Çalışma koşullarınız nasıldı?
Binalara, evlere, sitelere temizlik işi yapıyorduk. Sabah 8, akşam 5 çalışıyorsun. Kovalar, temizlik malzemesi elinde oradan oraya koşturuyorsun. Çalışan kadınların çoğu ya ilkokul mezunu ya okuma yazma bilmiyor. İşveren durmadan hakaret ediyor, aşağılıyor.
Ücretiniz nasıldı, sosyal haklarınız var mıydı?
Maaş asgari ücret, sosyal hiçbir hak yok. Günde 1 saat yemek molası. Çalışırken tuvaletin gelirse çok güvendiğin biri varsa temizlik yaptığın binada onun evine gidebiliyorsun rica minnet ama işyerine git gel yapsan iş yetişmez. Uzak yerlerdeki binalara gidiyorsun temizlik yapmaya, iş yetişmediğinde 5’ten sonraya kalıyorsun. Orda da mesaiyi elden veriyorlar. Mesai de çok komik bir ücret; 5 katlı binayı temizlediysen 5 TL, 4 katlı binaya 4 TL gibi...
Çalışmaya başladığından bu yana sağlık açısından durumun nasıl?
Kovalarla 5 kat aşağı in çık yapıyorsun, dizlerim çok ağrıyor artık. Bel fıtığı, kol ağrıları bizim işlerde çok yaygın. Fibromiyalji hastalığım vardı, daha da arttı burda çalıştığım sürede.
İşten neden ayrıldın?
Şöyle biz bu zamana kadar resmi tatil günlerinde çalışır, ama çalıştığımıza dair imza atamazdık. 23 Nisan’da yine aynı şekilde çalıştırıp işe gelmemiş gibi göstermeyi planlıyorlarmış. Biz de arkadaşlarla sözleştik, birlik olalım, ‘ya imza atar öyle çalışırız ya da o gün bize de tatil olur’ diyelim dedik. İşveren bunu duymuş, herkesin olduğu ortamda bi dünya laf etti. ‘Çalışan bu koşullarda çalışır ya da çeker gider kapı orada’ diye. Biz de hep birlikte işyerinden çıktık, sonra bir grup arkadaşımız geri döndü. Ev borcu olan, çocuk okutan arkadaşımız var. Ben geri dönmeyen bir kaç işçiden biriyim. Yani işten atılma değil de kendi isteğimizle çıkmış gibi olduk ama bu duruma mecbur bırakıldık.
Neden geri dönmedin?
Çok ağrıma gidiyordu artık. Mesela herhangi bir şeye itiraz ediyorsun, hemen aşağılıyorlar. Hiçbir değerin yok. Çalışmaya gittiğimiz binalara bizi arabayla götürüyorlar, üst üste, kucak kucağa gidiyoruz. Bu olay olmadan bir kaç gün önce yine uzak bir yere çalışmaya gittik, dönüşte müdürü aradım ‘arabaya sığmıyoruz ikinci aracı gönderin’ dedim. Müdür bana ‘kovalarınızı kucağınıza alıp sıkışın’ dedi. Biz de inat ettik yürüyerek döndük ofise, ellerimiz buz tutmuştu. Bu olay gibi bir sürü şey yaşanıyordu, artık katlanmak istemedim. Şimdi yeni bir iş bakıyorum.
İlgili haberler
‘Kreş’in önemini bir de kadınlara sorun!
Kreş kadınlar için oldukça önemli. Hem geçim derdine derman, hem çocukların psikolojisi ve gelişimi...
Köleliğe isyan... Başka bir dünyaya özlem...
Yan yana gelmenin, birlikte hareket etmenin kazanımlar doğurduğunu gördüğümüz bir yerel seçim sonras...
Yan yana geldikçe ortaklaşıyoruz
Kadınlar şiddet sarmalının o kadar ortasında bırakılmış ki sohbet kıdeme gelemiyor bile.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.