Seçim sonrası bir iş yeri değerlendirmesi: Korkuyu ve bölünmüşlüğü aşamadık
Çalışmamızın eksikliklerinden öğrendiklerimizle dayanışmaya, birleşerek ortak taleplerimiz için mücadelede ısrara devam edeceğiz.

İş yerimizde çok kez kadın emekçilerle, iktidarın kadın düşmanı politikalarını ve seçim sürecinde özellikle Cumhur İttifakının kadın düşmanlığı üzerinden ortaklaşmasını, AKP yönetiminin olduğu belediyede yaşadığımız hak gasplarını, eşitsizliği, adaletsizliği konuştuk. Bu sohbetlerimizi ve çıkardığımız sonuçları zaman zaman Ekmek ve Gül ile de paylaştık.

Konuştuğumuz kadınlar arasında AKP’nin ilçe teşkilatlarında görev yapan kadınlar da oldu. Onlar dahil hiçbiri yaşanan süreci olumlamadı, hatta kimi zaman meseleleri oldukça geniş ele aldılar. Yürüttüğümüz tartışmalarda kamplaşmadan, inançlarına ve yaşam tarzlarına müdahaleden uzak bir kadın emekçi dilini geliştirmeye önem verdik. Belediyede çalışan kimi kadın emekçileri de bu yaklaşıma kazanmaya çalıştık.

KAFA BULANDIRAN SÖYLEMLER

İlk turdan sonraki ilk mesai gününde gerek Millet gerekse Cumhur İttifakına oy veren kadınların büyük bir üzüntüyle iş başı yaptığına şahit olduk. CHP’ye oy verenler Meclis çoğunluğunun ve Cumhurbaşkanı seçimlerinin kazanılamamış olmasından dolayı, AKP’ ye oy verenler ise Cumhurbaşkanı adaylarının ilk turda seçilememiş olmasından dolayı üzgündü. Birçoğu Külliye önüne gitmiş, uykusuz olduklarından öğlen vakti işe gelmişlerdi.

AKP teşkilatında görev yürüten işçiler özellikle İstanbul’a karşı çok öfkeliydi, “İstanbul’a su bile vermeyeceksin” biçiminde konuşuyorlardı.

Zamlar, düşük ücret, ekonomik sorunlar, iş yerinde çalışan AKP teşkilat yöneticilerinin “Ekonomiyi aştık zaten” diyerek hiç konuşmadıkları gündemler oldu. İşçilerin arasında bu tartışmadan kaçındılar hep. Ama başörtüsü, Kürt sorunu, bölücülük, istikrar, başkası yönetemez, vatanın bekası vb. meseleleri en yüksek perdeden tekrarladılar. Buralarda sesler yükseldi, tartışmayı ortadan kaldıran pek çok tutarsız, gerçek olmayan ama emekçilerin kafasını bulandıran şeyler söylendi arka arkaya. İkinci turda mutlaka kazanacaklarına dair kesin ve kararlı tablolar çizdiler. Ve ikinci turu, çizdikleri oranda olmasa da bekledikleri gibi Erdoğan kazandı.

SEÇENEKSİZLİK HALİ

Teşkilat yöneticisi olmayan ama AKP’ye oy veren kadınlar ise seçimi konuşmaktan, kime oy verdiklerini söylemekten kaçınır haldeydi. Onları özellikle anlamaya çalıştık; çünkü seçim öncesinde de konuşmak, kime oy verecekleri sorularına cevap almak hiç kolay olmamıştı. Seçimden sonra aralarında sonuçtan mutlu olduğunu ifade eden kadınlar oldu; ancak oy vermiş olsa da sonuçtan memnun olmayan, kendini seçeneksiz hatta çaresiz hisseden kadın işçiler de vardı.

İDEOLOJİK HEGEMONYAYI KIRAMADIK
“Tek adam yönetiminin bildiğimiz genel propagandasının dışında iş yerimizde neler yaşandı? Neden bizim çalışmamız istediğimiz sonucu vermedi?” soruları üzerinden iş yerinde çalışma yürüten üç kadın olarak bir değerlendirme yaptık.
İlk olarak belirtelim ki kadın hakları, işyeri sorunları, ekonomik sorunlar üzerinden yürüttüğümüz sohbetler yetmedi. Kadın emekçiler ciddi bir ideolojik hegemonya, baskı ve manipülasyon altındaydılar ve biz bunu kıramadık. AKP’ye kızanların kimi aynı hegemonyanın kıskacı altında bu kez de MHP’ye oy verdiler örneğin.
Şimdi bir yandan “Ya duyulursa” endişesiyle birebir sohbetlerden dahi kaçınmaya çalışan, tek adam yönetimini benimsemeyen ama güven duyacağı bir alternatif de görmeyen kadın işçilerle, diğer yandan demokrasinin sadece oy vererek tesis edileceğine inandırılmış, “Kazanamadık, artık mahvolduk” duygusu ile moral bozukluğu yaşayan kadın emekçilerle konuşmayı sürdürüyoruz. Haklarımız için birlikte olmaya, örgütlenmeye ve hak aramaya doğru büküyoruz çalışmayı. Daha önceki çalışmamızın eksikliklerinden öğrendiklerimizle dayanışmaya, birleşerek ortak taleplerimiz için mücadelede ısrara devam edeceğiz. Değerlendirmemiz sonucunda ulaştığımız ve vazgeçmeyeceğimiz ortak sonuç budur.
BASKI TOPLANTILARI, ‘İŞİNİ KAYBEDERSİN’ TEHDİDİ

Devletin bütün olanaklarını kullanan iktidar kamuda çalışan memur, işçi ve şirket işçileri üzerinde bir baskı ve korku yarattı. Örneğin belediye başkanı iş yerimizde toplantılar yaptı, işçilerin AKP için çalışmasını istedi, görevlendirmeler yapıldı, müşahitler yazıldı. Yetmedi müdürler de benzer baskı toplantılarını personeli ile yaptı. Belediyede çalışıp başka ilçelerde oturan işçilerin ikametleri seçimden 6 ay önce belediyenin olduğu ilçeye taşıtıldı, oy kullanacakları sandığa kadar işçiler tespit edildi.

“AKP’ye oy vermeyen, toplantı, açılış ve çalışmalara katılmayan işini kaybeder, CHP kazanırsa bizim dönemimizde işe girenler atılır” tehditleri işçileri çaresiz bırakmaya yönelikti ve işe yaradı. Zaten bu süreçte paylaşımları nedeniyle üç işçi işten atıldı.

SENDİKALARIN TUTUMU KAMPLAŞMAYI BÜYÜTTÜ
Altı sendikanın olduğu iş yerinde emekçilerin bunca bölünmüşlüğü içinde güvenli bir birlik sağlayamadık. KESK’e bağlı Tüm Bel-Sen seçim konusunda tutumunu ifade eden tepeden açıklamalar yapsa da sendika şubesinin ya da temsilciliğinin gündeminde iş yerindeki emekçileri kazanmak hiç olmadı. Aksine iki kampın bir ucu olundu. Oysa Hizmet-İş ve Bem-Bir-Sen sadece tek adam yönetimini destekleyen açıklamalarla yetinmedi, bunun bizzat örgütleyicisi oldu. Bu baskı ve korku ortamından çekinen Tüm Bel-Sen üyeleri de vardı. Örneğin Evrensel gazetesine de haber olan belediye başkanlığının baskı toplantılarını, katılıma zorlanmış Tüm Bel-Sen üyelerinden değil, Bem-Bir-Sen ve Hizmet-İş üyelerinden öğrenebildik.

Fotoğraf: Evrensel

İlgili haberler
Umudu dürt, umutsuzluğu yatıştır*

Evet, değişim sandıkla olmadı, ama öbür sandığı bekleyecek bir beş yılımız daha var mı? Emeğinin kar...

‘Bize oy vermezsen yardımı unut’ siyaseti

Nuran, Zeynep, Ayten... Sadece bir mahalleden yüzlerce kadından üçü... 22 yıllık iktidarı sürecinde...

HÜDA PAR’ın Meclise girmesine genç kadınlar ne diy...

‘İçimizdeki öfkeyi susarak bastırmak yerine gür bir şekilde haykırmalıyız. Bunu yapmadığımız bir koş...