2019 yılında 7-9 yaş grubu öğrencileri ile bir atölye çalışması yaptık. Konumuz “Çocuk Hakları”ydı. Çalışmaya katılan çocuklar 3 gruba ayrıldı. Bir grup eğitim hakkını, bir grup sağlık hakkını, bir grup da oyun oynama hakkını tartıştı. Öyle de güzel hakları ve hak ihlalerini tartıştılar ki çalışma sona erdiğinde içimin umut dolduğunu anımsıyorum. Çok geçmeden dünya üzerinde kovid-19 virüsü cereyan etti. Ardından hepimizin bildiği gibi ölümler, kısıtlamalar, yasaklar…
O gün çocuklarla haklarının neler olduğunu tartışırken aklımızın ucuna gelmezdi her birinin savundukları haklarından mahrum edilecekleri. Kimi çocuk imkansızlıklardan en temel hakkından, eğitim hakkından mahrum kaldı. Neredeyse hepsi ise oyun oynama hakkından…
Kısıtlamaların özellikle çocukların oyun oynayacakları alanlardan mahrum kalmalarına sebep olmasını oldukça tehlikeli buluyorum. Çünkü oyun, çocuklar için en temel ihtiyaçtır. Çocuğun gelişimini destekler ve çocukla iletişim kurmak için en etkili yoldur. Aletha Solter Oyun Oynama Sanatı adlı kitabında oyunun önemini şöyle açıklıyor; “Çocuğuma kitaplarla öğretmeyi denedim afallayıp şaşkınlıkla suratıma baktı. Disiplin altına almak için net ifadeler kullandım, hiç de kazançlı çıkmadım, ümitsizliğe kapıldım, vazgeçtim. Ben bu çocuğa nasıl ulaşacağım dedim ve ağladım. Anahtar kelimeyi verdi elime, ‘gel’ dedi ‘oyna benimle.’”
Kısıtlamalar ile birlikte çocuklarıyla eve kapanan ebeveynlerin oyun oynamak konusunda oldukça zorlandıklarına şahit oldum. Pandemi öncesi çocuklar oyun ihtiyaçlarını okullarda karşılarken şimdi ancak anne babaları ile oyun kurmak için çabalar durumdalar.
Bu zorlu günlerde yetişkin olarak kendi duygumuzu yönetmekte güçlük yaşarken çocuklar ile oyun oynamak, çocuğa bakım vermek, çoğu anne-baba için zorlayıcı olabiliyor. Ancak ne olursa olsun çocuklarımızdan sağlıklı birer yetişkine dönüşmesini bekliyorsak bugünün yetişkinleri olarak elimizi taşın altına koymamız gerekiyor. Kısıtlamaları düzenlememiz mümkün olmadığından yetişkin olarak yapabileceklerimize odaklanmak elimizden gelen tek şey.
Peki iyi bir oyun arkadaşı olabilmek için yapılması gereken temel davranışlar nelerdir?
1) DUYGU PAYLAŞIMINDA BULUNMAK
Yetişkinler olarak kendi duygumuzu paylaşmadan çocukların duygularını paylaşmasını beklemek büyük yanılgı. Önce yaşadığımız durum karşısında ne hissettiğimizi tanımaya çalışarak işe başlamak gerekiyor. Üzüntümüzü, kırgınlıklarımızı, endişemizi paylaşmak çocuklara duygularından korkmamaları gerektiğini öğretecektir. Çoğu zaman yaşadığımız problemler karşısında çocuklara “yok bir şey”, “aslında ağlamıyorum”, “seni sevdiğimden kızdım” gibi gerçekçi olmayan şeyler söylüyor, karşılığında da çocukların duygularını paylaşmalarını bekliyoruz. Hangi durum karşısında ne hissediyorsak çocuğun merakını giderecek şekilde açıklamak gerekiyor. Biliyoruz ki kendi duygusunu iyi analiz edebilen ebeveynler çocukların duygularını anlamak konusunda zorlanmazlar.
2) DUYGULARIN AYNASI OLMAK
Çocuklar yoğun duygu yaşadığı sırada kendinizi sanki çocuğunuzun duygularını yansıtan bir ayna gibi hayal edebilirsiniz. Çünkü çocukların olaylar ve duygular arasında bağlantı kurmalarını sağlayacak olan etrafındaki yetişkinlerdir. Çok öfkeli bir çocuğa neden öfkelenmemesi gerektiğini anlatmanın o an için hiçbir faydası olmayacaktır. Duygularının anlaşıldığını hisseden çocuklar sakinleşir ve ancak sakinleştikten sonra davranışları arasında bağlantı kurmaya başlar. Çocukların davranışları ile tetiklenip zorlu duygular hissedildiğinde çocuğu suçlamadan durumun sizinle ilgili olmadığını kendinize hatırlatın. Unutmayın kriz anlarında özne sizin duygularınız değil çocuğunuzun duygularıdır.
3) DUYGU-BEDEN İLİŞKİSİNİ SAĞLAMAK
Kısıtlamalar ile birlikte eve kapanan çocukların hareketliliği de sınırlandı. Özellikle uzaktan eğitimle birlikte ekran başında uzun saatler oturan çocuklar bedensel olarak da zarar görmeye başladı. Bu yüzden evinizden hareketi eksik etmemek, çocukların gelişimi ve rahatlaması için oldukça önemli. Birlikte zıplamak, birlikte koşmak, yarış oyunları düzenlemek çocukların bedenlerini aktive edecek ve mutluluk hormonu diye bilinen serotonin salınımını hızlandıracaktır. Ayrıca çocuklarınıza sarılmak, temas etmek de duygu düzenlenmesine yardımcı olacaktır.
4) YARDIM İSTEMEK
Çocukların pandemi kısıtlamaları ile birlikte psikolojik sağlamlığı da zarar gördü. Öfke krizleri, takıntılar, kaygı bozuklukları, tırnak yeme gibi davranışlarda artış meydana geldiği biliniyor. Ebeveyn olarak çocuğunuzu sakinleştimek zorlayıcı olduğunda konu ile ilgili profesyonel destek almaktan kaygı duymayın.
Pandemi ve kısıtlamalar bitse bile çocuk zihninde hak ihlalleri ile dolu olan bu dönemin bıraktığı izler kolay kolay geçmeyecek gibi. Bu yüzden biz yetişkinler yapılması gerekenlerin farkında olup, gelecek için mücadeleyi sürdürmek zorundayız…
Umut dolu yazılarda buluşmak dileğiyle…
Görseller: Freepik
İlgili haberler
Tarihte kadın: Efsanevi Fransız tiyatro oyuncusu S...
Fransa’nın önemli tiyatrosu Comédie Française’in en dikkat çekici aktrisi olan, sonra kendi tiyatros...
1 Şubat 2002| Alman oyuncu, şarkıcı, yazar Hildega...
Hildegard Knef çok sevildi ve nefret edildi. Ama o dünya çapında bir karakter oyuncusu ve chanson şa...
10 yıl boyunca şiddet gören Ayşe: Şiddet karşısınd...
‘Kaçmasam ya öldürülecektim ya da zorla istemediğim birisiyle evlendirilecektim’ bu sözler şiddeten...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.