ‘İşe geri alacağımız ekibin içinde onlar olmayacak’ bile dendi. Bir şey olacaksa hepimize olacak ama daha iyi koşullar neden olmasın. İki aylık elemana kadar ihtar vermişler. İlk gün tehditvari konuşmaya başladı yönetim. ‘Bakın seneye haziranda ülkenin ne olacağını bilmiyorsunuz biz biliyoruz, o zaman da TPI arkanızda olacak göreceksiniz. TPI kapatıp giderse ne yapacaksınız. Biz bir aileyiz’ dediler. Bunlar olurken sendika asla yok yanımızda. Biz bir direniş gerçekleştirdik. Sendikanın da bizim gibi net olması lazımdı. Yukarı yönetime çıkıp, bize başka onlara başka konuşan insan istemiyoruz. Kaç defa dedik, bir temsilci de gelsin konuşmaya, çıkışta açıklama yapılırken şeffaf olunsun. Sendika ‘Bizi mahcup edersiniz’ dedi. Yüzde 9’luk zam teklif ettiler, grevin ilk haftasında onun referandumu yapılırken bile bir tane temsilci vardı yanımızda sadece, sendikacılar yoktu. Biz kararlı duruşumuzla yönetimin tehditlerine ve sendikanın vurdumduymazlığına inat kazandık. Biz birlik olduğumuz sürece aşamayacağımız engel yok. Bunu ilk başta korkan arkadaşlar da öğrenmiş oldu. İlk defa gücümüzü gördük. Çok mutluyuz ve diğer tüm iş kollarındaki işçi arkadaşlarımıza örnek olduk, olmaya da devam edeceğiz. Bu henüz bir başlangıç!”
8 MART’TA GÖSTERMELİK VİDEOYLA ‘FARKINDALIK’

Geçtiğimiz 8 Mart öncesinde kadınlardan bir video çekmesini istemiş fabrika yönetimi. Amaç kadınların ağır iş kolunda çalışabileceği farkındalığını artırmakmış! Her şeyin ne kadar göstermelik olduğunu şöyle anlatıyor: “8 Mart’ta eski tarz bir fincan verdiler kadınlara, Japon pazarından alırsın ya hani işlevsiz bir şey. Etkinlikte sendika başkanı da konuşma yaptı ama o kadar saçmaydı ki dedim bu mu bizi temsil ediyor. Sendikada bir tane kadın temsilci yok. Ama artık biz kadınların da yönetimde olması gerekiyor.’

Fotoğraf: Google Maps