İşçi kadınlar kentlerini yönetmeye aday
İki kadın işçi, kentlerini kâr ve rant hırsıyla yönetenlerin karşısında işçi ve emekçilerin ihtiyaçları ve kendilerini yönetebilmeleri için yerel seçimlerde adaylar.

Altun Aydın, Star Rafineri’de, taşeronda temizlik işlerinde çalışıyor. Diğeri Ebru Er, 32 yılını Petkim’de işçi olarak geçirdikten sonra emekli olmuş. İkisinin de işçi olmasının yanı sıra başka bir ortak noktaları daha var: İkisi de bu yerel seçimlerde yönetmeye adaylar.

İki çocuk annesi Altun Aydın, Örnekkent Mahallesi muhtar adayı. Örnekkent, Aliağa’nın göç alarak oluşmuş bir mahallesi. İşçilerin de yoğunluklu olarak yaşadığı mahallede, 30 yılı aşkındır bir şeyin değişmediğini söylüyor Aydın: “Burada bir kısır döngü var. Onu kırmak istiyorum.”


“Neden olmasın?” diye düşünerek yola çıkmış, “Bir değişiklik için bizim de sorgulamamız, adım atmamız gerekiyordu. Muhtar olursam iletişim kanallarına ulaşmam kolaylaşır; gençler, çocuklar, kadınlar yani tüm mahalleli için çalışırım diye düşündüm. Eşim ve çocuklarım da destekledi beni” diyor. Star Rafineri’de taşeron bir firmada çalışan Aydın, asgari ücret alıyor. İşten kalan vakitlerinde de mahallede kapı kapı dolaşarak yapmak istediği çalışmaları anlatıyor.

KADINLARIN VE ÇOCUKLARIN İHTİYAÇLARI ÖNCELİKLİ

Aydın, mahallenin öncelikli ihtiyaçlarını kadınlar ve çocuklar için sıralıyor: “Mahallede bulunan çocuk parkında bir gölgeliğimiz bile yok. Kadınların sosyalleşebileceği bir alanı yok. Gençlerin spor yapacağı sahalar yok. Ulaşım çok sıkıntılı. Yaşam alanımız büyüdü ama sadece bir dolmuş yarım saatte bir geliyor. Belediye otobüsleri gelse hem öğrenciler indirimli faydalanır hem de kadınların işlerini yapmaları ve sosyalleşmeleri kolaylaşır. Kızımla birlikte çarşıya inmeye kalksak günlük 60 lira yol parası veriyoruz.”

‘MAHALLEYİ BİRLİKTE YÖNETELİM’

İş arkadaşlarına da mahallede muhtar adayı olduğunu söylemiş, kimseden olumsuz bir tepki almamış. Sadece çalışmaları esnasında iki kişiden “Kadından muhtar mı olurmuş?” tepkisi aldığını belirtiyor. En çok, projelerini soranlar dikkatini çekmiş Aydın’ın: “Projelerim var ama sizin talepleriniz neler, birlikte karar vereceğiz, diyorum. Mahalleyi mahallelilerle birlikte yönetmek istiyorum. Her bölgenin bir temsilcisi olsun. Ayda bir bile olsa bir araya gelir, fikir alışverişi yaparız. O zaman herkes için en doğru kararları verebiliriz.”

ÖZELLEŞTİRME KENTİ DEĞİŞTİRDİ

32 yıl çalıştıktan sonra 2022 yılında emekli olan Ebru Er de yıllarını sendikal mücadeleyle geçirmiş bir kadın. Emek Partisi’nden belediye meclis üyeliğine aday olan Er, “Kentin her alanında üreten işçilerin, emekçilerin sözü olması gerektiğini unutuyorlar. Böyle bir süreçte yerel yönetimlerde sözümüz olması gerektiğini düşündük. Ben yıllarca sendikada işçi olarak temsil etmeye adaydım, bu sefer belediye meclisinde işçilerin temsilcisi olmaya adayım” diyor.


Er, 2008 yılındaki özelleştirmeye kadar Petkim’de işçi olmanın güzel olduğunu anlatıyor ve o güne kadar ne iş arkadaşlarıyla ne de çalışma hayatlarında büyük sorunlar yaşamadıklarını ifade ediyor. “Patronlarla ilgili ufak tefek sorunlar oluyordu ama örgütlülüğümüzün yüksekliğiyle bir şekilde üstesinden gelebiliyorduk. Ama 2008 özelleştirme döneminden sonra, 180 derece bir dönüş yaşadık. Örgütlülüğümüzün zayıflaması ve yeni yöneticiler nedeniyle de hem yorucu bir çalışma dönemi hem de haklarımıza yönelik saldırılar karşısında mücadelemiz başlamış oldu” diye anlatıyor Er fabrikadaki değişim sürecini.

HİZMETLER KENTİN İŞÇİLERİNE DAİR OLMALI

Aliağa açısından birçok değişimden bahseden Er, “İşe girdiğim yıllarda, Aliağa’da 89 Bahar eylemlerinin etkileri devam ediyordu. İşçiler, kentin ana gövdesini oluşturdukları için belli kararlarda belirleyici de oluyorlardı. Örgütlülüğün yüksekliği ve sınıf bilincinin varlığı, son 10 yıla kadar kentte türlü şekillerde görünür oluyordu. Kent, sanayi bölgesi olmasından dolayı riskli bir bölge ama burayı sevdiğimiz için tüm bu riskleri göze alarak yaşama devam diyoruz. Eğer bu kent bizim yaşam alanımızsa öncelik bize dair hizmetler konusunda olmalı” diyor.

TALEPLERİMİZ 10 YILDIR KARŞILIK BULMUYOR

Kent yaşamında işçilerin hayatını kolaylaştıracak çalışmaların öncelikli olması gerektiğini söyleyen Er, “10 yıldır kenti yöneten belediye başkanı ve meclisi, ancak göz boyayan çalışmalar yapıyorlar. Bunları yaparken de yanlarındaki birileri kâr ediyor, halkın erişebileceği hizmetler verilmiyor. Örneğin gençler açılan spor merkezlerine gittiğinde 600-800 lira arası bir ücret isteniyor. Sahillerin olduğu bölgelere özel tesisler yapıldı, girişler ücretli hale getirildi. Kadınlar olarak binlerce imza toplamamıza rağmen ne bir kreş ne de bir sığınma evi yaptılar” diyor.

Belediyelerin şeffaf olması gerektiğini vurgulayan Er, seçim bittikten sonra belediye meclisinin halkla hiçbir iletişimi kalmadığını ifade ediyor. Er, “Toplantılarda neye karar verildi, yapılacak şeyler halk için ne kadar yararlı, haberimiz olmuyor. Yani günlük ülke siyaseti gibi yerel siyaset de ‘Sandığa git, oy ver. 5 yıl boyunca ne yaptığına bakma’ anlayışıyla örgütleniyor” diyor.

Yapılanları ya da yapılmayanları denetleyebilmesi, mahallelerde oluşturulacak halk meclisleriyle kentle ilgili kararlara doğrudan katılabilmesi, emekçilerin konut ve kreş, yaşlı bakımevi gibi temel ihtiyaçlarının giderilmesi için aday olduğunu söylüyor Ebru Er.

8 MART’TA ALANLARA, 31 MART’TA SANDIKLARA

Kadınların ekonomik ve sosyal talepleri için mücadele ettiklerini söyleyen Er, “Çocuklarımızı sağlıklı besleyemiyor, iyi bir eğitim almalarını sağlamakta, geleceklerini kurmakta zorluk çekiyoruz. Onların kaygılarını kendi yaşamlarımızın önüne koyuyoruz. Oysa böyle olmak zorunda değil. Kentler biz kadınların güvenle yaşayabileceği, çocuklarımızı emanet edebileceğimiz ve çalışabileceğimiz yerlerin olduğu bir şekilde yönetilse yaşamımız bugünkünden daha kolay olacaktır. Bunun için de kendimizi, kendimizin temsil etmesi gerekiyor. Hem sokakta hem mecliste yani her yerde kadınlar mücadele etmeye devam etmeli. Bu sebeple tüm kadınları 8 Mart günü Aliağa’daki yürüyüşümüze güç katmaya, 31 Mart’ta ise oy kullanmaya çağırıyorum” diyor.

Kapak Fotoğrafı: Evrensel

Fotoğraflar: Ekmek ve Gül