Ah güzelim Nevruz…
Bu düzen çok görüyor Nevruzlarımıza canı ne istiyorsa onu yapabildiği bir emeklilik hayatını… Nevruz 65 yaşında ve hâlâ geçim derdiyle çalışmaya devam ediyor.

Memleketin her gününü bir gün önceden zor hale getiren koşullar bir yandan, yaşam gailesi öte yandan… Bazen sırtımızdaki kambur büyüyor, altından kalkmak zorlaşıyor gibi hissetmiyor muyuz? İşte öyle günlerden birinde, çiçek gibi bir sima çıkıveriyor karşıma. Gülüşü kendinden güzel. “A guzum, elimiz ayağımız tutuyor çok şükür, çalışır hallederiz ne olacak” diyor 65 yaşındaki daha o gün tanıştığım Nevruz Teyze. Gönlümde çiçekler açıyor.

Laf lafı açıyor, tanıdıkça hayranlığım artıyor. 14 yaşında evlenmiş, 15 yaşında ilk çocuğunu almış kucağına Nevruz. “Okumak istedim. Aslında akıllıydım ben. Babam da isterdi okumamı ama anam istemedi. ‘Kız kısmı okutulmaz’ diye bellemişti. O zamanlar köy yeri öyleydi. Okuyamadım işte” diye anlatıyor.

“Çok vardı isteyenim. Hiçbirini gönlüm almadı, istemedim. Onu kabul ettim. Gönlüm varmış demek ki” diyor. Nevruz’un 6 tane çocuğu olmuş. İki tanesini daha bebeklerken kaybetmiş. Dördü hayatta. Nevruz 35 yaşına geldiğinde amansız bir hastalık peyda olmuş kocasında. “Ailelerinde genetik bu illet onların. Babası, abisi, kardeşi hepsinde çıktı” diyor. Çok geçmeden kaybetmiş eşini. Daha 35 yaşında dört çocuğuyla bir başına kalmış. Zaten hep emektarmış. Köy yerinde yapmadığı iş kalmazmış. Ama yalnız kalınca daha çok çalışmış çocuklarına bakmak için. Birkaç ay sonra da en büyük oğlu askere gitmiş 35 yaşındaki Nevruz’un 20 yaşındaki oğlu.

KİMİN DERDİ VARSA YETMİŞ

İşte o gün bugündür çalışıyor Nevruz. Kocasının çiftçiliğinden kalan bir emekli aylığı var ama ne iş görsün o da evin kirasına yetmiyor. Hiçbir zaman yetmemiş.

Sadece köyde hayvana, tarlaya koşturmak sanmayın. Şehre gelince de çalışmış. En küçük oğlan da evlenip şehre taşınınca o da onlarla şehre gelmiş. “Oğlan çalışıyor, gelinle ben evdeyiz. Böyle olmaz dedim, ikimiz bir ne oturuyoruz? Akrabalardan çavuşluk yapanlar vardı. Tarlaya, ormana ekip topluyorlar, yevmiyeli çalıştırıyorlar. Haftada üç gün gelini gönderdim üç gün de kendim gittim. Öylece aldık evlerini onların da” diyor. Dört oğlunun da evini, barkını kurmasında en büyük destekçileri anneleri olmuş. Kime lazım olduysa ona vermiş maaş kartını.

Ağır hastalık atlatan da olmuş evlatlarından, dolandırılıp tarlanın o yılki hasılatını sahtekârlara kaptıran da… Hepsinin altından kalkmasını bilmişler ama ailecek. Dayanışma onların ailesinde vaka-i adiyeden zaten.

KAR DÜŞTÜĞÜNDE…

Önce bir süre geliniyle beraber çalışmışlar tarlalarda, sonra gelin bırakmış. “Çavuşlardan biri bir gün çekmiş gelini yanına, ‘Tarlayla, ormanla bir şey olmaz kızım sen daha gençsin, sigortalı iş bul kendine, fabrikalara başvur’ demiş. Gelin fabrikaya başladı öylece. Ben hâlâ devam ediyorum ama” diye anlatıyor o süreci de.

Sürekli bir iş değil elbette Nevruz’un yaptığı. Şimdi ormana gidiyor bir aydan fazla süredir mesela. Ağaç dikiyor. Birkaç günlük iş kalmış. Sonra da kar bastırır zaten. Kışı evde geçirir. Kış bastırmadan olabildiğince çalışmak istiyor. Çocuklardan ayrı bir ev kiralamış kendine. “Emekli maaşım kiraya yetmiyor. Elektriği, doğalgazı nasıl ödenecek? Karnımız nasıl doyacak? Oğlanlar ‘biz sana bakarız, çalışma’ diyorlar. Yoook diyorum. Neden çalışmayacakmışım? Mis gibi orman havası alıyorum hem. Elim ayağım da tutuyor. Zaten kış bastı mı istesem de iş yok. Şimdi kışın hazırlığını yapmam lazım” diyor. Çalışmaktan hiç yüksünmüyor güzelim Nevruz.

EN ÇOK SEN HAK EDİYORSUN

Nevruz’un 65 yıllık ömrüne sığdırdığı bin yıllık mücadele azmi silkeliyor beni de. Sırtımdaki kamburu söküp atıyor. İçimdeki ses isyan ediyor bir yandan “Ah! Nevruz” diyorum. En çok sen hak ediyorsun dinlenmeyi. En çok sen hak ediyorsun bunca yılın mücadelesinin üstüne artık sadece canın ne istiyorsa onu yapmayı.

Nevruz’un tatillere çıktığını hayal ediyorum, tarihi turistik yerleri dolaştığını, müze gezdiğini…Ne çok severdi kim bilir. Nasıl da güzel gülerdi o zaman… Ama bu düzen çok görüyor Nevruzlarımıza böyle bir emeklilik hayatını. Yine de direngenliğiyle bir ışık olup parlıyor Nevruz. Yine yolumu aydınlatıyor Nevruz gibi kadınlar.

Fotoğraf: Unsplash