Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2024 bütçesi, Plan Bütçe Komisyonunda görüşüldü. Görüşmelere ilişkin notlar, öne çıkanların dışında bütçe taslağının kendisi kadınlar için ne diyor o kısma bakacağız bu yazıda.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2024 Bütçe taslağına şöyle bir göz gezdirdiğinizde, bu ülkede kadının adı olmadığını görüyorsunuz yeniden ve yeniden. Nitekim bu durum, bütçenin misyonuna ilişkin yapılmış olan tanımlamada da kendisini gösteriyor: “Bireyin, ailenin ve toplumsal değerlerimizin korunması, güçlendirilmesi ve geliştirilmesine yönelik bütüncül ve adil sosyal hizmet modelleri geliştirmek ve uygulamak”.
Sekiz başlıklı bütçe kalemleri arasında ayrılan bütçenin miktarı bazında kadının güçlendirilmesi 7. sırada yer almaktadır. Ailenin güçlendirilmesi ve korunması ise ayrılan kaynak açısından 4. sırada. Ailenin güçlendirilmesi için ayrılan bütçe 11 milyar 904 milyon 918 bin lira iken, kadının güçlendirilmesi için tahsis edilen tutar 2 milyar 900 milyon 813 bin lira. Kadının güçlendirilmesi diğer kalemler arasında sondan ikinci sırada. Bu durum, AKP politikalarının Bakanlık bütçesine yansımış hali.
Kadına yönelik şiddetin, iktidarın politikaları sonucu, ülkenin en temel sorunlarından biri olduğunu tüm ülke biliyor ve yaşıyor. Tamamen politik bir sorun olan kadına yönelik şiddet, cinsiyet eşitliğine aykırı söylem ve uygulamalar nedeniyle ülkenin her yerinde her bir kadının yaşayabileceği yaygınlıkta ciddi bir sorun olarak yaşanıyor. Esasen iktidar, bu sorunun çözümüne ilişkin adım atmamakta ısrar ediyor.
Kadının esas kariyerinin annelik olduğu, erken yaşta evlilik ısrarı, en az üç çocuk doğurma yükümlülüğü ve boşanmaları kadınların hayatı pahasına engelleme çabası, AKP iktidarının kadınlara bakışının özeti. Bugün bu ülkede kadınlar boşanabilmek için ölümü göze alacak noktaya gelmiş durumda ve AKP’ nin kadın düşmanı politikaları toplumsal hayatın her noktasında bu durumu daha da vahimleştiriyor.
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun (TKDF) raporuna göre, 2023 yılının ilk 10 ayında 350 kadın, erkekler tarafından katledildiğini not düşelim buraya. Yaşamını yitiren 107’i kadının ölüm nedeni “şüpheli ölüm”, 243 kadının ölüm nedeni ise “kadın cinayeti” olarak kayıtlara geçtiğini de. Kadınları korumayan iktidarın resmi verileri bile tutmadığını da ayrıca ifade edelim. Kadına yönelik şiddetin verileri ancak kadın örgütlerinin araştırmalarıyla çıkarılıyor, tüm ülke buradan takip ediyor durumu.
Kadınlara ilişkin politika üretmekle yükümlü bir Bakanlığın, ülkede kadınların yaşadıkları sorunlar son derece yakıcıyken ailenin ne pahasına olursun korunmasından ziyade kadınlara ilişkin plan, program yapması ve kaynak ayırması gerekirken bunun yapılmamış olduğunu bütçe taslağında görmekteyiz.
KADININ GÜÇLENDİRİLMESİ İKİ BAŞLIKTA ELE ALINMIŞ
Bakanlık bütçesinde kadının güçlendirilmesi başlığı; Kadına Yönelik Şiddet ve Ayrımcılıkla Mücadele Edilmesi, Kadının Toplumsal Statüsünün Geliştirilmesi ve Fırsat Eşitliğinin Sağlanması biçimindeki iki başlıkla ele alınmış durumda.
Konukevlerine ilişkin sayılar, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılıkla mücadele kapsamında etkinliklere katılan ve katılması planlanan kadın sayıları Bakanlık sunumunda özel ele alınmış. Bakanlık bu alana ilişkin sadece bu iki plandan söz ediyor ve kendilerinin konukevi, kadınların ise sığınak olarak tanımladığı mekanlara ilişkin sayılar aslında önlem almaya ilişkin bir planın olmadığını gösteriyor. Bakanlık bütçe teklifinde 2022 yılında 151, 2023 yılının günümüze kadar olan kısmında 159 sığınağın mevcut olduğu bilgisi verilmiş, 2024 yılı için ise hedefin 164 olduğu belirtiliyor. 2025 yılı hedefi 169, 2026 yılı için ise 174 olarak taslakta yer alıyor. Tüm ülke için 2024 yılında 159 olan konukevi sayısının 164 olması planlanıyor. Yani Bakanlığın sadece 5 yeni konukevi açma planı bulunuyor.
Kadına yönelik şiddet ve erken yaşta zorla evliliklerin önlemesi amacıyla uygulanan koruyucu ve önleyici hizmetlerin nitelik ve niceliğinin arttırılacağı ifade edilen bütçe taslağında bunun nasıl sağlanacağına ilişkin yapılmış bir açıklama bulunmuyor. “Kadına yönelik her türlü şiddetin ve ayrımcılığın önlenmesi için toplumsal bilinç düzeyinin yükseltilmesi, verilen hizmetlerin etkinlik ve kalitesinin arttırılması sağlanacak” biçiminde ifade edilmiş noktalar ise kadına yönelik ayrımcılığı yok etmek gibi bir çabanın asla gerçek olmadığı verili bilgisinin karşısında anlamsızlık dünyasında asılı kalıyor.
Öte yandan, 6284 Sayılı Kanun’un uygulanmasına ilişkin proje hedeflerinden söz eden taslakta bu hedefe dair bir açıklama yapılmamış olduğu görülüyor. Bu alana ilişkin yaşanan ciddi sorunlar dikkate alındığında, uygulamaya ilişkin sorunların kollukta, mahkemelerde ve her alanda çözülmesine ilişkin bir kaynak ayrılmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki 6284 sayılı Yasa’nın İstanbul Sözleşmesi’nden sonra hedefe konulduğu bir ortamda, taslakta birkaç cümle olarak yasadan söz etmek kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığa karşı mücadele etmek anlamına gelmiyor.
Kadının Toplumsal Statüsünün Geliştirilmesi ve Fırsat Eşitliğinin Sağlanması başlığında “Kadınların toplumsal hayatın tüm alanlarında hak, fırsat ve imkanlardan eşit biçimde yararlanmalarını ve güçlendirilmelerini sağlamak amacıyla; eğitimin tüm kademelerine tam erişim ve etin katılımları, sağlık bilincinin arttırılması, çalışma hayatında değişen iş gücü dinamikleri doğrultusunda ekonomik hayatta söz sahibi olmaları, karar alma mekanizmalarında yerel ve ulusal düzeyde temsilin arttırılması ve karar süreçlerine etkin katılımları ile medyada temsilinin güçlendirilmesi konularında çalışma yürütülmesi” amacından söz ediliyor.
KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ SADECE BİR BAŞLIK
Kadınların erkeklerle eşit olmadıklarını her fırsatta tekrar eden iktidarın politikaları düşünüldüğünde bu başlığın bütçe taslağında sadece “bir başlık” olarak yer aldığı görülüyor: Programın hedefi “Kadınların karar alma mekanizmalarında daha fazla yer almaları, istihdamın artırılması, eğitim ve beceri düzeylerinin yükseltilmesi ve medyada temsilinin güçlendirilmesi” olarak belirtilmiş olsa da bu kapsamda sayılan etkinlikler ve eylemler ise şöyle sıralanıyor:
■ Kadın konukevinde işe yerleştirilen kadın sayısı; 2022 yılında 585, 2023 yılı toplam hedefi 500, 2024 yılı 550 olarak belirlenmiştir.
■ Kadın konukevinde meslek kurslarına yönlendirilen kadın sayısı 2022 yılı için 2.337, 2023 yılı toplam hedef 1700, 2024 yılı için 1800.
■ Kadının güçlendirilmesine ilişkin uygulanan proje sayısı 2022 yılında 41, 2023 yılı hedefi 17, gerçekleşen 15, 2024 yılı hedef 14’tür.
■ Kadının güçlendirilmesine ilişkin farkındalık eğitimine katılan kişi sayısı, 2022 yılında 101 bin 3 iken 2023 yılı hedefi ve gerçekleşen sayı 69 bin 930 olarak verilmiştir. 2024 yılında ise 28 bin 360 kişinin hedeflediği belirtilmiştir.
■ Mesleki eğitim programlarına katılan kadın sayısı 2022 yılında 5 bin 768 olarak gerçekleşmiş, 2023 yılı planı 72 bin 472 olmasına karşın gerçekleşenin bin olduğu belirtilmiş ve 2024 hedefi olarak 28 bin 360 sayısı konulmuştur.
Rakamlardan görüleceği üzere çok sınırlı sayıda olan sığınaklarda barınan kadınların da çok sınırlı bir kısmının katıldığı meslek eğitimleri, işe yerleştirme oranları söz konusu. Bir kez daha vurgulamak gerekli; kadın konukevinde işe yerleştirilen kadın sayısının 2024 yılında 550 olmasını hedefleyen bir Bakanlık bütçe taslağı söz konusu. Saydığımız etkinlik ve programların bir kısmında 2022 yılı verilerinden daha az rakamların hedeflenmekte olduğu da çok dikkat çekici bir durum olarak karşımızda duruyor.
DİSK Genel İş’in 2023 Kadın Emeği Raporuna göre, Türkiye geneli kadın istihdamı halen erkek istihdamının yarısı kadar. İstihdamda cinsiyet açığı yüzde 36,4’ü buluyor. Son 5 yılda kadın istihdamı sadece 1.9 puan artabilmiş. Türkiye’de 12 milyon kadın bakım emeği, ‘ailevi’ ve kişisel sebeplerden ötürü çalışma hayatına dahil olamıyor. Çalışan kadınların ise yüzde 32,5’i kayıt dışı çalıştırılıyor. 3,3 milyon kadın sosyal güvenceden yoksun bir biçimde çalıştırılıyor. Tam zamanlı çalışan kadınların yüzde 25,6’sı kayıt dışı istihdam edilirken yarı zamanlı çalışan kadınların yüzde 68,1 kayıt dışı çalıştırılıyor.
Kadınların esas kariyerinin annelik olduğunu her fırsatta tekrar eden AKP iktidarı bir süredir kadın istihdamını aile ile uyumlu iş yaşamı biçiminde tanımlıyor. Bu sistem, kadınlar için güvencesiz, kayıt dışı, sendikasız hatta sigortasız, düşük ücretle, esnek çalışma anlamına geliyor. Kadınların çalışmasını “aile bütçesine katkı” olarak tanımlamakta olan ısrar, sermaye için büyük bir olanak haline geliyor. Esnek, parça başı, evden çalışma sistemleri kadınlar için köleliğin yeni bir biçimini doğururken, işçi sınıfına yönelik saldırıların temel bir zemini buradan kurulmaya çalışılıyor.
AKP iktidarının sınıfsal karakterini net tarif eden bu çalışma biçimi; Bakanlığın örgütlediği aile çalıştaylarında, yeni açıklanan Orta Vadeli Programda da somut bir şekilde yer buluyor. Orta Vadeli Programın politika ve tedbirleri içeren 28. maddesinde kadınlar, gençler ve engelliler için “kadın, gençler, engelliler başta olmak üzere çalışma hayatına kalıcı katılımı sağlamayı teminen esnek çalışma biçimleri yaygınlaştırılacak” deniyor.
AKP ısrar ve inatla kadınların eşitsiz hayat koşulları, cinsiyet rolleri nedeniyle iş yaşamına, toplumsal hayata erkeklerle aynı düzeyde katılamamasına dair bir şey demiyor. AKP iktidarının muhafazakar politikaları bu durumu yaratmakta, yeniden üretmekte ve güçlendirmekte. Kadınların esas kariyerinin annelik olduğu vurgusu, aile ile uyumlu iş hayatı tanımları, üç ve hatta daha çok çocuk dayatması, erken yaşta evlilik vurguları kadınların eşit iş yaşamına sahip olması olanaklarını zayıflatırken kadınlara esnek, yarı zamanlı, güvencesiz, düşük ücretli bir çalışma yaşamı sunulmaktadır. AKP sınıfsal karakteri gereği “sermaye ile uyumlu iş yaşamı” planlamak hatta bunu dayatmaya çalışırken kadınlar için tek çalışma biçimi bu gibi anlatılıyor. Çocuk bakımının sadece kadının sorumluluğu olarak tanımlanmaması, kreş olanaklarının sunulması gibi atılabilecek adımlardan ısrarla geri duruluyor. Bu şekilde çalışmanın, kadınlar için asla tek başına bir yaşam kuramamak demek olduğunu da hepimiz biliyoruz.
Bakanlık bütçe taslağının bununla tamamen uyumlu olduğunu görüyoruz. Eşitsizlik ve ayrımcılığı gidecek hiçbir önlem ve mücadele yöntemi içermeyen bütçe taslağı, doğal olarak bu alana ilişkin bir harcama kalemi de içermiyor.
Bakanlık bütçesinin esas temelini en başta belirtmiş olduğumuz üzere ailenin korunması ve güçlendirilmesi oluşturuyor. Nitekim bütçe taslağı bu başlıkla da başlamaktadır. Ailenin korunması ve Ailenin Güçlendirilmesi isimli iki başlıkla ele alınmış olan konu bu iki bölümün de alt başlıklarıyla taslakta yer alıyor.
DİYANET SIĞINMAEVİNDEKİ KADINLARI EVLİLİĞİ SÜRDÜRMEYE İKNA EDİYOR
Ailenin korunması kapsamında sayılan faaliyetler aile danışmanlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması ile başlıyor. Aile danışmanlığı sisteminin Bakanlık tarafından boşanmalarının engellenmesi gibi misyonla sunulmuş bir hizmet olduğunu tam da bu noktada hatırlamak gerekli. Tüm illerde il müdürlükleri bünyesinde sürdürülen bu sistemde amaç; boşanmaları engellemek ve kadınları çok ciddi sorunlar yaşıyor da olsalar evlilikleri sürdürmeye ikna etmek. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığının çok uzun zaman önce başlatmış olduğu kadın sığınma evlerine manevi danışman adı altında din görevlisi görevlendirilmesi uygulaması devam ediyor. Burada da amacın sığınakta kalan kadınları evliliklerini sürdürmeye ikna etmek olduğu Diyanet İşleri Başkanlığı sitesinde açıkça yer alıyor.
Bütçe taslağında aile destek programı ile 2024 yılı hedefinde ulaşılacak hane sayısı önceki yıllara göre daha az görünüyor. Ekonomik göstergelerin daha da olumsuz olacağı belli olan 2024 yılı için rakamların güncellenmesi ve daha çok haneye söz konusu desteğin ulaştırılması gerekirken bunun aksi bir bütçe planlaması yapıldığı görülüyor. Söz konusu program kapsamında yapılan ödemelerin de son derece düşük olduğunu da belirtelim. 850 lira ile 1250 lira arasında, çocuklar olması durumunda 350 lira ile 650 lira arasında bir ödeme daha yapılıyor.
Ailenin güçlendirilmesi başlığı altında sayılan eğitimler aile eğitimi, evlilik öncesi eğitim gibi başlıklar. Doğum yardımı bu başlık altında sayılmış olup, doğum yardımından 2022 yılında yararlanan kişi sayısının 816 bin 192, 2023 yılı için gerçekleşen tahmini rakamın 600 bin olduğu belirtilmiş, 2024 yılı için yararlanması beklenen kişi sayısı 580 bin olarak belirtilmiştir. Doğum yardımı tek seferlik olarak, birinci çocuk için 300 TL, ikinci çocuk için 400 TL, üçüncü ve sonraki çocuklar için 600 TL’dir. Bu miktar da son derece yetersiz ve doğum masrafları düşünüldüğünde hiçbir derde derman olamayacak bir meblağ.
Aynı bölümde dinamik nüfus yapısının korunması, genç yaşta evlilik ve çocuk sahibi olma başlığı mevcut. Bu durum dün Meclis Genel Kurulunda kabul edilen Aile ve Gençlik Fonu ile de kamuoyunun bir kez daha gündemine gelmişti. Gençlerin evlenmesi, hemen çocuk/çocuklar yapmasını isteyen, bunun için özel kredi yasaları dahi çıkaran iktidar bu bakış açısını Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesine de yansıtıyor.
KADIN BAKANLIĞI KURULSUN!
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesini Bakanlığın görev alanına giren tüm konular açısından ayrıntılı incelemek, ayrıntılı değerlendirme yapmak gerekli. Konunun alanda uzmanları muhakkak ki yapacaktır da. Ancak kadınlar açısından yapmış olduğumuz değerlendirmede ayrı bağımsız bir kadın bakanlığının ne kadar büyük ve zorunlu bir ihtiyaç olduğunu bir kez daha belirtmek zorunlu. Engellilerden, yaşlılara, sosyal yardım alanlarından, çocuklara hayatın çok ama çok önemli noktalarına dair görev almış bir Bakanlığın bu kadar geniş bir çerçevede planlama yapması, her bir alana layığıyla eğilmesi mümkün değil. O nedenle kadın bakanlığı kurulması talebi son derece önemli ve güncel bir talep olarak varlığını sürdürmektedir.
Kadını bütçesinin temeline almayan, ailenin korunmasını ve güçlendirilmesini temel çıkış noktası olarak vurgulayan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2024 bütçe taslağı, kadınlara dair hiçbir şey demeyen, ayrımcılık, eşitsizlik, kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri, çalışma yaşamındaki toplam sorunlara dair bir çözüm önermiyor. Kadınların yaşadıkları sorunlara aile dışında bir yerden bakmayan Bakanlık, 2024 yılında da kadınlara ailenin bir parçası olmaktan başka bir şey önermiyor.
AKP ve müttefiki olan partilerin, aile hukukunun yeni baştan düzenlenmesi adı altında kazanılmış haklara yönelik yasal saldırıları hazırlamakla meşgul oldukları ve bu meşguliyeti her fırsatta ilan ettiklerini düşündüğümüzde 2024 yılında iktidarın kadınların derdine derman olmayı bırakalım tam tersini yapmaya niyetli olduğunu da tam buraya not düşmüş olalım. 2024 yılı bütçesinde kadının adı da yok kendisi de özetle.
Fotoğraf: Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı
İlgili haberler
Aile Bakanlığı bütçesinde kadına ayrılan pay binde...
Meclis'te Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen Aile ve Sosyal Hizmet Bakanlığı bütçesinde kadının gü...
Aile ve Gençlik Fonu kadın yoksulluğuna çözüm aile...
Aile ve Gençlik Fonu Meclis Genel Kurulunda tartışılıyor. Söz alan milletvekilleri fonun gençliği ve...
Orta Vadeli Programın esnek çalışma gerçeği: ‘Bu b...
Orta Vdeli Programda da Aile Şurasında da kadınlara 'iş ve aile yaşamının uyumu' denerek dayatılması...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.