Alevilik üzerine yaptığı araştırmalarla tanınan Araştırmacı Yazar Gülfer Akkaya’nın kadınların Alevi toplumundaki konumlarını irdeleyen “Sır İçinde Sır olanlar: Alevi Kadınlar”dan sonra bu yılın başlarına “Yol Alevidir” kitabı yayımlandı.
Bir dönem HDP MYK’sında görev yapan, IŞİD’in 10 Ekim 2015 Ankara’daki Barış Yürüyüşüne gerçekleştirdiği saldırıdan yaralı olarak kurtulan Akkaya ile son kitabı ve Alevi kadınların toplumdaki konumlarını konuştuk.
- Şubat ayında yayımlanan ‘Yol Kadındır’ kitabınızda neleri ele aldınız?
Bu kitaba Alevilik inancında kadınların durumuna baktım. Temel Alevi metinleri, anlatıları ve deyişlerinden yola çıkarak Alevi toplumunun geçmişini, tarihini inceledim. Yaptığım araştırmalarda ortaya çıkan şey Alevilik inancının oluşmasında kadınların erkeklerden daha etkin ve aktif olduğu. Bu inancın var edilmesinden korunmasına, taşımasına dek daha çok kadınlar aktif. Alevilikte belirleyici olan, o yolu kuran, sürdüren, onu yeni kuşaklara aktaranlar kadınlardır. Bu nedenle “Yol Kadındır” dedim kitabın adına. Bu ad ile Alevi inancında kadınlar sadece var olmakla kalmıyor, inancın kendisi kadındır demek istedim.
- Daha önceki kitaplarımızda Alevi toplumunda kadınlara ayrımcılık yapıldığını söylüyorsunuz? Bunu biraz açar mısınız?
Alevilik inancını var eden ve bugüne taşıyan kadınlardır. Bunu aile, çocuklar, sosyal hayat üzerinden yapıyorlar. Ama Alevi toplumuna baktığımızda inançta olduğu gibi kadınlar görünür ve etkili değil. Ne yazık ki Alevi toplumu kadınları evde, cemevinde, alevi kurumlarında çalıştıran, onların emeklerine el koyan, kadınları yok sayan bir toplum olmuş, erkekleri öncellemiş ve kadınları arka plana atmıştır. Aleviler kendi inancının dışına çıkmış, inancına yabancılaşmış, sadece erkeklerin görünür olduğu başka inanca dönüşüp cinsiyetçi bir toplum olmuş. Alevilik ne kadar kadıncıl bir inançsa Alevi toplumu o kadar erkekleşmiş. Bu tezatlık Alevilerin önünde bir sorun olarak duruyor. Bunun değişmesi için Alevi toplumunun üzerine düşen görevleri daha fazla ertelemeden tartışması gerekir.
- Alevi kadınların toplum içindeki konumlarını kaybetmelerinin nedenleri nelerdir?
İlk olarak erkek egemen sistem. Dünyadaki hiçbir toplum bundan azade değil. Alevilik inancının kendisi kadıncıl bir inanç, çünkü Alevilik kadim ve kadıncıl bir inanç. Aleviliğin kökleri erkek egemen toplumdan önce kadınların belirleyici olduğu kadim toplumlara dek gidiyor. Bu nedenle erkeklerin var ettiği bir inanç değil. Ancak erkek egemenliğinin Aleviliğin de içine girdiğini ve onu ele geçirdiğini görüyoruz.
İkincisi Alevilik inancına devletlerin mücadelesi ve onu şekillendirmeye çalışmasıdır.
Üçüncüsü Hıristiyanlık, İslam vb. Alevilikle aynı coğrafyada yer alan erkek egemen tek tanrılı dinlerin uzun yıllardan bu yana Alevilik inancına yönelik baskıları ve onu değiştirme çabalarıdır. Dördüncü ve en önemlisi Alevi toplumunun içindeki erkeklerin erkek egemenliği, devlet ve başka inançlarla işbirliğine girerek Aleviliğe içerden müdahale ederek Aleviliği değiştirip erkekleştirmeleridir.
Alevi erkekler kendi toplumlarındaki kadınları bulundukları yerlerden kopartıp geri iterek bunu yapıyorlar. Mesela Analık makamını yok edip ve geriye sadece Dedelik makamını bırakarak, kadın adlarına sahip Alevi ziyaretlerinin adlarını erkekleştirerek, inancın kurallarını, biçimini erkekleştirerek bunu yapıyorlar. İnancın içine erkekler lehine yeni kurallar koyarak inancı erkekleştiriyorlar. Kadın erkek birlikte cem yaparken kadın bedenini örtmeye çalışarak ya kadınları mutfağa iterek, kamusal alanda geriye iterek bunu yapıyorlar. Alevi kadınlar Alevilik inancı ve eşitlik için Alevi erkeklerle bunun hesaplaşmasını yaşamak zorunda.
- Bu hesaplaşma nasıl olacak?
Her şeyden önce Alevi kadınlar Alevi inancının ne olduğunu erkeklerden öğrenerek değil, doğru kaynaklardan öğrenmek zorundalar. Bunun kadıncıl bir inanç olduğunu gördükten sonra, nasıl bu hale dönüştürülüp erkekleştirildiğini sormalılar. Eğer Alevi kadınları güçlenmek istiyorlarsa, yeniden kadıncıl bir Alevilik yolunu kurmak istiyorsa birinci nokta erkelerin neredeyse yok ettiği Anaları yeniden var etmeleridir. Sadece Dedelerle cem olmaz, Ana-Dede beraber cem yürütmelidir. Sadece Dedelerle Alevi toplumu yönetilmez ve anlatılamaz. Alevilik inancında kadın-erkek eşitliğinin en temel unsuru Analık-Dedelik makamlarının varlığıdır.
Kadına yönelik erkek şiddeti konusunda Alevi kadınlar ısrarla çalışmalıdır. Kadın erkek eşit diyen inançta erkeklerin şiddeti kabul edilemez. Oysa Alevi toplumda kadınlara yönelik çok yüksek oranda erkek şiddeti var. Alevi toplumu şiddete başvuranlara yaptırım uygulamalı. Cemlerde bu konular konuşulmalı, kadınlara şiddet uygulayan erkekler dara tutulmalı, cemlere alınmamalı.
Alevi örgütlerinde kadınlar için pozitif ayrımcılık yok. Kota yok. Bunların tüzüklerde yer alması erkeklerin aklına gelmiyor. Bu talepleri bile anlamayacak kadar kadın mücadelesinden habersizler. Kadınların dernek yönetimlerinde yer almaları ve ev içindeki, cem evlerindeki cinsiyetçi işbölümünün ortadan kaldırılması gerekir.
ŞİDDETE KARŞI EN ÖNEMLİ TALEP: EŞİTLİK
- AKP döneminde kadınlara yönelik şiddetin artmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kadına yönelik erkek şiddeti AKP’den önce de vardı. Ama AKP’nin iktidara gelmesinden sonra erkek şiddeti gördüğü destek nedeniyle çok yüksek oranda artış gösterdi. Erkek egemenliği AKP olsa da, olmasa da var. Erkeklerin şiddeti AKP ile sınırlı değil, erkek egemenliği ile ilgili. CHP’nin iktidar olduğu dönemde de bu şiddet vardı. AKP ile kadına yönelik şiddetin artması AKP’nin cinsiyetçi olması ve toplumu şeriat kuralları ile yönetmek istemesi ile ilgili. İslam dininde kadın ikincil ve erkeklerden geri olarak kabul edilmekte. Suudi Arabistan’da geçtiğimiz aylarda düzenlenen bir konferansta kadınların insan olup olmadıkları “tartışıldı.” Siyasal İslam’ın kadınlara bakışı bu. AKP hem dinci hem muhafazakar hem de erkek egemen bir parti olduğu için son 15 yıl içinde erkek şiddeti daha arttı. Yanı sıra kadına yönelik erkek şiddetinin artmasının diğer bir nedeni de AKP’nin savaş politikalarıdır. Sadece İslamcı, cinsiyetçi olması değil aynı zamanda militarist bir parti olmasından kaynaklıdır. Yine AKP’nin sermayenin partisi olması da erkek şiddetinin artmasında etkili.
Unutmamalıyız ki AKP gittiğinde de kadına yönelik erkek şiddeti bitmeyecek. Hangi parti iktidara gelirse gelsin kadınların şiddete karşı mücadelesi sürecek. Eşitlik mücadelesi sürecek. Ta ki erkek egemenliği yok edilene kadar.
- Kadınlara ne öneriyorsunuz?
Her şeyden önce kadınların kadınları sevmesi gerek. İkinci olarak, kadınların örgütlenmeleri ve dayanışmaları gerekir. İşçi sınıfının kurtuluşunu hedefleyen bir parti işçiler için hangi anlamı taşıyorsa, kadın örgütlenmesi de kadınlar için aynı anlamı taşır. Kadın dayanışması kadınlarda bilinç yükselmesi ve güçlenmelerine neden olur. Güçlenen kadınlar erkeklerin gölgesinden çıkar, yeni bir hayat kurarlar.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.