2001 yılındaki krizde lisedeydim, “Bülent Ecevit’in bir kitap atmasıyla kriz mi çıkar?” diye düşünmüştüm. Şimdi de kriz var, nedeninin bir rahip olduğunu söylediler. Gerçekten öyle mi? Öyle ya da böyle bu kriz bizi daha başında etkilemeye başladı, “Hemen bıraksınlar rahibi” diye düşündüm. Sonra fark ettim ki rahibi bıraksalar da bu kriz devam edecek. Kendi kendime güldüm... Yıllardır süren özelleştirmeler, patronları daha büyük patron yapan düzenlemeler, “yerli ve milli” sermaye deyip adını bile söylemekte zorlandığım McKinsey şirketine danışmalar...
Gebze’de bir çikolata fabrikasında çalışıyorum ben. Üç çocuk annesi bir arkadaşım -eşi de çalışmasına rağmen- çocuklarının okul masrafını karşılayamadığından yakınıyor. Başka bir arkadaşımız oğlunu okul pantolonu almaya götürdüğü mağazadan apar topar geri çıkarttığını söylüyor, “Bir pantolona 75 TL dediler” diyerek.
Son zamanlarda serviste, iş başında, molalarda ekonomik gidişat konuşulan tek gündem. Örneğin bir gün, serviste emeklilik yaşı konuşuluyor, daha önce sigorta girişi olmayan ve 7 yıldır bizim fabrikada çalışan bir arkadaş soruyor; “Ne zaman emekli olurum?” Birkaç kişi “58 yaşında emekli olursun” deyince arkadaşımızın yüzü düşüyor. Hemen yanında son seçimde AKP’den sandık görevlisi olan arkadaş “Böyle şey mi olur mezarda mı emekli olacağız?” diye itiraz edince, “Sen onu kendi oy verdiğin adama söyle” diye tepki görüyor. Haklı mı? Haklı.
Ben ve pek çok işçi arkadaşım güvendik, her yerin güllük gülistanlık olacağına inandık ama olmadı, olmuyor. 1600 TL ile geçinemiyoruz, yüzümüz hiç gülmüyor. Biz işçiler için iyiye giden hiçbir şey olmadı.
Başka bir arkadaşımız, “Asgari ücretlinin geçinebileceği tek yer Meclis lokantası” diye bir şey paylaşmış sosyal medyada. Ters orantı bu olsa gerek, milletvekili olacaksın Mecliste 1 TL’ye tatlı yiyeceksin. Asgari ücretli bir çalışan en ucuz lokantaya gitse, en az 15 TL öder. Milletvekili olmak gibi bir derdimiz yok ama işçiler olarak emeğimizin karşılığını almak istiyoruz.
Bu kriz döneminin bana öğrettiği bir şey var. ABD tükürse biz boğuluyoruz. Nasıl oluyor da bir taraftan yerli ve millilik naraları atılırken, diğer taraftan bu kadar bağımlı oluyoruz?
İlgili haberler
‘Kriz yok’ diyenlere tekstil işçisi kadınlar öfkel...
Tekstil işçisi kadınlardan ‘kriz yok’ diyen hükümete tepki: Biz maddi sıkıntılar çekerken siz şaşalı...
Mevzu bozuk psikoloji değil, bozuk çark
Kaybedecek sarayımız da yok, ejder suyumuz da. İster dış güç desinler, ister başka bir şey; Yoksullu...
Aynı sınıftan olmayan aynı gemide olamaz!
Ben açık bir kadınım, yan masamda çarşaflı bir kadın arkadaşım çalışıyor. Birlikte yiyor, birlikte i...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.