Ekmek ve Gül dergisi ağustos 2019 sayısı

14 saat çalışıyordum, ‘Yeter’ dedim, bakın ne oldu…

İki aydır bir tek gün bile izin kullanmadan günde 14 saat çalışan Dilek arkadaşlarıyla birlikte isyan etmiş. ‘Susmayı’ bir meziyet olarak gösterenlere de bir çift lafı var.

AYDAN

Lilly diyorlardı adına. Adıyamanlı, üç çocuklu, mülteci bir ailenin son çocuğu. Babaları aileden iki yıl önce gelerek ‘düzen’ kurmuş önce.

‘Silaha para harcamasınlar, ücretleri artırsınlar’

“Şu anda savaşla ekonomik krizi gölgelemeye çalışıyorlar. Savaşın ve ekonomik krizin yükünü bize yıkıyorlar. Tüm gelirler savaşa harcanıyor. Sonunda savaşın kazananı belli.”

Dört koldan savaş kışkırtıcılığı işçi kadınları ikna edemedi: Ne işimiz var orada?

Sonuçta toplar, tüfekler, ağır silahlar olunca üstüne bir de ölümler gelince, metal işçisi kadınlar buna ‘harekat’ demedi, ‘savaş’ dedi.

Fatma Şengül’ün sesi olalım

Evinin önünde öldürülen Fatma Şengül’ün kızından çağrı var: ‘Kadın katliamlarına sessiz kaldığımız her gün, daha çok eksileceğiz. 28 Ekim’de hep birlikte Fatma Şengül’ün sesi olalım.’

Ekmek ve Gül Ağustos 2019 sayısı

Ekmek ve Gül’ün yeni sayısında; geri gönderme kararının mülteci kadınlar için ne demek olduğunu, haklarımıza yönelik saldırıları ve bu memleketteki kadınların ortak dertlerini konuşuyoruz...

Her mültecinin içinde bir gül ağacı boylanır…

Bu yüzden bizim tarafımız net. Biz; ezilmenin ne demek olduğunu en iyi bilenler, buna karşı her şeyimizle mücadele eden kadınlar olarak diyoruz ki; mülteciler kardeşimizdir!

Bu saldırı furyasının arkasında ne var?

Esas hedefi kadınların özgür bir biçimde yaşama, var olma talebi ve mücadelesi olan bu zihniyet, yıllardır gerici söylemlerini sürdürse de son yıllarda ‘kısmi başarılar’ elde etmiş gibi görünüyor.

Çocuğum için bile nafaka talep etmedim ama şimdi altından kalkamıyorum

O yuva yıkıldıysa bunun çok büyük sebepleri vardır. Bu bedellerin hem erkek tarafından hem de kanunlarla kadına yaşatılması büyük haksızlık.

Geri gönderme kararı mülteci kadınlar için ne anlama geliyor?

İstanbul’da yaşayan mültecilere ilişkin uygulanmaya başlanan ‘geri gönderme’ kararı mülteci kadınları nasıl etkiliyor, gittikleri yerlerde onları neler bekliyor, Türkiyeli kadınlar ne yapmalı?

Nafakaya göz diken devletliler şu hesaba bir baksın!

Yıllarca kahrını çekip, eziyet görüp bir de o kocalara çocuk veriyoruz. Boyun eğip eziyet çekmeye devam mı edelim! O kadar eziyetin üstüne bir de çocuklarla ortada kalmışız, nafaka gözünüze mi battı?

Hayatımı vermişim, nafaka benim hakkım

Sincanlı kadınlar, nafakanın hakkını savunuyor. ‘Okumamışım, çalışmamışım ben ne yapacağım? Üç çocuk yaptım, hayatımı verdim, bu benim hakkım’ diyor kimi, kimi devletin sorumluluk almasını istiyor.

İsimleri erkeklerin gölgesinde kalan kadınlar...

Bu filmlerin ortak noktası ne mi? Tabii ki ‘tarihte yer alan kadınların, kadın olarak verdikleri kimlik mücadelesi ve başarılarının erkeklerin gölgesinde kalmaları...’

Tuvaletten dinlenme odası!

DEÜ Hastanesinde çalışan temizlik işçisi bir kadın ne kadar aşağılayıcı koşullarda çalışmak zorunda bırakıldıklarını çok çarpıcı bir örnekle anlatıyor...

Çalışması da ayrılması da ayrı dert: Ah bu taşeronluk!

Hastanede taşeron işçi olarak çalışan Sevda, çalıştığı süre boyunca kadro ve sendika mücadelesi verdi. İşsiz kaldı, tazminatı hak ettiğinin altında ödendi. O şimdi de tazminat hakkı için mücadelede…

Adana HiltonSA’da grev var: Bu şartlarda neden olmasın?

16 odayı en ince ayrıntısına kadar tek başlarına temizlemek zorundalar. Hepsinde boyun ve bel fıtığı var. Hakaret, mobbing gırla. Ama aldıkları ücret asgari ücretin altında!

Sağlık çalışanları ‘sağlık olsun’ diyemiyor, neden mi?

‘Biz sağlık çalışanları, kendi sağlığımızın da dikkate alınmasını istiyoruz. Hakaretler duymak istemiyoruz. Güvenli bir işyerinde saygıyla çalışmak istiyoruz.’

Neş’e kavganın musikisidir

Aliağa Belediyesi’ndeki işçi kıyımına karşı direnen 187 işçinin en neşelisi Menşure... Hayatı, zorluklara göğüs gererek, neşesini hiç yitirmeyerek yaşamayı öğrenmiş bir kadın o...

Japonya Türkiye’den bile kötü!

Bugün de Japon kadınlar açısından hayat halen çok zor. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2018 Dünya Cinsiyet Uçurumu Raporu’na göre 149 ülke içinde Japonya 110'uncu sırada yer alıyor.

İspanya’da ev işçisi kadınlar haklarının peşinde

İspanya’da ev işlerinde çalışan yaklaşık 601 bin işçinin 528 bini kadın. Ev işçisi olarak çalışan kadınların ise üçte birinin sosyal güvencesi var. Ev işçilerinin büyük çoğunluğunun göçmen kadınlar.