Pandemi döneminde şiddet artarken, şiddetten koruma mekanizmaları daha bir ulaşılmaz oldu kadınlar için. Kadınların korunmak için çaldıkları her bir kapı, pandemi bahanesiyle daha bir kapatıldı kadınların yüzüne. Karakollar daha kolay “Evine git, bir şey yapamayız” dedi, korunma kararları daha rahat reddedilir oldu, şiddet yardım hatları daha bir çalışmaz hale geldi, kadınların destek arayan elleri daha çok havada bırakıldı. “Pandemi koşulları” gerekçesiyle yapılan her bir düzenleme, kadınların ve çocukların etrafındaki şiddet sarmalını derinleştirdi. Çünkü pandemi önlemleri, kadınların hayatları pahasına “hizmetin sınırlandırılması” anlamına geldi!
Pandemi koşullarının özgünlüğünde kadınlara nasıl ulaşacağız, onları kapalı oldukları evlerde nasıl duyacağız, pandemide daha da zorlaşan başvuru yollarını nasıl zenginleştireceğiz, kadınlar bize ulaşamıyorsa biz onlara nasıl ulaşacağız, bu koşullarda nasıl koruyacak ve destekleyeceğiz soruları asla sorulmadı. Oysa yapılması gereken, bu sorulara cevaplar bulmak ve hizmetleri böyle geliştirmekti. Onun yerine şiddeti önlemekle ve kadınları korumakla sorumlu her bir kapının üzerine “bugün kapalıyız” tabelası asılması tercih edildi.
‘UNUTULAN’ KADINLAR…
Şiddet önleme mekanizmalarının hali böyleyken sığınmaevlerinde durumun çok farklı olmasını beklemiyorduk tabii. Önceki deneyimlerimizden zaten buralardaki yaşamın zorluğunu, desteklerin eksikliğini, yanlışlıkları biliyorduk, yaşıyorduk. Ama ne yazık ki pandemide tanık olduğumuz örnekler, bir kez daha sorunların boyutunu gözlerimizin önüne serdi. Şiddete maruz kalan, gidecek yeri olmadığı için sığınmaevlerinde çocuklarıyla birlikte kalmak zorunda olanların yaşadıklarına da gidecek yeri olmadığı için sokakta kalan kadınların yaşadıklarına da tanık olduk.Zaten normal koşullarda bile sorunlu olan sığınmaevleri koşullarının, virüs ortamında nasıl olduğuna, buralarda kalanların nasıl unutulduğuna, kadınların neler yaşadığına gelin bir çarpıcı örnek üzerinden bakalım.
PREMATÜRE BEBEĞE ‘MAMA YOK’
Karantina günleri başlamadan kısa bir süre önce kocası tarafından terk edilen, yeni doğum yapmış genç bir kadını gidecek hiçbir yeri olmadığı için sığınmaevine gönderdik. İletişimimizi koparmadık ve durumunu takip etmeye devam ettik. Erken doğum yapmış, hem yoksulluk hem yalnızlıkla, hem prematüre bebeğin ihtiyaçları ile mücadele eden kadın, ilk adım istasyonundan sonra asıl kalacağı yere yerleştirildi. Hiç parası olmadığından bütün ihtiyaçlarını devletin karşılaması gerekiyordu, ama ne onun ne bebeğinin küçücük ihtiyaçları bile karşılanamadı.Biz sığınmaevine göndermeden önce kurduğumuz dayanışmayla onun ve bebeğinin ihtiyaçlarını karşılamıştık. Sığınmaevinde en azından bazı çok temel ihtiyaçlar konusunda sorun yaşanmaz diye düşünmüştük. Ama bize anlattıkları yanıldığımızı gösterdi.
Anlattığına göre, prematüre olan bebeğinin maması bitince, sığınmaevinden bebeği için 1 numaralı mama istemiş. Bilirsiniz, prematüre bebeklerin beslenmesi, bebeğin sağlığı için ihtiyacına uygun olmalıdır. Arkadaşımızın anlattığına göre; onun “1 numaralı mama” talebi çalışanlar tarafından önce "Yok, kendin al" diye cevaplanmış. Tepki gösterince, "Elimizde 1 numara kalmadı, 4 numara mamayla besle bebeğini" cevabını almış. Uzun süre tartışma yaşamışlar. Bu sorunları yaşayınca bize telefonla ulaştı. Biz de ihtiyacın giderilmesi için elimizden geleni yaptık.
SIĞINMAEVİNDE BİLE AY SONU GELMİYOR!
Kadın arkadaşımız, görüşmemizde salgın dönemi sığınmaevi koşullarına ilişkin başkaca sorunlarla ilgili de bilgiler verdi. Sığınmaevinde kalan kadınların çocukları hastalandığında kendilerinin araba tutup hastaneye götürdüğünü ya da herhangi bir ihtiyaçları olduğunda bağlanan paralarla aldıklarını, bazen bu paranın çocuğu olan kadınlara yetmediğini anlattı. Yani sığınmaevinde bile ay sonunu getirememek diye bir şey var!Bize bu anlattıkları üzerine 183 arayarak bunları yetkililere sorduğumuzda "Bazen mama olmadığında böyle şeyler olabiliyor" diyen yetkili, diğer iddiaları ise yalanlayıp "her şeyi kendilerinin karşıladığını" söylüyor.
NE OLMALIYDI?
Sığınmaevlerinin koşullarına ilişkin her şeyi bir anlığına bir tarafa bırakalım… 1 kutu bebek mamasını bulup buluşturamayan, bunu büyük bir sorun haline dönüştüren, bir kadını ayakta kalma mücadelesi arasında ve “korunduğu” bir mekanda prematüre bebeğine uygun zorunlu mama için çırpındıran bir tablo var karşımızda. Çocuğu da her anlamda korumakla yükümlü sığınmaevinde bebeğe uygun mama konusunda anneyi bilgilendirmek ve yönlendirmek, uygun mamayı tedarik etmek, yanlış mama kullanması haline anneyi uyarmakla sorumlu olan bir mekanizmanın, koşulların arkasına sığınarak bir kadını bebeğe uygun olmayan zarar verecek mamayı vermeye ikna etmeye çalıştığı, hatta zorladığı bir sistem bu karşımızdaki sistem.
Tercihlerini kadınların ve çocukların yaşamlarından yana kurmamanın, mevcut olanaklarını kadınların ve çocukların sağlıkları ve güvenlileri için seferber etmekten imtina etmenin sonucu bu karşımızdaki tablo. 1 kutu mama bulmak, mama bulmayı dert edinmek yerine bir kadını bebeğinin zarar görmesine razı gelmeye zorlamakla; devletin bütçesi dahil tüm olanaklarını kadınlar için seferber etmek yerine onları kaçtıkları şiddet ortamına dönüşe razı hale getirmek aynı sürecin bir parçası. Bu nedenle, mevzu sadece bir kutu mama değil, çok ötesi. Tam da bu nedenle, herhangi bir çalışanın bireysel yaklaşımı ya da eksikliği olarak göremeyeceğimiz bir sistem sorunu bu.
Virüs ortamında her türlü desteğin eskisinden daha detaylı planlanması, daha kapsayıcı bir hizmet modeli üzerine tartışılması gerekirken bu olmadığında nasıl sonuçlar yaşandığını görüyoruz. Salgında kadınların sağlıkları açısından güvenli, salgından korunmak için doğru ve yeterli önlemlerin alındığı; her türlü destek mekanizmasının işletildiği bir sığınmaevi modeline ihtiyacımız var.
İlgili haberler
Gamze Taşcıer İçişleri Bakanı’na sığınmaevindeki k...
CHP Milletvekili Gamze Taşcıer, Süleyman Soylu’nun yanıtlaması istemiyle verdiği önergede şiddet gör...
İzmir’de Aile Bakanlığına bağlı sığınmaevi kadınla...
İzmir Buca’da bir konukevinde kalan ikisi hamile dört kadının sokağa atıldığı iddia edildi. Kadınlar...
‘Tadilat’ bahanesiyle kapatılan sığınmaevi 5 yıldı...
Aliağalı kadınlar, yaşadıkları kentte belediye tarafından kapatılan kadın sığınmaevinin tekrar açılm...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.