GÜNÜN KİTABI: Yol Kurucusu Kadıncık Ana
Alevilik inancında kadınlar ve erkekler arasında eşitlik mevcut. Ancak pratikte Alevi toplumunda bu eşitlik oldukça gerilemiş, teorik olarak olabildiğince görünmezleştirilmiş!

Uzun yıllardır Alevilikte ve Alevilerde kadınların durumu üzerine araştırmalar yapıp bu alanda çeşitli kitaplar yayımlayan Yazar Gülfer Akkaya’nın yeni kitabı çıktı. Anadolu’da Aleviliğin varlık mücadelesinde önemli eşiklerden biri olan Kadıncık Ana ve Hace Bektaş-ı Veli’nin kurduğu Yol’un oluşum sürecini ve bu sürecin temel kurucularından Kadıncık Ana’nın süreçteki rolüne odaklanan kitap raflarda yerini aldı.

“Yol Kurucusu Kadıncık Ana” ismiyle yayımlanan kitapta yazar Gülfer Akkaya, Baba İlyas, Selçuklu Devleti, Mevlana, Şems, Kimya Hatun, Moğollar, Kirmani, Ahi Evren, Fatma Bacı, Baciyan-ı Rum, Hace Bektaş-ı Veli, Abdal Musa gibi tarihsel figürlerin izinde Kadıncık Ana’yı ve Alevilik inancında kadın erkek eşitliğinin gelişiminimercek altına alıyor.
Yaptığı çalışmalarda Alevilik hakkında kadın ve erkek araştırmacıların cinsiyetçi tutumlarına dikkat çeken Akkaya, kitabında bu tutumları şöyle sıralıyor: Aleviliğin kadıncıl unsurlarını yok saymaları, Aleviliğin kadıncıl unsurlarını var eden, yaşatan kadınları görünmezleştirmeleri, kadınlara dair bilgileri, kadınların yapıp ettiklerini yok saymaları ve böyle yaparak sadece erkeklerden oluşturdukları erkekleştirilmiş Aleviliği Alevi toplumuna aktarmaları…

Akkaya, Alevi kadınları görünmezleştiren bu yaklaşıma karşı daha önce yayımlanan “Sır İçinde Sır Olanlar, Alevi Kadınlar”, “Yol Kadındır” ve “Vardık, Varız Var Olacağız: Alevi Kadınlar” kitaplarında Alevilik inancına içkin olan kadın erkek eşitliğinin teolojik, tarihsel, pratik dayanaklarını araştırmış, bu eşitliğin nasıl bozulduğuna ve eşitliğin sağlanması için neler yapılabileceğine dikkat çekmişti.Son kitabında ise Alevilik inancındaki kadın erkek eşitliğinin temellerininatıldığı en önemli süreçlerden birini gün ışığına çıkartıyor.

KADINCIK ANA’YI VAR EDEN SÜREÇ

Akkaya kitabın ilk bölümünde Hace Bektaş-ı Veli ve Kadıncık Ana’yı oluşturan sürece kadınlar açısından bakıyor. Bu bölümde döneme ve coğrafyaya hâkim olmaya çalışan İslam’ın Alevi süreklerine ve diğer muhalif toplumsal yapılara etkisini ele alıyor. Akkaya’nın kitabının bu dönemi anlatan diğer kitaplardan temel farkı, yaşananları özellikle kadın politikaları açısından ele almasında ve değerlendirmesinde açığa çıkıyor. Dönemi anlatan kaynakları feminist metodolojiyle yeniden elden geçiren Akkaya, Alevilere yönelik imha, inkâr ve asimilasyon politikalarındaki cinsiyetçiliği de bütün çıplaklığıyla ortaya seriyor. Sadece son süreçte değil, bugüne kadarki iktidarların tamamında her daim muteber bir “ulu” olarak sunulan Mevlana’daki kadın düşmanlığı, homofobi ve heteroseksist tutumlar daha önce hiçbir araştırmada bu kadar açıkça ortaya konmamıştı.
Akkaya kitabın birinci bölümünde bir yandan Baba İlyas, Kalender Çelebi, Mevlana, Şems, Kimya Hatun, Moğollar, Kirmani, Ahi Evren, Fatma Bacı, Hace Bektaş-ı Veli, Abdal Musa gibi tarihsel şahsiyetler nezdinde süreci değerlendirirken diğer yandan Babai isyanı, Ahiler, Baciyan-ı Rum örgütlülüğü, Selçuklu Devleti ve Moğolların Anadolu’ya gelişleri gibi hareket ve kurumsallaşmaların sürece etkilerinin izlerini sürüyor.

KADINCIK ANA VE ANADOLULU KADINLAR

Kitabın ikinci bölümünde Kadıncık Ana ve Anadolulu kadınların mücadelesine yoğunlaşıyor yazar Gülfer Akkaya. Kadıncık Ana’yı ortaya çıkartan tarihsel sürece kadın bilinciyle baktığında Anadolu Bacılarından, kadın ululardan, erenlerden, pirlerden, Analardan kadın tekkelerine dek var olan güçlü bir kadın örgütlülüğünün üzerindeki tozu silkeleyerekkadınların etkili şekilde yer aldığı bu tarihi ilk kez görünür hale getiriyor.
Akkaya bu çalışmasında sadece egemen ideoloji ve güçlerin değil, bizzat kendileri de bu saldırılara maruz kalanların kadınların tarihini karartmalarına, onları tarihin görünmez dehlizlerinde unutulmaya bırakmalarına da meydan okuyor.
Kitabın üçüncü ve son bölümünde Akkaya’nın çeşitli dönemlerde Kadıncık Ana ve Kadıncık Anaevi üzerine yazdığı makaleler, meselenin nasıl ele alınması gerektiği üzerine önerilerini içeren yazılar bulunuyor.
Akkaya, Alevi kadınlar üzerine yayımladığı dördüncü kitabıyla birlikte, konuya teolojik, ideolojik, yapısal, pratik ve tarihsel açıdan bütünlüklü bir bakışın işaret taşlarını dizmeye devam ediyor.

GÜLFER AKKAYA KİMDİR?
1972 Şubat’ında, Sivas Kangal’ın Kürt Alevi köyü olan Kürkçü’de (Qurcik) doğdu.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisansını “Kadınların paralı günleri” konusu üzerine Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde yaptı.
Çeşitli haber portallarında, internet sitelerinde ve Alevi dergi ve gazetelerinde uzun yıllardan beri yazmakta. Pekçok dergide yayımlanan çok sayıda makalesi mevcut.
Uzun yıllar dergi ve gazetelerde editörlük yaptı. Hala düzenli şekilde Siyasihaber.org ve AvrupaForum1 adlı sitelerde yazmakta.
2008 yılında “Unutulmasın diye… Demokratik Kadınlar Derneği”;
2011 yılında “Sanki Eşittik, 1960-1970’li yıllarda devrimci mücadelenin feminist sorgusu”;
2014 yılında “Sır İçinde Sır Olanlar: Alevi Kadınlar”;
2017 yılında “Yol Kadındır”;
2018 yılında “Vardık, Varız, Var Olacağız: Alevi Kadınlar” adlı kitapları yayımlandı.


İlgili haberler
Alevi kadınlar geriye itilmeye ‘dur’ demeli

Alevi inancının kadın-erkek eşitliğinin en çok gözetildiği inanç olduğu hep söylenir. Peki öyle mi?...

GÜNÜN KİTABI: Hakikatin Dârına Durmak: Alevilikte...

‘Alevilikte kadın’ çalışmalarıyla bilinen Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bedriye Poyraz...

Alevi kadınlar: Madımak Katliamını affetmek vicdan...

Sivas Katliamı hükümlüsü Ahmet Turan Kılıç’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından affedilmesine Bursa A...