İMES’te kadın işçi olmak: Taciz, fazla mesai, düşük ücret karşısında mücadele arayışı
İMES’te çalışan kadın işçiler kötü çalışma koşullarının yanı sıra tacizden de bıkmış durumda. Tüm zorluklara karşın mücadele ve yan yana gelmek kadın işçiler için artık tek çıkış yolu olarak görülüyor

Ümraniye Dudullu’da bulunan Metal Eşya Sanayiciler Sitesinde (İMES) 1050 civarında iş yeri ve atölyede, işçilerin yemek yedikleri lokantalarda, börekçi ve pastanelerde, iş yeri yemekhanelerinde, iş yeri sekreterliklerinde, muhasebe ve mali müşavirliklerde onlarca, yüzlerce kadın işçi çalışıyor. Aynı zamanda metal atölyesi ve orta büyüklükteki iş yerlerinde de çok sayıda kadın işçi var. Kadın işçilerin çalıştığı Mega Plast, Metal Teknik Döküm ve Roteks Motor’da ve bahsi geçen diğer iş yerlerinde çalışan kadın işçilerle konuştuk.

‘METAL TOZ, KİMYASAL GAZ İÇİNDE ÇALIŞIYORUZ’

Sevilay Kantaş, 2 yıla yakındır buzdolabı üreten Roteks Motorda çalışıyor. Dökümhanenin ve motorların üretildiği iki bölümün daha önce aynı binada olduğunu, makinelerin, döküm kalıp matkaplarının sağır edici gürültüsünden, döküm ham maddelerinin tozlarından sağlıklarını yitirmek üzere olduklarını söylüyor. “5 yaşındaki çocuğumu bırakıp çalışıyorum. 1 yıl işsiz kaldım. Bu iş yeri yeniydi, işçi alıyordu. Balıklama atladım. Çalışma koşulları çok ağır. Koruyucu ekipman sıfır. Küçük metal parçaları, toz zerrecikleri yutuyoruz. Koruyucu ekipman isteyince ‘İşine bak, çalış’ diye bir de azar işitiyoruz. Bunu sona erdirecek bir sendika, bir örgüt, parti olmazsa vah halimize.”

Sevilay OSB’de de İMES’te de kadın işçilerin tercih edildiğini anlatıyor; “Uysal, her dediğimizi yapar, zaten mecburlar deyip istedikleri gibi çalıştırıyorlar. Fazla mesai parasıyla ancak 3 bin lira geçiyor elime. Tacize, tehdide maruz kalıyoruz. Azıcık makyaj yap, biraz giydiğin elbiseler göze batsın iş yerinde de sokakta da otobüste de tacize uğramanın vesilesi yapılıyor.”

ASGARİ ÜCRET, AZARLANMA, HAKARET…

Aynı iş yerinde çalışan Sakine Erdem ise daha önce çalıştığı fabrikadan hem düşük ücret hem de tacizden dolayı ayrıldığını, aylarca iş bulmak için gezdiğini söylüyor. “Burayı bulunca sevinmiştim. Asgari ücretle işe başladım. Fazla mesai bordrolarımıza yansımıyor. SGK ve bir öğün yemeğin dışında hiçbir hakkımız yok. Çay paydosunda 2-3 dakika geçti diye yarım saat geç bıraktırıyorlar bizi. İşitmediğimiz azar hakaret kalmıyor. Genç kızların tamamı özellikle de göçmen, mülteci kadınlar taciz ediliyor. Utanmasalar soyunma odalarına kadar girecekler. Sürekli tedirginiz. Sesimizi çıkarmayınca bu utanç verici çalışma koşullarına mahkûm oluruz. Uyanmazsak, mücadele edip birleşmezsek hiçbir hak elde edemeyiz. Kadın işçiler olarak birleşirsek inanın yapamayacağımız hiçbir şey yok.”


YARI AÇIK CEZAEVİ KOŞULLARI

İMES C Blokta bulunan Mega Plast’ta 1 buçuk yıldır çalışan Gönül Yürekli, İMES’te hiçbir işyerinin 8 saate uymadığını, patronlar nasıl isterse öyle çalıştıklarını söyleyerek “İMES yarı açık cezaevi gibidir” diye tarif ediyor koşulları. “Küfür, argo konuşmalarının arasında gözleriyle taciz ediyorlar bizi. Geçim için, çocuklarımız okusun, bir kap yemek yesin diye katlanıyoruz. Zam teklifi edemiyoruz, bir hak istediğimize bizi pişman ediyorlar. Patronlar elinden gelse arabalarını bize yıkatacaklar. Lokantaya gidip yemek yerken tedirginlikle gidiyoruz. Baş kaldırmazsak, birleşmezsek inanın her geçen gün daha beter oluruz. Ama artık bıçak gırtlağımızda.”

Aynı iş yerinde 1 yıldan fazladır çalışan Menekşe Bayramoğlu ise yorgunluğunu şöyle dile getiriyor: “5.30’da kalkıyorum, Kazım Karabekir’den buraya geliyorum. Yarı uykulu pis bakışlar arasında, gece karanlığında hele kış aylarında eve gitmek, trafikte kalmak ölüm gibi. Eve gidip bir çay içmeden, çocuğuma sarılmadan uyuyorum. Bu da hayat mı?”

Metal teknik dökümden Nurten Özkan ise, mülteci kadın işçilerle aynı iş yerinde çalışırken çok kötü şeylere tanık olduğunu, asgari ücretin altında çalıştırıldıklarını, yemeğe giderken göçmen kadınlara “sokak kadını” gibi davranıldığını anlatıyor, sinirleniyor. “Çelik tencere, metal eşya üretiminde çalışıyoruz, pas, kir, metal tozu yutmaktan, kullandığımız lavabo ve tuvaletlerden, soyunma odalarından birçok bulaşıcı hastalığa yakalandık. İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbiri yok. Uyduruk maske ve elimizi yakan dezenfektanla bizi kandırıyorlar. Hepimiz asgari ücrete çalışıyoruz. Yeni asgari ücreti bize vermezler. Mülteci-yerli demeden bir dernekte, bir sendikada birleşip örgütlenmekten başka çaremiz yok.”


YEMEKHANE İŞÇİSİNİN YEMEK YEMEYE ZAMANI YOK

İMES C blokta lokantada çalışan Zübeyde Yılmaz, sabah 7’den akşam 18.30’a kadar yemek yaptığını, bulaşık yıkadığını, kuruladığını, sürekli suyla iç içe olmaktan, cereyana maruz kalmaktan bel fıtığı ve sistit olduğunu, doktora bile gidemediğini, idrar yolu enfeksiyonuna yakalandığını anlatıyor. 3 yıldır aynı işyerinde çalışmasına rağmen 3200 lira alıyor. “12 saat çalışıyorum. Mecburum. İşçi değil sanki köleyiz. İstedikleri kadar desinler 4 bin 250 lira oldu asgari ücret. Patron ‘Bu parayı yatırırım ama 3 bin 500 liranın üstünü geri alırım’ diyor. SGK primimizin yatırıldığından emin değiliz. İlkokula giden kızımı bırakıp sabahın köründe işe geliyorum, gecenin karanlığında zar zor eve dönüyorum. Bu vicdana sığar mı? Yorgunluktan dizimde, belimde derman yok. İş bulmak için çalmadığım kapı kalmadı. Burayı bile zor buldum. İşsizlik sopası bizim sırtımızda. Ne hak var ne hukuk. Bir çıkış yolu olmazsa, hükümet değişmezse, denetim olmazsa biz ölüp gideceğiz burada.”

HER AN TACİZLE BURUN BURUNA

Aynı lokantada temizlik yapan, bulaşık yıkayan, yemek malzemelerini hazırlayan, çöp döken, iş yerlerine paket yemek servisi yapan Nevin Dikme ise en çok lokantada artan yemekleri ve ekmekleri paketleyip evine götürmekten üzüntü duyduğunu belirterek “İnsan yerine konulduğumuzu düşünmüyorum” diyor. Bir de yaşadığı tacizlere öfkeli: “Bize laf arasında eksik etek hitabını kullananlar var. Özel hizmetçi gibi muamele eden patronlar var, evli misin, dul musun, kaça çalışıyorsun, benim oraya gel iyi maaş veririm yollu ifadelerle bize metres gibi davranan insanlara hizmet etmek çok dokunuyor bana. Sadece pazar izinliyiz. O gün de çocukların bakımı, ev temizliği derken dinlenmeden tekrar işe geliyoruz. Akrabamıza bile gidemiyoruz. İMES’te kadın işçi olmak akla karayı seçmektir. İnanın hayatımızdan bıkmış durumdayız. Antidepresan ilaçlarla duruyoruz.”

*İşçilerin isimleri değiştirilmiştir
Fotoğraflar: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Haydi fırtınanın en önüne

Bu ay ülkenin dört bir yanında ve her alanda haklarımızı savunmak ve daha fazlasını talep etmek için...

Sabrımız yüzde hiç, artık serde mücadele var

İkilem basit: Sürünerek hayatta kalmak mı, insanca yaşamak mı? İlk seçenek her gün daha fazla yoksul...

İşçi Semra’nın sorgulamaları: Yarı aç yarı tok, ne...

Metal işçisi Semra’nın evinde soba tütmüyor, evi de iş yeri de ısınmıyor… İzin yapmak, dinlenebilmek...