2025 yılı, “aile yılı” olarak ilan edildi. Devlet, genç çiftlerin evlenmesini teşvik etmek için evlilik kredisi gibi destekler sunacağını ifade ediyor. Ancak bu politikalar, aile kurmayı gerçekten kolaylaştırıyor mu? Ekonomik eşitsizliğin yükü altında ezilen gençlerin ve özellikle kadınların deneyimleri, bu sorunun yanıtını gözler önüne seriyor. Bursa’da bir tekstil fabrikasında çalışan Eda’nın hikayesi, bu politikaların genç çiftler için çözümden çok bir çıkmaza dönüştüğünü ortaya koyuyor.
HAYALLERİN YERİNİ KAYGILAR ALIYOR
Eda, nişanlısıyla evlilik kararı aldığında mutluluk ve heyecanla doluydu. Ancak düğün hazırlıklarına başladıklarında, ekonomik gerçekler bu heyecanı hızla gölgeledi. “Bir düğün yapmak için en az 400 bin lira gerekiyor. Düğün salonları yemeksiz 150 bin liradan başlıyor. Yemekli olmasını zaten hayal edemiyoruz. Beyaz eşya, mobilya, gelinlik... Tüm bunları düşününce evlenmek bir hayal oldu” diyor.
Yaşadığı ekonomik zorluklar Eda’nın psikolojisini de derinden etkilemiş. “Öyle bir noktaya geldim ki artık nefes alamıyorum. Psikolojik destek almayı düşündüm, ama bir seans 2 bin lira. Onun yerine taksitlerimizi ödemeyi tercih etmek zorunda kaldım. Bu yükle terapiye bile gidemedim. Nasıl mutlu olacağımı bilemiyorum, her şey sadece borçlar ve endişeler üzerine kurulu” diyerek içinde bulunduğu çıkmazı anlatıyor.
İKİ KİŞİLİK YÜK KADININ OMZUNDA
Eda, evlilik sürecindeki tüm hazırlıkların kadınların üzerine yıkılmasından şikayetçi: “Evlilik dediğimiz şey iki kişinin hayat kurması değil mi? Ama ne hikmetse her iş kadının görevi gibi görülüyor. Çeyizi kadın hazırlar, gelinliği kadın seçer, evi kadın döşer… Herkes ‘Sen yaparsın’ diyor. Peki ya bu yükü taşırken biz ne olacağız? İki kişi mutlu bir hayat kuracağız derken, bir kişi eziliyor.”
Eda, bu sürecin kadınları ekonomik ve duygusal olarak yıprattığını vurguluyor: “Evlilik, kadınların omzuna hem ekonomik hem de manevi yük olarak biniyor. Daha başlamadan tükenmiş hissediyorsun. Ama bu yükü paylaşmak için de hiçbir teşvik ya da toplumsal destek yok.”
EVLİLİK KREDİSİ ÇÖZÜM MÜ, DAHA BÜYÜK BİR SORUN MU?
Devletin sunduğu evlilik kredisi gibi destekler, genç çiftler için bir çözüm olmaktan çok, yeni bir borç anlamına geliyor. Eda’nın bu konudaki görüşü net: “150 bin lira kredi veriyorlar. 400 bin liralık masrafın yanında bu neye yeter? Üstelik bir de geri ödeme şartları var. Yani daha düğün yapmadan borçla evliliğe başlıyorsun. Bizim ihtiyacımız borç değil, gerçek bir destek.”
Eda, borçlandırma yerine çözüm sunacak politikaların devreye alınması gerektiğini söylüyor, “Bu şekilde hem ekonomik hem psikolojik olarak çöküyoruz. Hayalimiz olan bir şey, hayatımızı zindana çeviriyor” diyor.
‘GENÇLERİN ÜZERİNDEKİ BASKI ARTIYOR’
Aile yılı gibi politikalar, toplumda genç çiftlere destek verildiği algısı yaratsa da gerçekler oldukça farklı. Gelir eşitsizliği çözülmeden, yüksek yaşam maliyetleri düşürülmeden, gençlerin aile kurma hayalleri bir çıkmaza dönüşüyor.
Eda, “Bu politikalar göstermelik. ‘Aile kurun, çocuk yapın’ diyorlar ama bunu mümkün kılacak bir destek sunmuyorlar. Çiftler ekonomik eşitsizlikle başa çıkamazken daha fazla borçlanarak nasıl bir gelecek kuracaklar? Bu düzen değişmedikçe aile kurma hayali sadece baskı ve borç anlamına geliyor” diyor.
EŞİT BİR YAŞAM KADINLARIN DAYANIŞMASIYLA MÜMKÜN
Eda’nın yaşadıkları sadece kadınların değil, çiftlerin ortak bir mücadele sürdürmesi gerektiğini de gözler önüne seriyor. “Birbirimizi desteklemediğimiz sürece bu yük hafiflemez. Kadınlar olarak bu sistemin bize dayattığı eşitsizliği kabul etmek zorunda değiliz. Haklarımızı talep etmekten korkmamalıyız. Ancak dayanışma ile bu düzene baş kaldırabilir ve daha eşit bir hayat kurabiliriz.”
Bu sözler yalnızca bireysel bir çabanın değil, toplumsal bir mücadelenin de çağrısı niteliğinde. Kadınlar, ekonomik eşitsizliğe ve toplumsal baskılara boyun eğmeden, daha adil bir sistem için dayanışma içinde olmalı. Daha destekleyici ve eşit politikalar olmadan, aile yılı gibi projeler yalnızca gençlerin sırtına daha fazla yük bindirmeye devam edecek.
Fotoğraf: Pixabay
İlgili haberler
İşçi kadınlar çocuklarını görmeye hasret
‘Fazla mesai yapıyorlar. O da yetmiyor. Üzerine bir de geçinebilmek için ek iş yapan işçi kadınlar,...
Aile yılında arabuluculuk tartışması | Kadınları n...
Arabuluculuk uygulaması zayıfı değil, güçlüyü koruyan bir uygulama olarak ilerlemekte ve yerleşmekte...
İktidarın “aile yılı”: Kadınların yaşamını, emeğin...
Editörümüz Elif Turgut ve Evrensel gazetesinden Zeliş Irmak ile "aile yılı"nı konuşuyoruz.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.