Ben bu kadınlarla artık her yere yürüyeceğim!
Çocuklarının okulunun deprem nedeniyle hasar görmesiyle başlayan destek arayışı Hanıma’yı Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği ile tanıştırdı. Hanıma, artık bambaşka bir kadın… Neden mi?

Hikayeme “ben” diye başlamak istiyorum. Çünkü benim için Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği öncesi ve sonrası var. Dernekle tanışmama vesile olan olayı paylaşayım önce. İstanbul’da Eylül ayında yaşanan 5.8’lik depremden çocuklarımızın okuduğu Ergenekon İlkokulu da hasar görmüştü. Çocuklarımız okullara dağıtıldı. Kardeşler iki farklı okula gönderilmişti örneğin; giriş çıkış saatleri aynıydı, yetişemiyorduk çocukları okula götürüp getirmeye. Bize bir ücretsiz servis bile vermiyorlardı. Ben ve benim gibi bine yakın veli ve öğrenci mağdurduk.Umutsuzca çare ararken, herkes bize sağır kör olmuşken, bir kadın arkadaşımız “Arkadaşlar burada bir kadın dayanışma derneği var, oraya gidelim, onlar bize yardım eder” dedi. 20 kadın toplanıp gittik. Kapıda 3 kadın bizi karşıladı. O kadar sıcak geldiler ki bize, dertlerimizi dinleyip kendi dertleriymiş gibi davrandılar. Aralarında bir kadın vardı, dernek başkanıymış. Adının Adile olduğunu öğrendim. Adile konuştukça anlattıkları bana çok mantıklı geliyordu. Ben de arada söz alıyordum. İlk defa böyle bir yere gelmiştim. Duvardaki yazılar, fotoğraflar çok dikkatimi çekmişti. “Kadın kadının düşmanı değil, kadın erkek eşittir” ve buna benzer bir sürü kısa kısa yazılar… Oradaki kadınların duruşu, konuşması, gülüşü bile farklı geliyordu bana, güven veriyordu. Bize destek olmaya çok hazırlardı.

İKİ KİŞİ DE OLSAK O EYLEMİ YAPACAĞIZ!
Günler geçmiş olmasına rağmen okul bize ne bir bilgilendirme yapıyor ne de sorunlarımız konusunda destek oluyordu. Ses seda olmayınca Milli Eğitim Bakanlığına sesimizi duyurmak için eylem kararı aldık. Dernek de bize yardım edecekti. Çünkü birçok hakkımızı bilmiyorduk. Bizim daha sağlam adımlar atmamız için yardıma, bilgiye ihtiyacımız vardı. Bizi yalnız bırakmadılar.

Yürüyüşü yapacağımız gün birçok arkadaşımız katılmaktan vazgeçti. Bende umutsuzca Adile’yi aradım, “Vazgeçtiler, nasıl yapacağız, biz de vazgeçelim” dedim. Adile “Hayır, bu seni yıldırmasın, iki kişi de olsak biz bu eylemi yapacağız” dedi ve (o an bunu ona diyemedim ama şimdi söylüyorum) kendi kendime dedim ki “O yolun yoldaşı siz olun, ben sizinle her yere yürüyeceğim.”

O gün bizimle beraber bütün baskılara rağmen yüzlerce kişi çocuklarımız için yürüdük. Yürüyüşümüz ses getirdi. İlçe Mili Eğitim Müdürlüğü müfettişlerini bizimle toplantı için gönderdi ve o günde bizi yalnız bırakmadı dernek yöneticileri. Toplantıya saat 9:00 deyip 11:00’de başladılar. Müdür Bey toplantıda dedi ki “Okulumuzun kolonlarını güçlendirdik, Herhangi bir depremde çöksede daha az ölüm olacak”! Bu açıklama hepimizi isyan ettirdi. 1800 öğrenci hâlâ o yıkık okulda eğitim görüyor. Çökerse daha az çocuk ölecekmiş! Okul sorunu böylelikle biter mi? Bitmedi elbette…

KİM NE DERSE DESİN, BEN BU YOLDAN DÖNMEYECEĞİM
Ben çevremdeki siyasi baskılara, tepkilere rağmen derneğe gitmeye devam ediyordum. Kafamda bazı soru işaretleri vardı. Biz mahallemizde şiddete uğradığı için intihar eden Eda Çakar için basın açıklaması yaptığımız gün öğrendik ki, arkadaşımın kardeşi şiddete uğramış, kolu, parmağı kırılmış, kadın baba evine bırakılmış, çocuğu da ondan koparılmıştı. O gün arkadaşım o pankartı sadece Eda için değil, şiddete kurban verdiğimiz bütün kadınlar adına ve kendi kardeşi adına kaldırdı. O gün onu o şekilde görünce “Evet kim ne derse desin ben bu yoldan dönmeyeceğim, çünkü şiddet başka evlerde değil, yanımda yakınımda yaşanıyor” dedim. Babamın beni arayıp “Sen şiddet mi gördün de kadın derneğine üye oldun?” demesi, annemin “Kızım elini ayağını öpeyim, çık o dernekten, bizi rezil ediyorsun” demesi, eşimin akraba çevresinin “Karının ne işi var orada, bizim de başımızı belaya sokacak” demesi umrumda olmadı. Eşimin de desteği oldukça ben bu yoldan asla vazgeçmeyeceğim.
Artık bilinçli, haklarını bilen, biriyle konuşurken iletişimini düzgün kurabilen bir kadınım. Önceden bizi “Kadınsın sus! Senin işin değil, erkek varken konuşma”, “sakız çiğneme, gülme, makyaj yapma, güzel giyinme” diye baskılıyorlardı. Artık bu gibi baskıları önemsemiyorum. Önyargılarımdan kurtuldum ve eminim ki daha da bilgileneceğim. Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği üyesiyim, çevrem de ailem de bendeki değişimin farkındalar ve alıştılar, alıştırdım :)

İlgili haberler
Van’dan bir ses yükseliyor: Susmak yok!

Van’dan 4 kadın sesleniyor bize. Bu 4 kadın memleketin halini de kadınların direncini de ortaya seri...

Okul öncesi öğretmenleri neden hep kadın?

15 yıllık bir anaokulu öğretmeni soruyor: ‘Neden anaokulu öğretmenleri hep kadın? Neden üniversitede...

Çocuklar, korkmayın! Bizim gücümüz, sizin hakların...

‘Önce kendime güvenmeyi, sonra boyun eğmek zorunda olmadığımı öğrendim. Keşke çocukken bana bunu öğr...