25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından bir kamu spotu yayınlandı. Kamu spotunda, polisin eşi yüzünden “başı dertte olan” kadınların imdadına nasıl hızla yetiştiklerini, sığınmaevine yerleştirdiklerini dinliyoruz kadınlardan. Polisi canlandıran oyuncu “Nasıl gitmeyelim?” diyor yüzünde bir acıma hissi ile. Peki gerçek böyle mi?
HER SEFERİNDE POLİS KAPIDAN DÖNÜYOR
Ben de isterdim yeni yılın ilk dergisine şöyle iç acıcı şeyler yazayım. Ama işini yapmayan Bakanlık, polis karakollarından “Yine mi sen, be kadın!” denilerek şiddet gördüğü evlere geri gönderilen, durumları ne olursa olsun 6 aydan fazla sığınmaevlerinde kalamayan kadınlar oldukça, başka şeyler yazmak pek mümkün olmuyor. Nereden başlasam diye düşünürken, 25 Kasım’da mahallemizde şiddet gördüğü eşi tarafından katledilen İpek’ten başlamanın en doğrusu olacağına karar verdim.
İpek 28 yaşında, 4 çocuk annesi bir kadın. “Neredeyse her gün şiddet görüyordu” diye anlatıyor kız kardeşi. Komşular her gün polis çağırıyor ama reklamdaki gibi İpek’e sahip çıkmıyorlar. Her defasında kapıdan geri dönüyor polis. En sonunda kocası İpek’in canını 4 çocuğunun gözü önünde alıyor.
Sığınmaevinden yeni çıkmış olan Zeynep, başından geçenleri anlatıyor. O da 4 çocuğuyla şiddetten kaçıp sığınmaevine yerleşiyor. Duvarlar nemli, rutubetli; yataklar sürekli ıslak. 13 yaşındaki kızı sığınmaevinde karşılaştığı vakalardan dolayı psikolojik sorunlar yaşamaya başlıyor. Sığınmaevinde 6 aydan fazla kalamayınca Zeynep, şiddet gördüğü eve çaresizlikle geri dönüyor. Kocası ona “kürkçü dükkanı” benzetmesi yapıp eskisinden daha fazla şiddet uygulamaya başlıyor. Zeynep soruyor, “Ben 4 çocukla nereye gideyim? Hani barınabileceğim bir konut, bir de işim olsa belki de kurtulurum.”
‘BENİ KARAKOLA VERMEYİN’
Erkekler kadınları onları çaresiz bırakan sistem sayesinde daha çok eziyorlar. Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğine yapılan başvuruların çoğunda, polisin geç geliyor olması öne çıkıyor. Kadınlar, sığınma talep ediyor. Gereken tüm yerleri arıyoruz fakat polisin gelmesi bazen bir saati buluyor. Kadının kendi evinden aradığını bir düşünün. Acil yardım istiyor fakat gelen giden yok.
Bir de karakollardan dönen kadınlar var. Fırsatını bulmuş ve karakola kadar gitmiş. Ama polis ifadesini dahi almadan geri göndermiş. 55 yaşlarında şiddet gören Fatma’nın hikayesini bu duruma bir örnek. Polis karakolundaki memur şu ifadeleri kullanıyor: “Ya teyze, bu yaştan sonra ne yapacaksın. Git, kocandır azıcık alttan al.” Fatma eve dönüyor ve gördüğü şiddet üzerine kolu kırılıyor. Hastane polisi şikayetini alıp eve gönderiyor yine. Eşini ise ertesi gün akşama doğru ifadeye çağırıyorlar ve ifadeden sonra salıveriyorlar. Yani ceza yok, yaptırım yok. Üstelik kadınlara yanlış bilgiler veriliyor ya da küçümsenerek evlerine geri gönderiliyor.
Bir başka örnek; Derya uyuşturucu kullanan eşinden şiddet gördüğü için karakola başvuruyor. Eşinin karakolda dost olduğu bir polis var. Yarım saat sonra “Karın burada, seni şikayete gelmiş” diyerek haber veriyor. Eşi, Derya’nın kolundan tutarak eve götürüp dövüyor. Derya, “Asla karakola gidemem” diyerek bize başvuruyor, “Ne yaparsanız yapın ama beni karakola vermeyin” diyerek yalvarıyor.
KAMU SPOTU HANGİ GERÇEKLİĞİ ANLATIYOR?
İstanbul’da bunlar yaşanıyorsa küçük yerlerde durumun daha vahim olduğu aslında çok açık. Derneğe gelen şiddet mağduru bir kadının aktardıklarından biliyoruz. Küçük bir ilde, kaldığı sığınmaevinin yerini kocasının polisten öğrendiğini anlatmıştı. Bu yaşananlar kasım ve aralık ayında bize ulaşan kadınların anlattıkları.
Sanki bu kamu spotlarının her yıl bütçe görüşmelerinden önce yayınlanması pek tesadüf değil. İstedikleri kadar maniple etsinler, kadınların yaşadıklarının anlattıklarımızdan fazlası var, eksiği yok. Ne sığınmaevi öncesinde ne de sonrasında kadınlar korunuyor. Yani, yaşananlar Aile Bakanlığının yayınladığı kamu spotunun tam tersi.
ASIL YAPILMASI GEREKENLER KADINLARI GÜÇLENDİRMEK
Şiddeti engellemek için ne yapılması gerektiği belli. Şiddet uygulayan erkeklere ceza verilmesi, karakollarda görevini yapmayan ya da kötüye kullanan polislerin görevden alınması ve yargılanması gerekiyor. Sığınmaevlerinde süre şartının kaldırılması, vakaların durumlarına göre ayrıştırılarak kalması, aynı zamanda sığınmaevi sayısının artması, sığınmaevine gitmek zorunda kalan çocuklu kadınlar için özel alanlar ve çocuklar için sağlıklı yaşam koşulları oluşturulması gerekiyor. Sığınmaevinden sonrası için kadınların hem korunma hem de barınma sorunlarının çözülmesi ve iş, barınma, kreş gibi konularda önceliğin sığınmaevinde kalmış kadınlara verilmesi de yapılması gerekenler arasında yer alıyor.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Aile Bakanının 'reklamını yaptığı' tedbirler şidde...
HEDEP Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanının yanıtlaması için kad...
Aile Bakanlığı bütçesinde kadının adı yok
AKP, kadınların aileden bağımsız varlığını, eşit ve sömürüsüz bir dünya talebini kabul etmiyor. Aile...
Aile Bakanlığı, nafakayı hedefe koyma, kadınları g...
Kadınların güçlendirilmesine ilişkin bir söz etmeyen ama nafaka hakkını hedefe koyan bir Aile Sosyal...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.