Ez ji jiyanê têm û diçim min tiştek fêm nekir*
Hiç kitap okumadığını, tatile gitmediğini, tiyatro ve sinema salonu görmediğini söylüyor: 'Kendim için, Hamdiye için bu yaşa kadar hiçbir şey yapmadım.'

Bu başlığı seçerken zorlanmadık. Hamdiye Ertaş’ın uzun yaşamının kısacık özeti bu başlık. Yaşlı bir Kürt kadının kendisine uzatılan mikrofona kurduğu cümle. Gelin yaşadığı hayatı ondan dinleyelim.

Çocukken çocuk sahibi olmak… Yanı başımızda, bir televizyon ekranında, bir gazetenin üçüncü sayfasında ne çok duymuşuzdur bu hikayeleri. Hamdiye Ertaş da onlardan biri. 16 yaşında evlenmiş. 17 yaşında anne olmuş. Nasıl evlendiğini, nasıl bir çocukluk geçirdiğini hatırlamadığını söylüyor. Çünkü 12 yaşında evde başlayan terzi mesleğine durmadan duraksamadan devam ediyor. Biz de işlettiği dükkanda buluşuyoruz.

Hiç kitap okumadığını, tatile gitmediğini, tiyatro ve sinema salonu görmediğini söylüyor. “Kendim için, Hamdiye için bu yaşa kadar hiçbir şey yapmadım” diyor. Yaşanan bu hayata hangi soru sorulur, bilemedik. Röportaj yapmaya gittiğimiz ortam, çay içip dertleşmeye dönüşüyor. Bazen susup, bazen gülüyoruz.

Evlendiğinde kalabalık bir ailede yaşadığını söylüyor. “Bırakmadılar kendim için bir şey yapayım” diye ifade ediyor. Geçmişi hatırlamak istemiyor. “Hep ezildim, hâlâ eziliyorum. Neler çektiğimi ben bilirim” diyor, unutmak için bu yaşta çalışmaya devam ediyormuş.

‘KADINLARIN ÖNÜNDE ÇOK BARİYER VAR’

Genç yaşta eşini kaybedince 6 çocuğu büyütmek de ona kalmış, yetim bir çocuğu da o büyütmüş. Hasta olduğu halde hasta olduğunu kimseye söyleyememiş, zorluklar içinde hep yalnız kalmış. “Geçmişe dair keşkelerin var mı?” sorumuzu “Keşke evlenmeseydim, çocuk yapmasaydım” diye yanıt veriyor.

“Kendi başıma bir ev tutup, çalışıp ayaklarımın üzerinde durmama izin vermediler. Kaynanam evden taşınacağımızı duyunca kıyameti koparmıştı” diye devam ediyor. Bunca zorluğa rağmen 90’larda İşçi Partisi’nde milletvekili adayı olmuş, aldığı bin küsur oya sevindiğini söylüyor ve devam ediyor: “Kürt kadın vekilleri görüyorum, siyaset yapan kadınları görüyorum. Onları hayranlıkla izliyorum. Herkesin eline fırsat geçmiyor. Ama kadınlar mutlaka siyasetin içinde olmalı. Kadınlar ezilmesinler, çalışsınlar, evde kapalı kalmasınlar. Evlenince eş, evlenmeyince aile engelliyor. Kadınların önünde çok bariyer var.”

Sohbet sohbeti açıyor. Gülümsemesi içimizi ısıtıyor. “Senin bir fotoğrafını alabilir miyim?” diye sorunca çok seviniyor. Kızına dönüp “Nursel nasıl gözüküyorum, güzel miyim?” diye soruyor.

*Geldim gidiyorum, hayattan hiçbir şey anlamadım.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Görmemeye alıştığımız yerlerden bir genç kadın

Yeşim'le tanıştıktan sonra oturmak için sözleştik. Bebek bakımı, ev işleri ve kaynanasının izin verm...

Biz nasıl nefes alacağız?

'Özel çocuklarımızla birlikte toplum tarafından dışlanmış olduğumuz için parka gitsek ayrı, yakın bi...

Her kitap ayrı bir tecrübe

‘Kitap okumayı unutan bir insanın kitaplara olan ilgisini artırmayı başarmıştı yoldaşlarım. Nasıl iy...