Recep Tayyip Erdoğan, 3 Temmuz’da gerçekleştirdiği Japonya ziyaretinden sonra “kadın üniversitelerine” dikkat çekerek Türkiye’nin de benzer bir adım atması gerektiğini söylemişti. Erdoğan’ın referans aldığı Japonya, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin korkunç boyutlarda olduğu bir ülke. Japonya’da 1860’lara dek hüküm süren ataerkil samuray geleneğine göre kadının yeri evi, çocukları ve kocasının yanı. Hatta bir samuray kuralı daha da ileri giderek “kadınların sözlerinin hiçbir şekilde dikkate alınmaması gerektiğini” söylemekteydi. Bugün de Japon kadınlar açısından hayat halen çok zor. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2018 Dünya Cinsiyet Uçurumu Raporu’na göre 149 ülke içinde Japonya 110’uncu sırada yer alıyor. Özellikle “politikaya katılım” ve “ekonomiye katılım” konusunda ancak 127. ve 115. olarak sınıfta kalıyorlar. Japonya bu rakamlarla Türkiye’nin bile gerisinde!

Bu yıl patlak veren bir skandalda Tokyo Tıp Üniversitesi (TTÜ) giriş sınavında erkeklerden daha yüksek puan alarak başarılı olmalarına karşın, kadın adayların puanlarının bilerek düşürüldüğü, erkeklerin puanlarına ise ekleme yapıldığı ortaya çıkmıştı. Puanlarla oynadıkları iddia edilen 10 üniversiteden biri olan TTÜ’nin yönetiminin, kadın doktorların evlenip çocuk sahibi olunca işi bırakacaklarını öne sürerek kendini savunması büyük tepkiye yol açmıştı.

Geçtiğimiz günlerde Japonya’da kadınlar işyerinde topuklu ayakkabı giyme zorunluluğuna karşı sosyal medyada #KuToo etiketiyle bir kampanya başlatmış, patronların kıyafet yönetmeliklerinde topuklu ayakkabı zorunluluğu şart koşmasını engelleyecek bir yasal düzenleme çağrısına 20 bin kadın imza atmıştı.

Çalışma ve Sağlık Bakanı Takumi Nemoto, kadınların sosyal medyada topluklu ayakkabı zorunluluğuna karşı başlattığı kampanyaya “uygun olanın işe topuklu ayakkabılarla gitmeleri olduğunu” söyleyerek yanıt vermişti.